Okuyucularıma çok teşekkür ederim. Oy verip vermemeniz önemli değil ama hikeyenin güzel gidip gitmediği hakkında yorum yaparsanız sevinirim. İYİ OKUMALAR :)
Berk'in öküzlüklerini ve İrem'in gözlerinin bütün gün benim üstümde olmasını saymazsak sorunsuz bir şekilde okulun ilk günü bitmişti. Benim bile inanamadığım bir hızla eve gelmiş kendimi yatağa atıp sabah alamadığım uykuyu almıştım. Şimdi de penceremin geniş mermerinde oturup kitap okuyordum.
Burası odamın en güzel yeriydi. Mermerin üstünü turkuaz renginde yumuşak minderlerle kaplamış iki köşeyede birer tane mor yastık koymuştum. Sonuç olarak kendime mükemmel bir manzarası olan mükemmel bir köşe edinmiştim. Bütün gün hiç sıkılmadan burada oturup bişeyler yapmaya bayılıyordum. Bugünde bunu yapmayı planlıyordum ama akşam yemeğine Berk ve ailesi gelecekti. Anneme yemeği hazırlaması için yardım etmem gerekiyordu.
Okumaya çalıştığım ama bir türlü odaklanamadığım kitabı kapatıp aşağı indim. Kokulardan anlaşıldığı üzere annem marifetlerini segilemeye başlamıştı bile. Salona yayılmış olan yemek kokusunu içime çekerek mutfağa girdim.
"ımm yine mis gibi kokutmuşun her yeri" dedikten sonra yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Birisinin ona mağrifetleri için ödül vermesi gerekiyordu.
"Hımm ozaman bu güzel kokuları sergilemek için masayı hazırlarsın artık" yine annem ve yine kibar ricaları.
"Benim için bir onurdur madam" reverans yaparak arkamı döndüm. Annemde kahkahalarının arasından deli kız diyip işine geri döndü.
Yemek masasının üstündeki vazo ve süsleri kaldırdıktan sonra gri masa örtüsünü güzelce serdim. Servis tabağı, çorba tabağı, bıçak, kaşık, çatal derken güzel bir masa hazırlamıştım. Mutfağa gidip salata yapmaya koyuldum.
"Bitti" dedim ellerimi yıkarken anneme
"Tamam kızım gerisini hallederim hadi çık üstünü giyin" gülümseyerek salata tabağını aldım ve masanın ortasına koyduktan sonra yukarı odama çıktım.
Gardırobumla uzun uzun bakıştıktan sonra kot bir şort ve siyah bir tişörtte karar kıldım.
Aslında karşılarına pijamalarımla çıksam da sorun olmazdı. Yapmışlım vardı. Ne de olsa onbeş yıldır tanıdığımız bir aileden bahsediyorum. Kocaman bir aile olmuştuk. Sık sık beraberdik. Eğlencemiz üzüntülerimiz her şeyimiz beraberdi. Ama tabi Berk'in dalga geçiceğini bildiğim için pijamalarımla inemezdim.
Penceremin perdesini kapatarak üstümü giyindim. Odada değildi ama soradan gelebilirdi. Beni yine südyenli görmesini istemiyordum. Sonra sabah olduğu gibi her aklına geldiğinde dalga geçerdi. Saçlarımı da yaptıktan sonra zilin çalmasıyla aşağı indim.
"Hoşgeldiniz" dedikten sonra Nermin abla ve Nedim abiye sarıldıktan sonra berkin yanına oturdum.
Kolunu omzuma atarak "hoşbulduk" dedi. Gülümseyerek kolunu omzumdan ittirdim. Sabah ki olayı unutmamıştım.
Annemler her zaman ki gibi koyu bir sohbete dalmıştı. Ama ben kurt gibi acıkmıştım.
"Hey benim biricik kocaman ailem ilk yemek mi yesek sanra konuşuruz hı ne dersiniz?" Bu sefer şirin bir bakış atmayı becermiş olmalıyım ki kabul ettiler yada onlarda benim gibi acıkmışlardı.Her zaman ki yerim olan annemin yanı Berk'in tam karşısı olan yere geçtim. Çorbasından bir kaşık yiyip anneme döndü.
"ımm Serpil ablam yine döktürmüş. Özlemişim valla bu tadı"
"Afiyet olsun oğlum"
"Abartama Berk daha 3 gün önce bizde tıkınıyordun." Dediğimde hiç bozulmadı.
"Oha 3 gün mü? O kadar oldu mu ya Serpil ablacım arayı fazla açıyoruz darılıyorum bak." Annemler kahkaha atarken ben şaşırmış Berk'e bakıyordum.
"Yuh Berk ben sana öküz diyorum sen bana öküz yanımda hanım evladı kalır diyorsun. Pes yani" dememle bizimkiler kaldığı yerden kahkaha atmaya devam etti.
"Açım kızım senle uğraşamam" dediğinde bu sefer kahkaha atan bendim. Berk hariç sofradaki herkes bana bakıyordu.
"Bırak şimdi açım ayaklarına yatmayı onca laf yedin hala doymadım mı?" Bügün ki hıncımı almanın verdiği sevinçle pis pis sırıtıyordum.
