Yogun bir hafta gecirmistim. Cansu baskalariyla konusup gorusuyor ve Serdari unutmaya calisiyordu.
Ali'yle olan iliskimi tamamiyla bitirmistim. Artik yuzunu bile gormeyi istemiyordum.
Furkan'a gelince.
Her gun mesajlar atiyor surekli gorusmeyi istiyordu. Gecenlerde balkona cikmami soyledi ciktim bakindim. Geziniyor oylece. Anneme soyledim sonra. Gulduk baya. Sonra cevredeki apartmanlarin zillerine bakmis tek tek. Sizofrenmi psikopat mi cozemedim dogrusu.
Bana ilgi gostermesi cok hosuma gitse de hala ondan kaciyordum. Ama artik yeterdi. Onu gormeyi istiyordum. Bir yer soyledim ve oraya gelmesini bekledim. Aslinda ben dakikalar once gitmistim ve onu izliyordum. Yaklasik yarim saat izledim. Oldugu yerde gidip geliyordu. Surekli telefonuna bakiyor, banka oturuyor kalkiyordu. Heyecanli oldugu her halinden belliydi. Gri bir pantolon, siyah cizme ve siyah tisortle iyi duruyordu. Vucududa fena sayilmazdi. Yanina gittigimde yuzu guluverdi. "Selam" dedim. Hic heyecanli degildim. Ama merakim az da olsa gitmisti. "Merhaba" dedi. Surekli siritiyordu. "Gelecegini dusunmemistim hele ki beni cagiracagini asla" dedi. Belli ki sasirmisti. Buna sevindim. "Hadi ya" dedim. Umursamaz davraniyordum. "Inandin mi simdi" bana dediginde hayir anlaminda kafami salladim. Sasirmisti."Demek oyle o zaman isimiz zor" dediginde gulmustum. Biraz sohpet ettik sonra evime kadar birakti. Artik nerede oturdugumu da ogrenmisti.
Aksamina mesaj geldi:
"Pencereye cik taş kafa"
Ciktigimda ordaydi. Sok olmustum. Saat 00.17 ve o karsimda duruyordu.
Bana surekli taş kafa deyip duruyordu. Aslina bakilirsa hosuma gidiyordu. Bende ona aptal aşık diyordum. Aramiz iyiydi. Her aksam evimin onune gelmeye basladi. Evlerimiz 20 dakikalik yurume mesafesindeydi. Ve o gecenin bir yarisi cikip beni bes dakika gorebilmek icin onca yolu yuruyordu. Yine de guvenemezdim. Ne olursa olsun bundan sonra bir erkege guvenmemeliydim.
Her iliskide ayni dersi cikariyordum. Sakin yaren bir daha ayni hatayi yapma guvenme diyordum. Ama her seferinde de guveniyordum iste.
Yemek yapiyordum ki zil caldi. Gelen Cansuydu. Cok neseliydi bugun "Vaay hosgeldin" dedim iceri girdiginde heyecanla konusmaya basladi. "Konser var, biletler elimde ve sende geliyorsun" dediginde sasirmistim. Bir yandan makarnalari suzuyor bir yandan onu dinliyordum. "Kiminmis?" dedim merakla. "Teoman" dedigimde cigligi basmistim. Mutluluktan Cansuya sarildigimda kiz nefessizlikten oluyordu valla. Ama cok sevinmistim. Teomani cok seviyordum. Ve senelerdir konserine gitmeyi cok istiyordum. Hayali bile icimi kipir kipir yapiyordu dogrusu. "Ne zaman? Nerede? Saat kacta? Ne giyicez? Off giyicek bir seyimde yok kii.." sorulari ardi ardina soruyordum ki Cansu lafimi kesti "Kizim bir sakin ol once mekani saati siktir et haftasonu sen ben ve beyaz atli prenslerimiz ayrica bir suru kiyafetin varr delirtme adamii" dediginde susuyordum. Simdiden dusunmeye baslamistim. Bir saniye ya beyaz atli prenslerimiz derken? Ne sacmaliyordu bu kiz yine. "Kim kim gidiyoruz ben anlamadim" dedigimde pis pis gulmeye basladi "Ben prensimi buldum sende bul haa bu arada vaktim yok ben kalkiyorum." dediginde coktan kapiya gelmisti bile. Cansu gittiginde yine hayallere dalmistim. Babam zaten yurtdisindaydi yine. Annemden de rahatlikla izin alabilirdim. Ne giyecegimi bir sekilde ayarlar olmadi alisverise cikardim. Ama haftasonuna 2 gun vardi. Allahim bu kizin emrivakilikleri beni oldurucek. Insan bir kac hafta onceden soyler demi. Ama yok illa emrivaki yapacak. Peki ya ben konsere kiminle gidecektim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutkanlığın Alışkanlığı
Short StoryEn ufak bir unutkanlıgın devamlı hatırlatmalara nedendir bazen.. Ve kalp öyle bencildir ki sadece sahip oldugu kisiyi düşündürür sana..