Bayağıdır yazmıyorum açıkçası yazmak için zamanım olsa da üşendim galiba. Kusura bakmayın tekrardan. Fakat aynı zamanda okuyucu sayımın artmasını da çok isterim. İyi okumalar.
Tam sınıfa girerken yine bir öküz bana çarptı. Ama yether. ENOUGH! Ve o sinirle bağırmaya başladım
"Önüne baksana be öküz!"
Fakat bunları dediğim an bin pişman oldum.
...
Hayır nasıl anlamadım bilmiyorum ki! Onu kokusundan tanıyan ben şimdi ne havalara girdiysem ya da burnuma ne tıktılarsa anlayamamıştım.
"Bana mı dedin sen?" dedi Cenk.
Şimdi ben ne diyecektim? Pardon ya ben öküz demeyi çok seviyorum önüme gelene öküz diyorum mu diyecektim?
"Evet sana dedim. Önüne baksaydın demezdim zaten."
"Önüne bakmayan ben miyim? Kapıdan nasıl çıkmamı bekliyorsun? Hem yanındaki çocuğa bakmak yerine önüne baksaydın seninle bu kadar dırdır etmek zorunda kalmayacaktım."
Aşık olduğum çocukcağız şu an benimle en uzun konuşmasını yapmış bulunmakta. Yazık nefessiz kaldı. Ne diyorum ben ya gebersin pislik. Yanımdaki çocukmuşmuş.
"Benim kimseye baktığım yok."
"Hadi kızım hadi seninle uğraşamam daha fazla." dedi ve gitti.
Gitti!
Gitti!
Ağlamak istiyordum. Rezil olmuştum. Kendi kendimi rezil etmiştim. Sınıftakileri bırak koridordakiler bile az önceki olaya tanık olmuştu.
"İstersen sınıfa girelim biraz sakinleşirsin." Erdem bunları söylerken benim canım o kadar yanıyordu ki cevap vermeden peşinden ilerledim.
Biraz sonra sınıfa yazılıda en kolay kopya çekebileceğim hoca girdi. Yine de kendimi kötü hissediyordum.
Süre dolmuştu. Sınavım Erdem sayesinde iyi geçmişti.
"Çok teşekkür ederim. Sen olmasan ne yapıyordum bilmiyorum. Bir de Cenk'in söyledikleri..."
Ben ne dedim şimdi ya ne diye karıştırıyorsam Cenk'i!"Az önceki çocuk değil mi? Senin için önemli sanırım." dedi ve tebessüm etti.
"Seninle yeni tanıştım aslında Erdem ama evet önemli."
"Bana uzak olmana gerek yok güzellik zaten yeniyim okulda birileriyle yakın olsam daha iyi olur benim için."
Şu an bu dediklerine o kadar mutlu olmuştum ki. Tamam Erdem çok yakışıklıydı ama bu bizim kanka olamayacağımız anlamına gelmiyordu. Yine de bitcheslardan koruma görevini üstleniyordum.
Kendi kendime sırıtmaya devam edince
"Yine dondun kaldın ama. Ha bu arada bugün sabah sana çarpan bendim sınıfa girmeye çalışırken oldu sen de sanırım ona dayanarak...""İnanmıyorum Erdem ya!"
"Özür dilerim gerçekten yani sen de kapının önünde dikilmeseydin."
"Ya yok da sen ne kadar hızlısın be. Yani düşün hem çarptın hem de saniyesinde ortadan kayboldun açıkçası uçan öküz demiştim sana ama."
Dediğim şeyi duyunca Erdem gülmeye başladı hayır neydi ki bu kadar komik olan?
"Uçan öküz ha?" derken aynı zamanda kahkalarla güldüğü için sesi çok saçma çıkıyordu. Ben de onun gülmesine gülerken sınıftakiler bize bakıyordu. Hayır güya sınıf arkadaşısınız aq gören de çok yanlış bir şey yapıyoruz da ona böyle dik dik bakıyorlar sanar.
Biz yavaş yavaş gülmemize son verirken -ki bu baya zor olmuştu- yanımıza Eda ve Kardelen gelmişti.
Bunlar neredeydi iki saattir ya bir de en yakın arkadaşlarım olacaklar. Aynı evde kalsak o arada ölsem farketmeyip cesedimi bir ay sonra bulurlardı kesin.
Neyse fazla yakınmayayım yoksa anlayacaklardı. Evet çünkü biz birbirimizin zihnini okuyabiliyoruz . "Sihirli Annem"deki sadece periler arasındaki kafadan konuşmalar gibiydi bizimkisi.
Aklıma bir şey geldi. Bi dakkaaa şimdi Eda boşta zaten. E benim de en yakınım. E Erdem de en yakınım olma yolunda gidiyor. Tabi oğlum ya ben bunları... Oh be rahatladım ellere vermeyecektim bacımı en azından. Ama bu gidişle ben evde kalacaktım o başka.
"Neye gülüyordunız siz öyle?" dedi Eda.
"Boşver şimdi uzun hikaye biraz da acıklı." dedim aynı zamanda dudak büzerken. Eda ısrar edeceği an zil çaldı ve hoca direk sınıfa girdi. Hayır anlamıyorum iki dakika geç gelsen ölür müsün zaten sınavdan çıktık.
"Kardi sen benim yanıma gel zaten yapamıyorum şu geometriyi, Eda kankacım sen de Erdem'in yanına geçiver hemen zaten hemen önümüz bak."
"Tamam Eylül biliyorum önümüz olduğunu. Salak değilim."
"Aşkolsun canım sana salak falan demedim hadi geç geç."
"Sendeki bu heves de neyse artık" dedi ve gözümün içine baktı . Tabi biz bakışmayla anlaşabildiğimiz için Eda hemen bana bağırmaya başladı.
"İnanmıyorum Eylül saçmalama!"
"Çocuklar iki saattir tüm sınıf sizi bekliyor ayıp değil mi? Yeter önünüze dönün artık da derse çabucak başlayalım." dedi çok saygıdeğer hocamız ve ben de Eda önüne dönmeden öpücük atıp sırıttım.
Bana sinir olmuştu fakat ilerde her şeyin çok güzel olacağına emindim. En azından onlar için.