"Burak ile aranızda geçen kavganın sebebini sorabilir miyim?" Arabadaki sessizliği bozan Berk'e döndüm. Uzun süre düşünmek istemediğim bir konuydu. Cumartesi gününü hatırlatmaktan başka bir işe yaramıyordu.
"Boşver" dedim ve başımı cama dayayıp yolu izlemeye koyuldum. Şule Hanım'ın yanına gidiyorduk ve ben bugün söylediğim sözün arkasında durup durmamak arasında kalmıştım.
"Anlat" ona döndüm. Bana bakmadan yola bakmayı sürdürüyordu. Berk konuyu kapatmasına rağmen ve üstelik bunlar hakkında bir daha düşünmek yada konuşmak istemeyen biri olarak bana trip atıyordu. Kafam iyice karışıyordu.
"Berk zorlama lütfen. Bugün yeterince sinirlendim" sadece başını sallamakla yetindi. Tek kaşını kaldırıp bakmasını beklerdim ama sadece başını salladı. Hiç samimi gelmiyordu. Ben eski Berk'i geri istiyordum. Keşke..ah keşkeler hiç bitmeyecekti.
Arabayı parkedip, arabadan inerken onu izledim. Kapıyı kapatınca bende kendi kapımı açıp arabadan indim. Bina Kapısından içeri girerken Berk de arkamdan geliyordu. Eski Berk yanıma geçip kolunu omzuma atar ve teselli ederdi. İki günde neler değişmişti yada inatlaştığım için böyle yapıyordu.
"Son şansın" yanımda yürüyen Berk'e tip tip bakarken gülümsedi. "Konuşup konuşmamak için son şansın" gülümsemesinin sebebi kalın kafalı olmamdı. Kapıyı açıp içeri girince bende arkasından girdim. Beni beklemeden Şule Hanım'ın masasının yanında ki tekli koltuğa oturdu. İnatlaşıyor muydu yoksa hala sinirli miydi? Amacı ne bu çocuğun?
"Otursana Doğacım" Şule Hanım'ın sesiyle düşüncelerimden ayrılıp Geçen seferki yerime Şule Hanım'ın masasının karşısındaki üçlü koltuğa oturdum. "Tekrar hoşgeldin canım" kaşlarımı çatıp Berk'e baktım ama o bana bakmıyordu. Şule Hanım geçen seferkine nazaran bugün çok neşeliydi ve sıcaktı.
"Seçimin bu mu?" Berk ile gözlerimiz birleşti. Sorusu üzerine daha da kaşlarım çatıldı. Emin değildim inatlaşırsam aramızın daha da soğuma olasılığı vardı. "Hiç şaşırmadım. Klasik sen" kaşlarımı daha ne kadar çatabilirdim emin değildim. "Suçlu olduğun halde üste çıkmaya çalışmak" Tek ben değil Şule Hanım da kaşlarını çatmıştı.
"Aranızda ki olayı öğrenebilir miyim?" Berk, Şule Hanım'a döndü. Gülümseyip koltuğunda dikleşti. Bugün çok tuhaf davranıyordu.
"Doğa ve inatçılıkları yüzünden aramızdaki bir tartışma. Anlatıp sizi de yormak istemeyiz. Kısaca Doğa bugün ve galiba diğer günlerde de sizinle konuşmayı reddediyor." Şule Hanım kaşlarını çatıp bana baktı. Ben de kaşlarım çatık ve şaşkın bir halde Şule Hanım'a bakıyordu. Şule Hanım gülümsedi ve Berk'e döndü.
"Bence hala düşünme aşamasında" bana dönüp gülümseyen Şule Hanım'a ilk çatık kaşlarımla karşılık versem de gülümsemesinde ki anlama gülümseyerek karşılık verdim. Başını olumluca sallayınca dudaklarımdan çıkan kıkırdamamı tutamadım. Meydan okumamı istiyordu.
Berk kaşlarını çatınca kıkırtılarım gülmeye döndü.
"Peki o zaman konuşmak isteyeceğin bir zaman ben buradayım Doğacım" başım ile onayladım. Aslında konuşmak istiyordum. Bugün Şule Hanım bana daha yakın geliyordu. O gün niye bu kadar mesafeliydi ki?
Berk bir şey demeden kalkıp odadan çıktı. Omuz silkip bende kalktım.
"Doğacım" Şule Hanım'a döndüm. "En kısa zaman da bekliyorum" gülümseyince bende gülümseyerek başımı salladım.
Odadan çıkınca koridorda Berk yoktu. Çıkış kapısına doğru yürüdüm. Oyunu başlatmıştım ve o da devam ettiriyordu. Bu saçmalıktı. İkimizde çocuk gibi davranıyorduk. Gerçi hiç büyümemiştik ki. Hem ne kadar konuşmadan durabilirdik. En fazla iki gün olurdu. Yani öyle umuyordum.
Araba'nın orda olmasını için dua ederken dışarı çıktım. En azından gitmemişti bu da bir şeydi. Gidip arabaya bindim. Sinirli bir şekilde karşıya bakıyordu. Bu kadar kızmasına anlamıyordum. Psikologları sevmiyordum. O da biliyordu ve her seanslarda yanımda oluyordu. Psikologlar onaylamasa da biz onları dinlemiyorduk. O yanımdayken güvende hissediyordum.
