Birilerinin umudu
Birilerinin huzuru
Birilerinin mutluluğu olmak lazım
Yoksa...
Yoksa yaşamak ne ki?
Oğuz AtaySİNAN'IN ANLATIMI
Mevsimden dolayı soğuk olan havaya rağmen elimde kahveyle kaç saattir balkonda oturuyordum, bilmiyorum. Düşüncelerden dolayı beynim o kadar uyuşmuştu ki buraya geldiğimden beri zaman kavramını unutmuştum. Gecem ile gündüzüm birbirine karışmış, uykum beni terk etmişti. Bedenim az beslenmemden dolayı bitap düşmüştü.
Buraya çalışmaya gelmeme rağmen kaç gündür otelden çıkmamıştım, daha doğrusu çıkamamıştım. Ne zaman çıkmaya çalışsam kendimi bir anda düşünce denizinde buluyordum. Sürekli aklıma o an geliyordu ve bu konuyla ilgili kafamda bir sürü soru oluşuyordu. Cevaplarını bulması kolay olan, fakat ağırlığından korktuğum sorular...
Bu soruların en başında tartışmasız Sima'nın ne düşündüğü geliyordu. İtirafım sonucunda ne hissettiği, benden nefret mi ettiği ve bunun gibi birçok soru.
Ama en önemlisi de sevgime karşılık verecek mi? Kafamda en çok dolaşan soru bu. Belki bir ihtimal beni severse ne yaparım diye sürekli düşünüp duruyorum. Senelerdir yakın olmama rağmen uzaktan sevdiğim kızdan karşılık alınca nasıl heyecandan bayılmam diye düşünüp duruyorum. Ama düşünmem hiçbir işe yaramıyor. Cevap basit. Sima Sinan'ı severse, Sinan kalpten gider.
Düşündüklerim ile yüzümde kocaman bir gülümseme olurken uykusuzluktan dolayı kapanmaya çalışan göz kapaklarımı inatla açık tutmaya zorladım. Dışarda esen rüzgar hafiften beni titretirken daha fazla dışarıda durmamam gerektiğine kanaat getirip oturduğum sandalyeden kalkarak odaya doğru ilerledim. Yavaş adımlarla yürüdüğüm kısa mesafeden sonra karşısında durduğum büyük cam kapının kolundan tutarak sağa doğru çektim. Kapı çektiğim yöne doğru yavaş bir hızla açılırken araladığım kısımdan yüzüme çarpan sıcak hava bedenimi titretti. Ne kadar üşüdüğümü o an daha iyi anladım ve kapıya biraz daha baskı uygulayarak geçeceğim kadar yer açtım.
Odadan içeriye adım atar atmaz arkamdaki kapıyı hızla kapatırken üstümdeki hırkadan hemen kurtuldum. İçerisi sıcak olduğundan dolayı dolaptan bir tişört alarak üzerime geçirdim ve televizyonun karşısındaki koltuğa kurularak televizyonu açtım. Karışma çıkan kanaldaki saçma diziyi değiştirirken gördüğüm haber kanalında duraksadım. Ekranda yazılı olan yazıyı okuduktan sonra beliren resimle kısa bir şok geçirirken hemen televizyonun sesini açtım ve spikerin konuşmasını dinlemeye başladım.
İyi akşamlar sayın seyirciler. Bugün aldığımız bir duyuma göre ünlü iş adamı Ferhat Karal hastaneye kaldırılmış bulunmakta. Neden hastalandığı veya şu an durumunun nasıl olduğu hakkında bir bilgi edinemedik. Yakınlarından gelen ilk ve tek açıklama ise şu an ameliyathanede olduğu ve durumu hakkında doktorların bir şey söylememesi oldu. Biz haber muhabirleri olarak en ufak bir detayda size aktarmaya çalışacağız. Ferhat beye ALLAH'tan şifa, yakınlarına sabır diliyoruz.
Duyduğum kelimeli algılamam biraz uzun sürse de hemen ardından neler olduğunu anlamıştım. Konuyu anlamamla ayaklanırken kenarlara bir yerlere fırlattığım telefonumu gözlerimle etrafı tarayarak sehpanın üzerinde buldum. Siyah renkli zigon sehpaya ilerleyerek telefonu elime aldım ve rehbere girerek annemi aradım. Telefon uzun bir süre çalmanın ardından kapanırken bir kez daha aradım. Fakat yine açan olmadı.
Git gide telaşım ve babamın durumunun kötü olma ihtimali artarken kendime hakim olamadım ve az önce üzerinden telefonumu aldığım sehpaya sert bir yumruk indirdim. Elimin acısı zerre kadar umrumda olmazken tekrar telefondan rehbere girdim. Bu defa Erva'yı aradım ve telefonu kulağıma yaklaştırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİNE SÜRGÜN
Romance"Ne istiyorsun benden Sima, ne?! Niye peşimden geliyorsun?! Niye beni daha çok yaralıyorsun?! Ya görmüyor musun?! Senin yüzünden ben bittim! Artık yaşayamıyorum! Bunu göremiyor musun?!" Durdum. Kısa bir süre nefes almak için durdum. Artık şu açık ha...