Bu sefer sizi şaşırtıp daha erken yazdım bölümü :) Desteğiniz için çok teşekkür ederim olumlu/olumsuz yorumlarınızı her zaman bekliyorum. Kendimi geliştirebilmek için sizin yorumlarınıza çok ihtiyacım var çünkü.
Bölüm şarkısı multimedia'da.
Umarım beğenirsiniz. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum :)
* * *
Ne kadar zamandır öyle durdukları hakkında hiçbir fikri yoktu. Tek bildiği başını okşayan ve vücudunu saran ellerin kendi üzerindeki etkisiydi. Vücudu yavaş yavaş gerginliğinden kurtulup onun ensesindeki ellerini hafifçe gevşetip aralarında olmayan mesafeyi açarken kendine az da olsa gelebilmesiyle mantıklı düşünmeye başlamıştı Zeynep.
Ona hala endişeli gözlerle bakan adamla bakışlarını buluşturduğunda şişmiş gözlerine elleriyle hafif bir baskı kurup çektiğinde "gelsene içeri" dedi yumuşak bir ses tonuyla
Kerem onun sakinleştiğinden emin olunca hafifçe gülümserken elindeki poşeti havaya kaldırdı "belki kahvaltı ederiz diye poğaça getirmiştim" dedi muzipçe.
Hala onu neşelendirmeye çalıştığını farkettiğinde kesinlikle etki alanına girdiğini anladı. Kızın gülümsemesi canlanıp yüzünü aydınlatırken bunun kendisinde yarattığı etkiye içinden küfürler savuruyordu.Zeynep kapıyı ardına kadar açıp içeri girerken Kerem'e içeri gelmesini işaret ediyordu. Kerem ona uyum sağlayıp kapının hemen yanındaki büyük salona doğru adımlarını atarken Zeynep'in sesini duymasıyla ona döndü
"Sen geç otur ben de şunları bir tabağa koyayım" diyordu elinden poşeti alırken.
Kerem poşeti Zeynep'e verince montunu çıkarıp onu da teslim ederken "Tamam" dedi hafifçe gülümseyerek
Zeynep mutfağa girerken o yavaş adımlarla salonda geziyordu. Televizyonun hemen yanındaki DVD arşivine doğru ilerleyip bir kaçının üzerinde ellerini gezdirdikten sonra duvarda duran tabloları incelemeye koyuldu.
Zevkli döşenmiş salonda, sanki Zeynep'i keşfe çıkmışçasına gözlerini gezdirirken mutfaktan bağıran kızın sesini duydu"Kahve mi çay mı?"
Kerem hafifçe gülümseyip "Ben çay içmem" diye seslendi
Cevap alamayınca orta sehpanın üstünde duran birkaç dergiyi karıştırmaya koyuldu. Önündeki pencereye yaklaşıp muhteşem Galata manzarasını izlemekten alamadı kendini.
"Sizin kadar olmasa da bizim de manzaramız güzeldir" diyordu Zeynep elindeki tepsiyi sehpaya bırakıp doğrulduğunda Kerem'e gülümserken
Kerem elindeki dergiyi biraz önce bulduğu yere özenle bırakırken Zeynep'in oturduğu koltuğa, onun hemen yanına yerleşti. Onun kendisine uzattığı kahve kupasını alırken hala yüzüne endişeyle bakmaktan kendini alamıyordu.
Tamamen iyi olduğundan emin olmak istiyordu. Neler olmuştu? Neden kapıyı öyle hiddetle açıp karşısında onu bulduğunda rahatlamış bir ifadeyle kendisini kollarına bırakmıştı?
Ve neden Kerem onun kendi kollarında ikinci defa sakinleşmesinden böylesine mutluydu?"İyisin?" diyordu hala yüzünü incelerken fısıldarcasına çıkmıştı sesi.
Zeynep'in aslında gayet neşeli olan bakışlarının donuklaşıp gözlerini onunkilerden karşısındaki pencereye çevrilmesini izlerken derin bir acı hissetmişti Kerem.
Yoksa onun hissettiği acının kendi kalbine yansıması mıydı bu? 'Saçmalık' diye düşündü. "Biraz önce yaşananlar, kendi evinde yaşananlar, daha öncesinde hastanede yaşananlar... Hepsi saçmalık!"
Böyle hissetmeye alışkın değildi. Onun hayatında aşka yer yoktu. Çok uzun zaman önce aşk denen şeyin düpedüz saçmalık olduğunu öğrenmişti. Düşünceleri onun sesiyle ve kendisine dönen yüzüyle bölünürken irkildi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerini Kapatmak
Hayran KurguHerkes hayatının aşkıyla nasıl tanıştığını anlatırken gülümser. Bizim için durum biraz farklıydı. Hayatlarımızın tepetaklak olduğu gün her şeyin sonu gibi görünse de, birçok şeyin başlangıcıymış aslında...En derin acılar en mutlu anlarımıza sebep ol...