Ben geldimmmm. Hemde yepisyeni bir bölümle. Biraz geç geldim kusura bakmayın ama okul açıldığı için böyle oldu. Açıkçası bu hafta ders çalışmak yerine size bölüm yazdığım için korkmaktayım. Fakat sizin için değer. Bu arada okunma sayımız bini geçti ve ben çokkkkk mutluyum. Hepinize çokkkkk teşekkür ediyorum ve sizleri seviyorum. Bölüme geçmeden önce söyleyeyim oy ve yorum olursa çok sevinirim😊😊
SİNAN'IN ANLATIMI
Çalan fakat her zamanki gibi bulamadığım telefonumu masanın üstünde aramaya koyuldum. Masanın üstündeki dağınıklıktan dolayı her ne kadar ümidimi yitirerek vazgeçecek olsam da vazgeçmekten vazgeçtim ve aramaya devam ettim. Çizimlerin olduğu dosyanın altından yanıp sönen flaş ile telefonumun orda olduğunu anlamam kısa bir zaman sürdü. Elimi dosyaya götürerek hafif kaldırdım ve altındaki telefonumu elime aldım. Ekranda gördüğüm isimle telefonu açmak istemesem de ayıp olacağını bildiğimden fazla uzatmadım ve aramayı cevapladım.
"Sinan, nasılsın kardeşim?"
Yorgun beynime işleyen sesi ilk birkaç saniye algılayamasamda daha sonra bunun Sıraç'ın sesi olduğunu anladım. Hakan'ın telefonu ve Sıraç?
"İyiyim Sıraç, sen nasılsın?"
"Bende iyiyim. Ama senin partiye geleceğini duyarsam daha iyi olacağım."
Parti? Ah tabi ya! Ben bunu nasıl unuturum?
"Abi ben onu tamamen unutmuşum ya."
"Tamam işte Sinan, şimdi hatırladın. Eee geliyorsun değil mi?"
Gelirim de... Yahu daha Sima'yla konuşmadık ki! Ben nasıl tek başıma karar vereyim? Sonuçta tek gitmeyeceğim ya?
Bu arada size kısaca konuyu anlatayım. Sima'nın doğum günündeki resim olayından sonra hep beraber içeriye girdik ve konuşmaya başladık. Sima ve çocuklar baya koyu bir sohbete başlayınca konu bizim lise yıllarına kadar gitti. Gitmez olsaydı keşke! Lisede yaptığımız bütün ergenlikler o gün bana rezillik, utanç, yerin dibine girme duygusu olarak geri döndü. Ayrıca çok da lazım olmayan bir kaç bilgi öğrendim. Benim canım(!) arkadaşlarım bir parti düzenlemişler ve doğal olarak bende davetliymişim. Ayrıca parti eşli olacakmış. Ve bilin bakalım ne oldu? Bravo, bugün çok zekisiniz. Beni Sima'yla sevgili bildikleri için ve o dururken başkasıyla gidemeyeceğim için onu da çağırdılar. Fakat burada bir sorun var ki biz Sima'yla sevgili değiliz.
"Sinan? Telefon başında öldün mü kardeşim?"
"Ha ha ha! Ne kadar komik! Gelmiyorum lan hiçbir yere! Çekemem ben sizin ergenliklerinizi."
"Saçmalama abi ya! Herkes orda olacak. Sen olmadan olmaz."
"Tamam o zaman. Ben biraz düşüneyim sonra size haber veririm."
"Bu ne lan? İş görüşmesine gelmişim gibi konuşma benimle! Uzatma ve gel!"
"Lan, tamam dedim ya! Sima'yla konuşayım haber vereceğim size."
Karşı taraftan gülme sesi gelince kaşlarımı çattım. Yine ne halt yediler de gülüyorlar acaba?
"Şimdi anlaşıldı beyler, Sinan beyin neden hemen cevap veremediği."
Gülerek konuşan Hakan ve kahkaha atan Sıraç'la kaşlarımı daha çok çattım. Bunlar bana mı gülüyorlar lan yoksa?
"Ne oluyor lan yine? Niye gülüyorsunuz siz?"
"Yok bir şey Sinan bey! Siz gidin yarın için sevgilinizden izin alın. Biz sizi meşgul etmeyelim."
Bir dakika ya. Bunlar resmen benimle dalga geçiyor. Ulan ben sizden bunun hesabını sormaz mıyım? Tabi ki sorarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİNE SÜRGÜN
Romance"Ne istiyorsun benden Sima, ne?! Niye peşimden geliyorsun?! Niye beni daha çok yaralıyorsun?! Ya görmüyor musun?! Senin yüzünden ben bittim! Artık yaşayamıyorum! Bunu göremiyor musun?!" Durdum. Kısa bir süre nefes almak için durdum. Artık şu açık ha...