"Öhö,öhö!"
Yalandan öksürüklerim ile boğazımı tutarak konuşuyordum ama annem pek kanmışa benzemiyordu.
"Hadi hazırlan."
"Bisikletimi büyükbabamda unuttum."
"Ah, Su,sana babanla önemli bir toplantıya gideceğimizi söyledim. Uçağı kaçıracağız."
Sırıtarak yatakta diğer tarafa dönüp gözlerimi kapattım. Taki babam içeriden seslenene kadar.
"Tamam,seni büyükbabanın evine bırakırız. Hem biz yokken sana sahip çıkar."
Ne! Eğer arkam anneme dönük olmasaydı eminim onun 'bir taşla iki kuş vurdum'bakışlarını görebilirdim. Bakışlarını yakalamak için hızla arkamı döndüğümde annemi sırıtırken yakaladım. Sonra küçük bir çocuk gibi sırıtmasını saklamak için etrafa bakmaya başladı.
"Haksızlık bu, ikiye karşı birim."
"Onu büyükbabanla ortaklık yapmadan önce düşünecektin."
***
İçeri girdiğimde geç kalmamanın verdiği mutluluğu yaşıyordum.Katherina'ya bakınacakken Max, Elena ve Martin'in yere çömeldiklerini gördüm.
Biraz daha yaklaşınca Elena'nın Martin'in patlamış kaşını sildiğini Max'inde kafasına buz tuttuğunu gördüm. Tam oraya ilerleyecekken biri beni kum torbalarının olduğu yere çekiştirdi.
"Hey,sen delirdin mi?!"
Kızın kızıl kahkülleri alnına yapışmıştı ve yanağında çizik vardı. Gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu.
"Efendim?"
"Sakın birinci grubun yanına yaklaşmak gibi bir hata yapma."
Kıza deli muamelesi yapıcakken arkamda biri koluma dokununca ona döndüm. Katherina başını 'git'gibi aşağı eğince kızıl saçlı kız uzaklaştı.
"Burda ne oluyor Katherina, Max ve Martin'e ne oldu?"
Katherina yüzünü buruşturup gözünü spor salonunda gezdirdi.
"Sadece onlara olmadı. Üçüncü grup çömezleri bir güzel benzetti. Su,gerçekten bir kaç dakikayla atlattın. Kızlara bile acımadılar."
Dehşet olmuş bir şekilde Katherina'ya baktım. 15 yaşındaykende liseye ilk geçişimizde bizlerle çömez diye dalga geçip dolabımıza köpük sıkan büyük sınıflar olmuştu hatta bir kaç erkeğide dövmüşlerdi ama kimse kızlara el kaldırmamıştı. Böyle olmasıda gerekmiyor muydu zaten?
"Sanada yapmışlar mıydı,geçen sene?"
"Geçen sene ki üçüncü grup inan bana hiç böyle değildi."
Sonlara doğru sesi kısılmıştı. Spor salonuna üçüncü grup şakalaşarak girip sıraya geçtiler. Arada bir bizimkilerede bakış atmayı ihmal etmediler tabi...
Sıraya geçtikten bir kaç dakika sonra antrenörler gelmişti. Birinci grupta sadece beş kişi kalmıştık ve aralarındaki tek sağlam bendim galiba. Jason kaşlarını çatıp grubu süzdükten sonra bende durdu. Yutkunduktan sonra gözlerimi ondan ayırıp etrafa bakmaya başladım.
Isındıktan sonra kum torbalarının başına geçmiştik ve eskisinden daha iyi vurduğumu fark etmiştim. Demekki akşam antremanı gerçekten işe yaramış.
"Hey, Jason! Buraya iki üç çömez göndersene."
Üçüncü gruptan bir çocuk Jason'a gülerek bakıyordu. Jason ise çaprazımda duruyordu ve görebildiğim kadarıyla aynı bana sinirlendiğindeki gibi çenesi kasılmıştı.
"Git kendi kum torbanı bul!"
Max'in cevabı üzerine üçüncü gruptaki çocuk iki kocaman adımla Max'in yanına gelmiş ve yakasını kavramıştı. Jason ani bir haraketle çocuğu ittirdi.
"Hadi ama Jason! Fazla canlarını yakmayız."
Çocuğun gözleri bizi kolayca taramıştı. Zaten beş kişiydik. Üç erkek ve bir kız vardı. Ah birde ben, tek sağlam kişi...
Çocuğun gözleri bende durunca hemen önüme dönüp kum torbasıyla oyalanmaya başladım.
Kolumdan tutulup çekildiğinde affallayıp yardım istercesine Jason'a baktım. Oysa önüne dönmüş bizden tarafa bakmıyordu bile.
Beni ittirerek minderlerin olduğu yana attı.
Yumuşak minderlerin üstüne düşmüştüm. Çocuk gülümseyerek yüzüme düşen saçı yavaş bir hareketle kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Ayağa kalk."
Tanrım! Samantha, Jason,Katherina, Elena ve sayamayacağım diğer insanlar neredeydi?
Çocuğun dediğini ikiletmeyerek dimdik ayağa kalktım. Aynı zamanda korkmadığımı gösterrmek istiyordum ama dudağımın sol köşesine yediğim yumrukla savrulup tekrar minderlere düştüm.
Saçlarım önüme düşmüştü ve görüş alanımı kapatıyordu.
"Karşılık ver."
"Git gücüne göre birine zorbalık yap!"diye tısladığımda beni hızla ayağa kaldırıp arkadan saçıma asıldı. Yüzümün ortaya çıkmasıyla çocuğun delici bakışlarıyla karşılaşmıştım.
"Nededin sen?"
"Zor-ba!"
Bastırarak söylediğim kelimenin son kelimem olduğunu bilseydim onu küfrederek harcardım. Beni mindere doğru ittirdi ve yere düşünce karnımı bir defa tekmeledikten sonra zaten kendimden geçmiştim. Size diyorum, ben masallardaki ve hikayelerdeki gibi güçlü değilim...