Arabayı çalıştırınca emniyet kemerimi taktım. Başımı cama dayayıp etrafı izlemeye koyuldum. Evin önüne gelince durdu. Yol boyunca konuşmadık. Ne ben, ne o. Vay be biz konuşmadan durabiliyorduk. Gülümsedim.
"Sonuna kadar sessiz kalamazsın Berk" dedim ve o na döndüm. Bana bakmadı bile. Hıh cidden bunu sürdürecekti.
"Peki sen bilirsin. Yarın okulda görüşürüz" yine bana bakmayınca kapıyı açıp arabadan indim. Son kez ona bakıp kapıyı kapadım. Konuşması için yalvaracağımı falan sanıyorsa yanılıyordu.
Eve girdiğim de annemleri yemek masasında oturmuş beni bekliyor olacaklarını sanmıştım ama yemek masası hazır değildi. Gerçi beklenen den erken gelmiştik normaldi. Ayakkabılarımı çıkarırken annem geldi.
"Niye bu kadar erken geldiniz. Yine mi kriz geçirdin kızım" annemin endişeli sesine karşı ona bakıp gülümsedim.
"Hayır anne bir şey yok. Ayakkabılarımı çıkarıyım anlatırım."
"Hiç çıkarma Nerminlere yemeğe gidiyoruz" elim bağcıklar da dondu kaldı. Berklere yemeğe gitmek ve Berk benimle konuşmazken. Oldu o zaman ben bir ölüp geliyim.
Bağcıklarımı tekrar bağlayıp annemlerin peşine takıldım. Yemekte ne olacağını az çok tahmin ediyordum. Annemlerle konuşurken onlara söylediği laflarla bana laf sokucaktı. Bu işte ustaydı.
Babam kapıyı çalmadan Nedim Abinin kapıyı açmasına artık şaşırmıyordum. Küçükken hep acaba sihirli güçlerimi var diye düşünüp dururdum. Yaratıcı çocuk aklım.
"Hoş geldiniz bakalım buyrun geçin" içeri geçtiğimizde evde kurulmasını beklediğim masa burda kurulmuştu. Berk şuanlık ortalarda gözükmüyordu. Masada ki her zaman ki yerime geçip oturdum. Nermin abla gelince sandalyemin arkasından bana sarılıp yanağımdan öpünce bende onu öptüm.
"Doğacım, şule hanımdan niye bu kadar erken geldiniz. Kötü bir şey mi oldu." Garip Berk ispiyonlamamış.
"Doğa ve inatçılıkları annecim" Berk'in sesiyle merdivenlere baktım. Al işte birinci laf sokucu cümle gelmişti. Bir şey demedim. "Hoş geldiniz" Son basamağı da indikten sonra masada karşımda ki yerini aldı.
"Anlatın bakalım" annemlerde masaya oturmuştu. Berk anneme bakıp gülümsedi.
"Anne aslında anlatıcak bir şey yok. Benim psikoloğa gitmemek istemem ve Berk'in zorlaması. Ay_"
"Doğanın inatçılık yapıp psikologla konuşmaması ve beni sinir etmesi" sözümü kesip devam eden Berk'e gülmeden edemedim. Bana sinirlice bakınca sustum.
"Doğacım ama bu senin iyiliğin için" Nermin Ablaya döndüm.
"Biliyorum ama bu zamana kadar hiç biri işe yaramadı ve gerçekten yoruldum" Nermin ablanın gülümsemesine bende karşılık verdim. Gerçekten yorulmuştum.
Herkes masadan kalkınca kızlar olarak masayı topladık ve oturma odasına geçtik. Bir süre sonra Berk kendi odasına geçti. Bende izin isteyerek arkasından gittim. Kapıyı çalmadan içeri girdim ve kapıyı arkamdan kapattım. Berk çalışma masasında test çözüyordu ve yüzüme dönüp bakmamıştı bile.
"Ciddi ciddi bunu sürdürecek misin?" Cevap vermedi. İllaki konuşacaktı. "Berk bugün çok tuhaf davrandın. Bu sen değilsin. Benim tanıdığım Berk bu değil." Bana dönüp baktı ama cevap vermedi. "Şimdi neden sana yalan söylediğimi, senden niye duygularımı sakladığımı daha iyi anlıyorum. Değişmenden korkmuştum. Galiba yavaş yavaş korktuğum başıma geliyor"
---------------------------------------------------------------------------
Geç kaldığım için çok özür dilerim ama Lodos nedeniyle evin elektirikleri sapıttı ve şarjım olmaDığı için yeni bölümü şuan koyuyorum. Umarım beğenirsiniz.
Yorumlarınız ve oylarınız için çok teşekkür ederim. Her yorum ve oylarınızda yazma isteğim geliyor. Bu bölüm içinde güzel oy ve yorumlarınızı bekliyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PENCEREMDEKİ ÇOCUK
Literatura FemininaOnu 5 yaşımdan beri tanıyordum. Birbirimizi gördüğümüz ilk andan beri kavga ediyorduk. Sanki her kavgamız da daha da bağlanıyorduk. Birbirimize her laf sokuşumuz bizi daha da yakınlaştırıyordu. Birbirimize ettiğimiz hakaretler sanki aslında söylemek...