"Yanlış sularda yüzüyorsun Doğacım ben şimdiden uyarıyım da hani, sonra Berk napıyorsun deme tama_" hastanelerdeki hemşirelere benzemiş olmaya aldırmayarak işaret parmağımı dudağımın üstüne koyarak onu susturdum.
"Şşş sencede bugün yediğin laflar yeterli değil mi? Bak daha öküz lafını sindiremedin çorba içte sindirmen kolaylaşsın." Göz kırparak önümdeki yemeğe döndüm.
Nihayet çorbamı içebilecektim derken güzelim mercimek çorbam önümden uçarak Berk'in tabağına döküldü ve boş tabak önüme geri kondu. Berk'in bana bakmasına aldırış etmeden boş tabağı alıp ayağı kalktım. Çorbamı doldururken lafımı söylemeyide eksik etmedim.
"Eee o lafları öküz gibi bünyende sindirebilmen için çok çorba içmen lazım biraz daha istermisin?" Çorba dolu kepçeyi kaldırdım. Pis pis gülme sırası bana geçmişti.
Anlamadığım şey sinirlendiğinde boynunda çıkan damarın şuan çıkmamasıydı. Onca lafı bana söyleseydi ben sinirlenirdim ama o sinsi bir gülümseme ile çorbasını içiyordu. Onu çok iyi tanıyorum kesin bir planı vardı. Hemde benim için kötü onun için eğlenceli bir plan. Şuan ben nasıl eğleniyorsam oda eğleneceği anı düşünüp gülümsüyordu. Evet eminim çünkü bu gülüşün başka anlamı yoktu.
Yemekten sonra annem ile Nermin abla mutfakta babam ile nedim abi de oturma odasında koyu bir sohbete dalmışlardı. Bizde Berkle boş boş televizyon izliyorduk. Canım sıkılmıştı. Odama gidip köşeme çekilmek istiyordum. Berk'in de canının sıkıldığı belliydi. Yarım saattir televizyonun kanallarında gezinmiş durmuştu. En sonunda vazgeçip saçma bir animasyon filminde durmuştu ve cidden sıkılmıştım.
"Berk ben yukarı çıkıyorum." Televizyonu kapatıp ayağı kalktı.
"Bende geliyorum" cevabımı beklemeden merdivenlere doğru ilerledi. Bende peşine takıldım. Odaya girip herzaman ki gibi kendini yatağa atar diye düşünmüştüm ama kapıyı açıp buyrun hanımefendi diyerek içeriyi gösterdi. Bunu sık sık yapmadığı için alışık değildim.İçeri girerken kendimi yine tutamamıştım.
"Anlaşılan laflarıma baya alındın öküz olmadığını mı göstermeye çalışıyorsun?" İçeri girmemle kendimi yatağın üstünde bulmam bir oldu. Aramızda çok az bir mesafe vardı. Konuşurken nefesi dudaklarıma değiyordu ve o tanıdık his bütün bedenimi kaplamıştı.
"Bende bu konuyu konuşmak istiyordum" dahada yaklaşıyordu.
"Ne yapı_" yemekteki taklitimi yaparak beni susturdu.
"Şşş sana ne demiştim. Zamanında benim sularımdan çıkmalıydın seni uyarmıştım." Ah koca çenem ama ne yapıyım ona laf sokmayı seviyordum. Ama şuan onun sularında boğulduğumu düşünürsek pişman olmaya başladım keşke bir lafla kalsaydım. Onun şuan üstümde bana değiyor olması ve bunun beni aşırı etkilemesine aldırış etmemeye çalışıyordum. Esmer olduğum için yanaklarımın kızardığı belli olmazdı ama o kadar yakınımdaydı ki farkettiğine emindim. Daha fazla dayanamayarak üstümden ittirdim. Boş anına gelmiş olmalı çünkü ölsem onu ilk itişimde üstümden indiremezdim.
"Ne o laf bulamadığın için beden dilinemi geçtin" sesimin sakin çıkması için çabalıyordum. Ellerini ensesinin altında birleşerek sırt üstü yattı.
"Ha sana laf dokarak sinirlendirmişim ha beden dilimi kullanarak seni utandırmışım ikiside aynı zevki veriyor"
"Pisliğin tekisin Berk" diye tısladıktan sonra kulaklığımı takarak köşeme çekildim. Son ses müzik dinleyerek onun sesini duymamayı sağlıyordum ama nefesinin kulağıma değmesi ah işte bunu engelliyecek hiç birşey yoktu. Kulaklığımı çıkararak kulağıma fısıldamasıda ayrı bi gıcıklığıydı.
"Laflarına dikkat etmelisin dedidiğimi gayet iyi hatırlıyorum sende unutmamalısın" diyip yataktaki yerine geri döndü.
O gülümsemenin hayra alamet olmadığını biliyordum.---------------------------------------------------------------------------------
Umarım beğenmişsinizdir yorumlarınızı bekliyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PENCEREMDEKİ ÇOCUK
ChickLitOnu 5 yaşımdan beri tanıyordum. Birbirimizi gördüğümüz ilk andan beri kavga ediyorduk. Sanki her kavgamız da daha da bağlanıyorduk. Birbirimize her laf sokuşumuz bizi daha da yakınlaştırıyordu. Birbirimize ettiğimiz hakaretler sanki aslında söylemek...