Merhabalar öncelikle. Sizi beklettiğim için tekrar özür dileyerek son 3 vizemin kaldığını söylemek istiyorum. Anlayışınız için tekrardan çok çok teşekkür ederim :)
Beni vote'suz ve yorumsuz bırakmayın sakın :)
Bölüm'ü bursinergirl'e ithaf ediyorum. İthaf isteyenler yorumlarda belirtebilir. Şuan 43. bölüme kadar dolu olsa da..
Multimedia'daki şarkıyı unutmayın.
Umarım beğenirsiniz..
* * *
İnsan iradesi ne kadar kırılgandı. Belki daha önce, bu kadar parçalanmadan önce iradesiz biri olduğunu kabul edebilirdi. Hayatından geçen insanlar, vazgeçmek istediği huyları, aldığı kararlar, yıkılışları.. Hiçbiri onu akıllandırmamıştı. Yaptığı hatalar, sebep olduğu şeyler için durdurucu etki yaratmamıştı.
Onun hayatını değiştiren tek bir şey vardı. İrade sahibi olmasını, kimseye muhtaç olmadan yaşamak için çabalamasını, tutkuyla yaptığı birçok şeyden vazgeçmesini sağlayacak tek bir şey olmuştu. Koray'ın ölümü..
Çalışma masasının önündeki tabureyi yavaşça tuvalin önüne çekti. Masadaki kalemliklerin içinden en uygununu seçip hafifçe uçladı. Tuvale yanaştığında taburenin boyunu ayarladıktan sonra kalemi yaklaştırdı. Ne garip.. Uzun süre araba kullanmayınca debriyajın veya gazın hassaslığına zor alışan bir adam gibiydi şuan. Eline aldığı kalemi en muntazam şekilde tutmaya çalışırken belki birkaç dakika öylece kaleme baktı.
Herkesin hayatında bir dönüm noktası vardır. O gece Kerem'in dönüm noktasıydı. Tamamen battığını düşünmüştü. Onun ölümüne haksız bir şekilde sebep olduğunu öğrendiğinde yaşadıkları, hissettikleri şuan tam karşısında durduğu tuvalden, kalemlerden, kağıtlardan ve fırçalardan uzak durması için yetip artmıştı bile.
Boş tuvale ilk çizgisini atarken parmakları ondan bağımsız hareket ediyordu sanki. Bir vücut çiziyordu. Tuvalin ortasında bir vücut. Bunu o değil, parmakları yapıyordu. Kendini topallıyormuş gibi hissetti. Uyuşmuş bütün hücrelerinin canlanmasını sağlayan resim, onun için nefes almak kadar gerekliyken bundan kopmak zorunda oluşu.. Kalbinin sızladığına yemin edebilirdi.
Şuan bir çizim yapmak için kendinde aradığı cesaret duygusu annesinin hiçbir sebep yokken ondan sakladığı sırrının eseriydi. Koray'ın ölümüyle uzaktan yakından ilgisi yoktu.. Aylarca kabuslarında gördüğü ağabeyi aslında saçmasapan bir sebepten dolayı ölmüştü. Depresyon.. Uyuşturucu..
İçinden ona okkalı bir küfür savururken hepsinin hayatından aldıkları için ondan nefret ettiğini hissetti. Kendini öldürdüğü yetmezmiş gibi hepsinin hayatını hiçe çevirmişti.
Hafifçe baş parmağını yalayarak birkaç çizgiyi bulanıklaştırdı. Çizdiği hatları belirginleştirirken neredeyse çizdiği vücudun kabataslağı bitmişti. Yüzünün ayrıntılarına girmeden önce durup bir nefes aldı.
Öldükten sonra bile bir şekilde Kerem'in yakasındaki elini çekmemiş, bir türlü ilerlememesi hep yerinde sayması için sanki görünmez bir kuvvet olarak onu buzdan bir heykele çevirmişti.
Kerem, o öldükten sonra sadece nefes almıştı. Yaşadığını hissetmesi o kadar uzun zaman almıştı ki.. Evet belki 3 ay bazıları için göz açıp kapayınca geçecek bir süre olarak görünüyordu ama öyle değildi. Kerem'in gözünü kapatabildiği anların sayısı zaten o kadar azdı ki, onlarda da peşini bırakmayan kabuslar sayesinde asla tam anlamıyla dinlenememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerini Kapatmak
FanficHerkes hayatının aşkıyla nasıl tanıştığını anlatırken gülümser. Bizim için durum biraz farklıydı. Hayatlarımızın tepetaklak olduğu gün her şeyin sonu gibi görünse de, birçok şeyin başlangıcıymış aslında...En derin acılar en mutlu anlarımıza sebep ol...