'Cılız ve güçsüz kız çocuğu'

35 3 2
                                    

"Daha sıkı vur."

Jason başımda durmuş kum torbasına daha sert vurmam için bilmem kaçıncı uyarısını yapıyordu.

"Kötü"

Dudağımı ısırıp sağımdaki kızın yanına gitmesini bekledim. Çoktan bu kulüpten ayrılmam gerekirdi ama lanet olasıca inadım yüzünden annemler pes edene kadar bu işi sürdürecektim.

Kum torbasına odaklanıp ard arda yumruk indirmeye başladım. Son yumruğumda elim o kadar sızlamıştı ki biran gerçekten kırıldı zannetmiştim.

"Ard arda yumruk indirmen elbetteki önemli ama sadece gerçek bir insanla karşı karşıyayken.Şimdi sadece kuvvetin nerden geldiğine odaklan."

Jason'ın sesiyle irkildim. Arkamı döneceğim sırada bunu engelleyerek göğsünü sırtıma yasladı. Nefesini ensemde hissetmemle kasıldım. Jason ise dirseğimi tutup gevşettikten sonra kolumu arkaya çekti.

"Kuvvetin dirseğinden değil, vücudundan gelmeli. Gelen gücün vücuduna ayak uydurmasını sağla."

Kolumu arkaya çektikçe vücudumda arkaya gidiyordu. O da bana ayak uydurdurup bir iki defa tekrarladıktan sonra geri çekildi. Ona dönünce başıyla kum torbasını işaret etti.

Vücudumu Jason'ın yaptığı gibi arkaya verip tüm gücümle kum torbasına vurdum. Gayet güzel gitmişti ama elim bu sefer daha fena kızarmıştı. Jason'a döndüğümde onaylarcasına kafasını sallayıp tekrar yanımdaki kıza döndü.

Sırıtmama engel olamayarak kum torbasına aynı şekilde ardı ardına yumruk indirdim. Başardığımı ve güçsüz olmadığımı hissettikçe sırıtışım artıyordu.

Vücudumu her arkaya verdiğimde Jason'ı ve boynuma değen nefeslerini hisseder gibi oluyordum,arada sırada ürperiyordum.

"Ne o çok mu hoşuna gitti?"

Martin'in sesiyle ona dönüp şaşkınca baktım.

"Neyi ima etmeye çalışıyorsun?"

"Asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun, antrenörü ayartıp ikinci gruba geçmeyi mi?"

Şaşkınlığım kızgınlığa dönüşünce gözlerimi kocaman açarak Martin'e döndüm.

"Benle alıp veremediğin ne senin?!"

"Sesini yükseltme cüce."

Her kelimeyi bastırarak söylemesi beni korkutsada geri adım atmadan dimdik ona doğru ilerlemeye başladım. Bana mı cüce demişti? Boyum bir kızın boy ortalamasına göre gayet uzundu.

"Yükseltirsem ne yaparsın!"

Tutmuş olduğu kum torbasını ittirip hızlı bir şekilde bana yöneldi. Kolumu kavrayıp sıktıktan sonra tek eliylede çenemi kavradı.

"Emin ol istesem canını çok fazla yakarım."

Kıpırdamaya çalıştıkça dahada sıkıyordu. Bacaklarını uygun şekilde koyup kendini korumaya aldığı içinde Jason'ın bizi görmesinden başka şansım yoktu. Ama galiba sınırlarımı biraz zorlayabilirdim.

Topuğumla Martin'in diz kapağının arkasına sıkı tekme geçirince dolaylı olarak bacaklarını açtı. Bende bu durumdan yararlanıp dizimi kaldırarak kasıklarına vurdum.

Ağzından bir haykırış çıktıktan sonra elleri gevşedi. Bende bu fırsattan yararlanıp hızla onu ittirdim.

Koluma baktığımda kızarmış olduğunu gördüm. Muhtemelen çenem bile kızarmış olabilirdi...

Jason yanımıza geldiğinde belli belirsiz gülümsedikten sonra (göz yanılgısı olabilir)ifadesi ciddiye döndü ve bana baktı.

"Seni son kez uyarıyorum, benim olduğum yerlerde tehlikeli haraketler yapma. - Martin'e dönerek devam etti- sende ayağa kalk. Cılız güçsüz bir kız çocuğunun seni bu duruma düşürmesine izin vermemelisin."

Hey! Ben burdayım!

Evlere dağılırken Martin bana kötü bir bakış attıktan sonra telefonuyla konuşmaya devam etti.

İç geçirip annemi aradım. Bir kaç çalıştan sonra açmıştı.

"Antreman bitti."

"Su! Sen bizi delirtmek mi istiyorsun?Bir antreman bu kadar sürer mi? Sabahtan beri ordasın, Tanrı aşkına!"

İç çekip hırkamın düğmesiyle oynamaya başladım.

"Özür dilerim akşam antremanına kalmak zorunda kaldım... Beni alır mısın?"

"Üzgünüm babanı havaalanında bekliyorum.. Başka bir arkadaşın bırakamaz mı seni?"

Tamam gibisinden bir şey mırıldandıktan sonra binadan çıkıp yürümeye başladım. En geç saat on birde evde olurdum...

Yanımda birininde benle yürüdüğünü görünce hızla yanıma döndüm. Martin ellerini göğsünde kavuşturmuş benle birlikte yürüyordu! Gözlerimi kırpıştırıp ona döndüm.

"Ne arıyorsun burda?"

"Eve yürüyorum. Sokak seninse söyle."

"Çocukça cevap vereceğine benden uzak bir yerde yürü."

"Madem bu kadar rahatsız oluyorsun neden kasığıma tekmeyi geçirmiyorsun?"

Bıkkınlıkla üfleyip adımlarımı hızlandırdım. Gelen sert rüzgarla Max yüzünden topuzumdan ayrılıp bağımsızlığını ilan eden saçlarım kırbaç gibi yüzüme inmişti.

Acıyı görmezden gelerek ilerlemeye devam edicekken Martin beni kolumdan çekiştirerek bir arabaya bindirdi. Tam cırlayacakken sürücü koltuğunda Jason'ın olduğunu fark ettim.

"Bu hafta fırtına olacağını bilmiyor muydun?"

Kızgınlığı sanki kelimelere binmişti ve dikiz aynasından sertçe bana bakıyordu. Martin ise ellerini önünde kavuşturmuş dışarıyı izliyordu.

Bir anlık gelen cesaret patlamasıyla cevap verdim.

"Sence keyfimden mi dışardaydım?"

Jason dikiz aynasından bana bakınca hızla gözlerimi kaçırıp dışarıyı izlemeye başladım.

"Evin nerede?"

Martin'e sorduğunu sanarak cevap vermeyince Jason'ın gür sesi arabayı resmen inletmişti.

"Sana soru sorduğumda cevap ver."

İrkilerek Jason'a döndüm. Mavi gözleri kısılmıştı ve arada gözlerini yoldan ayırıp bana bakıyordu.

"Afedersin, duymadım."

Martin yanda alayla gülerken Jason onada bakış atınca oda susmuştu. Evimi tarif ettikten sonra bütün yolculuk boyunca susmuş, geldiğimizde duyulup duyulmadığından emin olmadığım kuru bir teşekkürle arabadan inmiştim.

______

Güçsüz olmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin