İki saatten beri kum torbasına doğru düzgün yumruk atmaya çalışıyordum ama en fazla arda arda üç yapabilmiştim. Her vuruşta parmak uçlarımdan başlayan acı bileğime kadar yayılıyordu.
"Mola."
Jason'ın sesi ile herkes soluklandı. Bir tek bizim grup mola vermişti. Katherina'nın gruplarına bakmak için ilerlediğimde Jason anında önümde bitmişti.
"Adın neydi?"
"Su."
"Akşam antreman için kalıyorsun Su"
"Ne,olmaz." ağzımdan çıkan istemsiz cümleyle Jason'ın çenesi kaskatı kesilmişti.
"Sence itiraz etmek gibi bir şansın var mı?"diye tısladıktan sonra uzaklaşmaya başladı.
Uzaklaşırken sadece arkasından bakmakla yetinmiştim. Bugün babam dönüyordu ve her ne kadar aramızda sorunlar olsada aile kuralı olarak birbirimize saygı göstermek zorundaydık. Hem, içimde babamı özleyen taraf vicdan yaptıkça rahat bir şekilde antreman yapamazdım...
Katherinaların grubuna ilerleyip onları izlemeye başladım. Üçerli üçerli dövüşüyorlardı. Karherina'nın hiç şansı yok gibiydi. Oda anlamış olmalıydıki pes etti.
Gülümseyip bana doğru yöneldi.
"Nasılsın ortak? Günün nasıl geçti?"
"Sıradan, asıl seninki nasıldı?"
" Uff, şurdaki sert çocukları görüyor musun? İşte onlarla sıkı bir antreman yaptık."
Kafamı salladım. Beraber duvara ilerledik. O duvara yaslanırken bense onun karşısına oturdum.
"Birileriyle tanıştın mı?"
Düşünür gibi yapıp hemen cevapladım.
"Hmm, hayır. Galiba grubumuzda pek dost canlısı insan yok."
"Dost canlısı insan yok mu? Ama senle iyi anlaştığımızı sanmıştım... Su?"
Arkamdan topuzumu çekiştirip bozan çocuğa döndüm. Bu çocuk..! Hani şu bana katil Türk diyen...
"Defol burdan Max."
Katherina benden önce davranmıştı.
Max yanağımdan makas alıp Katherina'ya göz kıptıktan sonra bizim gruptan bir kaç kişinin yanına gitti.
"Onu tanıyor musun?"
"Max mi? Pisliğn teki. Geçen senede buradaydı. Hatta bir ara benle birlikte ikinci gruba çıkacağını zannediyordum. Zannediyorduk.."
"Sonra ne oldu?"
"Antrenörün suyuna gidince sınıfta kaldı. O yüzden ilk kuralımız; antrenörlerle iyi geçinmek."
Başımı sallayıp karşılık verdim.
Samantha onu da çağırınca duvarın kenarında yanlız kalmıştım. Biraz ötemde bizim gruptan bir kaç kişi vardı. Diğer yanımdaysa bir kız ve bir erkek oturmuş sohbet ediyordu. Belki birileriyle arkadaşlık kursam iyi olurdu...
Erkek ve kızın olduğu tarafa yöneldim.
"Meraba, ben Su.."
"Adını biliyoruz."
Çocuğun sert cevabı biran içinde arkama bakmadan kaçma isteğimi körüklesede sakin olmayı deneyerek kıza döndüm.
"Martin! Martin'in kusuruna bakma. Ben Elena."
Kızın neşeli cevabı üzrine gülümseyebilmiştim ama yinede Martin beni huzursuz ediyordu.
"Vay canına!Bu nasıl oldu?"
Elena boynumdaki yaraya dokununca biran ürperip geri çekildim.
"Önemli bir şey değil."
Gülümsemeye çalışıp sırtımı duvara yaslayarak oturdum. Üçüncü grup ortalarda görünmüyordu. Ama ikinci grup sıkı bir antreman yapıyordu ve gerçekten çok başarılıydılar.
"Ne zaman biter şu antremanlar."
Benim dile getirmediğim soruyu Martin mırıldanarak dile getirmişti. Elena omuz silkince Martin ayağa kalkıp uzaklaştı. Tabi bana kötü bakış atmayı unutmamıştı.
Elena uflayıp başını tuttuktan sonra oda onu takip etti. İşte yine yanlız kalmıştım.
Öğlen Jason antremanı sonlandırınca hızlı şekilde duvar kenarındaki suyuma ilerlemiştim. Jason moladan sonra bizi acaip zorlamıştı. Karın kası çalışıp ordan oraya koşturmuştuk. 15x3 yaptıktan sonra Jason bunu 20'ye çıkarmamıızı istemişti. İlk günümüz olmasına rağmen kaslarım şimdiden iflas etmişti. Kendimi duvarın kenarına bırakarak soluklanmaya çalıştım.
Kafamı sola çevirdiğimde Karherina'nın bir grupla merdivenlere yöneldiğini gördüm. Bana el sallayıp gelmem için işaret yapınca kafamı olumsuz anlamda salladım. Akşam antremanına kalmam lazımdı.
Salonda ben, iki kız ve Martin kalmıştık. Martin mi?
Martin dışarıdan çok yapılı görünüyordu. Ayrıca sert.. Bana ters cevap verinceki halini hatırlıyorumda, bence bu çocuğun akşam antremanına ihtiyacı yok... Bence bu çocuğun antremana ihtiyacı yok!