6.BÖLÜM

408 29 107
                                    

Selammm:)Nasılsınız diyeceğim ama demiyorum. Yarın okul açılıyor ve herkes az çok aynı moralle dolaşıyordur. Ama üzülmeyin. Neyse diğerlerine göre 500-600 kelime daha uzun bir bölümle geldim. Hepinize keyifli okumalar;) Oy ve yorum olursa çok çok sevinirim😊😊

SİMA'NIN ANLATIMI

İnsan bazen hayata o kadar kapatır ki kendini hiçbir şeyi göremeyecek kadar kör ve sağır olur. Mesela kendine iyi olarak görünen şeyin aslında daha büyük zorluklara yol açacağını düşünmez. Bu yüzden her şeyi içinde çözmeye çalışır. Çünkü başkasına anlatırsa alacağı fikirden, bu fikrin kendi kararlarını etkilemesinden korkar. Ama kendi kararının kendini nasıl bir girdaba soktuğunun farkına varınca neyin doğru ve neyin yanlış olduğunu anlar. Fakat bu doğrunun da yanlışın da altında gizli olan korku duygusu hala devam eder.

Korkmak...Ne kadar çok anlamı olan bir kelime değil mi? İnsanın duygularının büyüdükçe değiştiğinin bir kanıtı olan kelime. Mesela küçükken karanlıktan korkarken büyüdükçe aşkın için korkmak, onu kaybetmekten korkmak duygularınızın değiştiğini gösterir. Yine mesela küçükken bedensel olarak yalnız kalmaktan korkarken büyüdükçe ruhsal olarak yalnız olmaktan korkmak, fakat korka korka yine de yalnız kalmak bunun ispatı.

Peki ya korkuları yenmek?.. O nasıl oluyor? O da korkular gibi hayatımızın merkezinde mi yaşıyor? Veya korkmak gibi insanın kendi kendine yapabileceği bir şey mi? Bu kişiye göre değişir. İnsan korkusunu bildiği halde çoğu zaman onu yenemez. Neden mi? Çünkü korkuyu yenmek kategoriye göre, o korkunun büyüklüğüne göre değişir. Bir insanın yükseklikten korkması ile aşkdan korkması aynı şey değildir. Yükseklik korkunu illaki çözersin. Ya yükseğe çıkmazsın, ya da korkunun üstüne giderek onu yok edersin. Ama aşk...Onun korkusuna çare yoktur. Çünkü insan ne aşık olmaktan kaçabilir. Ne de aşık olduğu kişiyi kaybetme korkusundan. Üstelik üstüne gittikçe, onu yenmeye çalıştıkça korkuları ve hissettikleri azalmak yerine artar. Bunlar insanın varoluşunda olan şeylerdir çünkü. Aynı zamanda da insanı başka canlılardan ayıran sayılı özelliklerden.

İşte bende de bunlar oldu. Sinan'a ilk aşık olduğumu anladığımda bunu başkalarına söylemekten, bana verecekleri tepkilerden hep korktum. Çünkü bizim en yakınlarımız hep ortaktı. Birine bir şey söyleyince bunu Sinan'ın duymasından ve bana karşı mesafeli davranmasından hep korktum. Ama sonra dayanamadım. İçinde olduğum durumdan o kadar bunaldım ki, bir anda her şeyi Erva'ya anlattım. Ve iyiki de yaptım. O olmasaydı şu an nerede olurdum bilmiyorum. Bana o kadar destek oldu ve moral verdi ki beni kendim soktuğum durumdan resmen çıkardı. İlk başlarda "asla Sinan'a bunu söyleyemem, benim aşkım hiçbir zaman karşılık bulmaz" gibi şeyler düşünürken özgüven eksikliği yaşadım. Erva'nın sayesinde bunu atlattım.

Onunla konuşmak bana hep iyi geldi. Onu gördükçe Sinan'a olan özlemim biraz olsun dindi. Verdiği tavsiyeler beni hep mutlu etti. Şimdi ise yine daralmışken, ona anlatıp biraz olsun rahatlamak isterken daha büyük bir soruna yol açtım sanırım. Bir kişi daha Sinan'ı sevdiğimi öğrendi. Bu iyi mi? Yoksa kötü mü? Hiçbir fikrim yok. Ama şu an kapıda olan Ayça'nın bakışlarından anlamaya çalıştığım kadarıyla artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Durum daha da vahim olacak.

Ayça ile olan bakışmamız kapıdan ayrılıp yanımıza gelene kadar devam etti. Erva da en az benim kadar şaşkın ve korkuyor. Bunu titremesinden anlayabiliyorum. Fakat korkunun ecele faydası olmadığını da çok iyi biliyorum.

"Benim az önce duyduklarım gerçek miydi? Yoksa ben ayak üstü rüya falan mı gördüm?"

Ayça'nın tam karşımda durup sorduğu soruyla bakışlarımı Erva'ya çevirdim. İkimizde de aynı surat ifadesi vardı. Erva bana"işte şimdi bittik"bakışı atarken ben ona"ne cevap vereceğim"bakışı attım. Ama nafile. Çünkü o da ne yapacağımızı bilmiyor. Bakışlarımı tekrar Ayça'ya çevirip şaşkın surat ifadesine karşı konuştum.

KALBİNE SÜRGÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin