Araba hareket ettiğinde Azra bir an duraksadı. Kendisine mantıklı gelen buydu ama mantıklı kararları şu zamana kadar başına hiç iyi bir şey getirmemişti. Telefonunu çıkardı tuş kilidiyle oynamaya başladı. Normal de bir şeye karar veremediğinde Özge'yle konuşurdu ama yakın zamanda Özge'yi kendinden uzaklaştırmıştı. Telefonu cebine koydu ve arabanın camına kafasını yasladı.
Araba sahilde durdu, Azra tam arabadan inerken telefonu çaldı. Babasının avukatı arıyordu, telefonu açtı ve arabadan uzaklaştı.
Avukatın sesi üzgün olduğu kadar ciddiydi de.
- Azra, öncelikle başınız sağolsun. Bu konuşmayı daha ileride yapmak isterdim ama bugün yapmak zorundayım.
- Aslında şuan...
Azra bir an duraksadı, yaşlı kadını gördü, bir arabadan inip Azra'ya doğru yürümeye başlamıştı bile.
- Azra orada mısın?
Azra bir anda yaşlı kadınla konuşmaktan vazgeçip telefonda onu bekleyen avukata cevap verdi.
- Pardon, beklettim. Ofisinizdeyseniz şuan gelebilirim tamamen müsaitim.
Azra telefonu kapattıktan sonra yaşlı kadından uzaklaştı ve bir taksi çevirip bindi.
Avukat Selim Bey'in ofisine girmeden önce kapıda duraksadı. Geçmişi hatırladı yine, ne kadar nefret ederdi babasıyla buraya gelmekten. Onun için sıkıcıydı burası ama babası nedense sürekli şirketle ilgili işlere dahil olmasını isterdi. Bu ofise her girdiğinde telefonunu eline alır, umursamazdı konuşulanları. Şimdi ilk defa umursamak zorundaydı, dinlemek hatta cevap vermek zorundaydı. Elleriyle gözlerindeki yaşları yavaşça sildikten sonra kapıyı açtı ve Selim Bey'in karşısına oturdu.
- Azra biliyorum bunları konuşmak istemeyeceksin ama ailenizin mirası hakkında konuşulması gerekiyor.
- Peki, tamam. Elinde sonunda yapılacak bir konuşmadan kaçış olmaz.
- Baban bu olaydan çok uzun zaman önce vasiyetini değiştirmişti. Şirketti tamamen sana bıraktığı vasiyetinde, istersen görebilirsin.
Azra babasıyla üniversite için yaptığı kavgaları anımsadı. Babasına inat seçmişti bu bölümü. Sırf şirkette çalışmak istemediği için konservatuardaydı. Şimdiyse şirketin tamamı ona kalmıştı, hiç istemediği bir hayatı hiç istemediği bir şekilde, tek basına, yaşayacaktı. Bir an sinirle güldü:
- Babam ne yaptı ne etti şirketi üzerime bırakıp gitti.
Sonra gözünden bir yaş düştü. Elini yüzüne götürdü göz yaşını silecekti ama silemedi, gözyaşları sel olmuştu. Hıçkırıklar kendini gizleyemedi, bir anda kendini kaybetti. Sakinleşmesi uzun sürdü, cama doğru kalkıp biraz hava aldı. Birkaç dakika sonra tekrar Selim Bey'in karşısına geçti ve konuşmaya başladı.
- Ne yapılması gerekiyorsa siz halledin size tam vekalet veriyorum. En azından okul bitene kadar. Şuan bunlarla uğraşabilecek durumda değilim.
Selim Bey başta bu teklifi kabul edecek gibi olduysa da Azra'nın babası, Ali Bey'le yaptığı konuşmayı hatırladı, Ali Bey'in söylediği cümleler icinde yankılandı. " Eğer bir gün olur da bana bir şey olursa Azra sana emanet, gerçeklerle yüzleşmesine yardım et, sorumluluklarından kaçmasına izin verme, o hayatla tanışırken elinden sen tut."
Selim Bey, Azra'ya dönüp :
- Azra, üzgünüm ama bu mümkün değil, baban senin başta olmanı istedi, benim degil, eğer bu teklifini kabul edersem Ali'nin hatırasına saygısızlık etmiş olurum.
Azra sadece "Peki." diyebildi ve Selim Bey'in odasından çıkmak üzere ayağa kalktı. Azra tam kapıya yöneldiğinde Selim Bey, omzuna dokundu.
- Yarın şirkete uğramanı istiyorum, bende orada olacağım bir toplantı yapıp herkesi yeni patronlarıyla tanıştıralım.
Azra onaylarcasına başını salladı. Selim Bey son sözlerini söylerken Azra odadan çıktı.
- Neye ihtiyacın olursa olsun ben hep burdayım Azra.Azra dışarı çıktığında taksi çevirmek yerine bir az yürümeyi tercih etti. Bir iki sokak sonra yanında siyah bir araba durdu, sabah yanından kaçtığı yaşlı kadının arabasıydı bu. Arabanın kapısı açılınca Azra yaşlı kadını gördü, içeriden bir adamın Sude Hanım ne yapmamızı istersiniz dediğini duydu. Kadın bir el hareketi yaptı ve adamlarından biri Azra'yı kolundan tutup arabaya bindirdi.
Azra kapıyı açmaya çalışsa da açamadı, sinirli bir sekilde yaşlı kadına, Sude Hanım'a, bakmaya başladı. Sude Hanım'ında yüzünde sinirli bir ifade vardı.
- Sana yardımcı olmak için çok uğraşıyorum ama sen nedense hep kaçıyorsun Azra. Normalde seni neyin icinde olduğuna dair uyarmak istemiştim ama madem uyarılmak istemiyorsun, yaşa ve gör.Sude Hanım'ın adamlarından birinin kapıyı açmasıyla Azra arabadan indi. Sude Hanım Azra'ya son bir sey söylemek için başını arabadan dışarı çıkardı.
- Kenan'a benden selam söyle, ona oğlumun mezarının yanında yer ayırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azra
Ficción GeneralAilesini korkunç bir kaza sonucu kaybeden Azra'nın güvenebileceği iki kişi kalmıştı, Özge ve Enes yıllardır hiç ayrılmadığı arkadaşları, taki o kazayı yapana kadar, Adnan Bey'le tanışana kadar. Adnan Bey ona kaybettiği ailesi olurken, tesadüfen tanı...