2. Bölüm - Ada

170 11 3
                                    

Hastaneye dönüp çıkış işlemleri yapıldı ve hapishaneye doğru yola çıktılar. Polis arabasında arka koltukta oturmuş yeni hayatını düşünüyordu. Korkusu ile başa çıkabilirse belki de bu hapis ve ceza durumunu kendi lehine çevirebilirdi. Zaten hayatı boyunca genelde yalnızdı. Yalnız yaşamayı tercih etmişti, arkadaşı yoktu. İş arkadaşları ve komşuları tarafından hep garip veya sessiz diye anılmıştı. Kimseyi umursamıyordu kimse de onu umursamıyordu. Yalnız olmaya alışkındı alışkın olmasına ancak kocaman bir adada yalnız başına olmak, çevresinde hayatı boyunca korktuğu ve tiksindiği şeylerin var olacağını düşünmek aklına tek bir şeyi getiriyordu. O da ölümdü.

Ölümden ve canının yanmasından da korkuyor olsa da sonu kendi canına kıymak olacak diye düşünmeden edemiyordu. Canı kıymetliydi. İşyerindeki keskin bıçakların etine değdiğinin düşüncesi bile canını acıtmaya yetiyordu. Bazen kendisi bile çalıştığı işe nasıl tahammül ettiğine şaşırıyordu. Ancak ölü insan yaşayan insandan daha değerli ve zararsızdı. Ne olursa olsun tüm pislikten tenini ve nefesini uzak tutabiliyordu. Ayrıca itiraf etmeliydi ki kesmek onu rahatlatıyordu.

Düşüncelerini bölen arabanın durması oldu. Hapishaneye girdiler. Geniş koridorları geçtiler ve bir odaya girip evrak işlemlerini yaptılar. Elleri kelepçeliydi ve iki adam kollarından tutarak ilerletiyordu. Onlara ellerini çekmelerini söylemek istiyordu. Ellerinin pis olmasından tiksiniyordu. Ama ağzını bıçak açmıyor, konuşamıyordu.

Nereye gittiklerini merak ediyordu. Adaya ulaşım nasıl olacaktı? Buradan hiç eşya götüremeyecek miydi? İşi ne olacaktı, dairesi, belki veda etmek istedikleri vardı? Yoktu ama ya olsaydı? Sormak istiyordu, konuşamıyordu. Büyükçe bir bahçeye çıktılar bir anda ve çevresine bakınmaya başladı. Adamlar hiç tepkisiz onu götürüyorlardı. Bahçe kapısından çıktıklarında onlara iki adam daha katıldı. Ellerinde büyükçe çantalar vardı. Biraz ilerledikten sonra tekrar bir bahçeye çıktılar ancak hayır burası bahçe olamayacak kadar büyüktü. Burası bir helikopter pistiydi. Ulaşımın nasıl olacağının cevabını almış oldu. Gözlerini devirerek yürümeye devam etti.

Helikoptere geldiklerinde kollarından tutan adamlar binmedi. Çantalılar ve o arka tarafa bindiler. Önde ise iki pilot vardı. Kısa bir bekleyişin ardından avukatı olacak o adam geldi.

"Merhaba William. Ada yolculuğunuz biraz sonra başlayacak. 3 saatlik bir mesafede. İndiğiniz zaman ayak bileğine şoklu kelepçe takılacak ve sürekli o kelepçe sayesinde bulunduğun konum izlenecek. Suya girmende veya ada içerisinde dolaşmanda sakınca yok ancak suda belli bir mesafeyi kat ettiğin anda elektrik verilecek ve öleceksin. Dikkatli olmanı öneririm." dedi ve alay edercesine gülümsedi. Ardından devam etti " Bu çantaların içinde giyecek ve yiyecek mevcut. Sana 5 ay yetecek konserve yiyecekleri hazırladılar. Orada kalabileceğin küçük bir ev var. Ne tür hayvanların olduğu kimse tarafından bilinmiyor. Aman dikkat et." dedi ve bu kez kahkaha attı. William çok sinirlenmişti ve kendine hakim olamayarak avukatın yüzüne helikopterin içinden bir tekme savurdu. Tam çenesine denk geldi ve çene kemiğinde zedelenme yarattığına emindi. Avukat küfür ederken William uzun zamandır yapmadığı şeyi yaptı, güldü.

Yolculuk başladığında avukatın söylediklerini düşündü. Orada bir ev vardı. Hiç evden çıkmadan 5 ay boyunca da yaşayabilirdi. En kötü öyle yapardı yani. Korkusu bir nebze azalmıştı, galiba... Yol boyunca şehrin görüntüsünü izledi. Evler ve yollar azaldığında uçsuz bucaksız masmavi deniz kaldı sadece. Yukarıdan bakıldığında oldukça masum görünüyordu. Keşke göründüğü gibi olabilseydi diye düşündü.

Geldiklerini anlamasını sağlayan şey yukarıdan bakıldığında yine çok masum ve güzel görünen bir ada görmesi oldu. Çok geniş bir alanda küçücük kalmış, çevresinde sadece deniz olan bir toprak parçası. Ortasında büyük bir orman gördü. Bir bölgede ağaçlar toplanmış adayı resmen ortadan ikiye ayırmıştı. Ağaç ve kum harici bir şey görmüyordu. Kayalıkların olmaması onu rahatlattı, kayalıklarda hareket etmek zordu.

TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin