Sadece Merak

414 23 1
                                    

Arayan Özge'ydi, unutmuştu ona haber vermeyi. Odadan dışarı çıktı ve telefonu açtı. Özge endişelenmişti, biraz da sinirlenmişti. Öylesine bağırıyordu ki Özge, sesi telefondan çıkmış koridorda yankılanıyordu. Azra olanları anlatırken Özge bağırmaya devam ediyor onu aramadığı için Azra'ya kızıyordu.

Azra telefonu kapadıktan sonra odaya geri girdi. Yaşlı adam çoktan uyumuştu, onu rahatsız etmeden camın yanındaki koltuğa tekrar oturdu. Pencereyi açmaya çalıştı ama açamadı. Montunu alıp bahçeye çıktı. Sanki biri onu izliyormuş gibi hissetti bir an. Yavaşça banka oturdu ve düşünmeye başladı. Yine o güne gitmişti kafası, gözleri yaşla dolmuştu. Tam eliyle gözünü silecekti ki birden bir mendil gördü. Kenan elinde mendil Azra'nın tam arkasında dikiliyordu. Azra birden irkildi ve Kenan'a dönerek;

- Insanlara hep böyle arkadan mı yaklaşırsınız? dedi.

Kenan cevap vermedi ve Azra'nın yanına banka oturdu.

- Bu saatte burada tek oturmamalısın.

Azra cevap vermedi. Banktan tam kalkıyordu ki Kenan bir soru daha sordu.

- Bir yakınınız hasta heralde. Umarım durumu iyidir.

Azra tutamadı kendini bu sefer, sinirlendi birazda.

- Sizi ne ilgilendirir. Dedi ve hızlı adımlarla yürümeye başladı. Kenan kalktı, peşinden koştu ve kolundan yakaladı.

- Sadece merak.

Azra kolunu çekti ve son sözlerini söyledikten sonra hastaneye girdi.

- Etmeyin merak falan.

Odaya döndüğünde bir bardak su icti ve koltuğuna oturdu. Telefonuyla uğraştı biraz sonra da uykuya daldı.

Sabah uyandığında okula gitmesi gerektiğini biliyordu. Yaşlı adamın yanına oturdu ve konuşmaya başladı.

- Kendinizi iyi hissediyor musunuz?

- İyiyim kızım teşekkürler.

- Ben okula gideceğim ama aklım burada kalsın istemiyorum. İsterseniz kalabilirim.

- Git sen okuluna çocuğum ben çok iyiyim.

Azra odadan yavaşça çıktı. Hastaneden çıkarken aklı hala oradaydı. Arabasına binecekken bir an duraksadı. Birkaç gün öncesi gözünün önünden geçti. Arabasına binmekten vazgeçti, yola çıktı ve bir taksi durdurdu.

Okula girerken yine o meraklı gözler onu izliyordu. Sinirini bozuyordu insanların bakışları, rahatsız ediyordu onu. Bahçede ilk adımını attığı an suratına sert bir tokat yedi. Özge sinirli bir sekilde karşısında dikiliyordu.

- Bu bana haber vermediğin içindi. Dedi ve Azra'nın koluna girdi, koridorda bu sefer yalnız yürümesine izin vermeyecekti Azra'nın. Sınıfa kadar sessizce yürüdüler. Tam sınıfa giriyorlardı ki arkadan bir ses duydular.

- Artık selam da mı vermiyoruz birbirimize?

Azra arkasını hızlıca döndü ve sevinçten eski arkadaşının boynuna atladı. Özge de en az Azra kadar sevinmişti, ve sorularını sıralamaya başladı.

- Ne zaman döndün? Neden bizi aramadın? İnsan gelecegini haber vermez mi? Hazırlık yapardık, kutlardık, bir seyler yapardık. Enes cevap versene bana.

- Sürpriz olsun istedim, bak ne kadar da sevindiniz.

- Özge'yi bilmem ama ben çok sevindim, tam zamanında döndün.

- Olanları duydum bu arada, başın sağolsun.

- Teşekkürler ama bunu konuşmasak olur mu? Hem sen anlatsana nasıldı İtalya?

Enes tam konuşmaya başlayacaktı ki birden Azra'nın ismi anons edildi. Azra şaşırdı bir an kim gelmişti ki?

- Beni anons ettiniz, dedi Azra.

Karşısındaki kadın yerdeki kutuyu göstererek,

- Bu sana gelmiş, dedi.

Azra kutuyu masanın üstüne koydu ve aceleyle açtı. Kocaman kutunun içinde bir kağıt parçası dışında hiçbir şey yoktu. Azra kağıdı eline aldı ve sesli okudu.

- Sadece merak...

AzraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin