Sabaha gözlerimi Katherina'nın mesajıyla açtım.
-Uykunu böldüğümüz için üzgünüz uykucu, seni kulübe bekliyoruz.(Burda bir adet sinirli Jason'da var dikkat et.)
Mesajı kapatıp saate baktığımda kulübün çoktan başladığını hatta ortalarda olduğunu gördüm.
Annem beni neden kaldırmamıştı?
Merdivenlerden koşarak indim. Büyükbabam koltukta kıvrılmıştı ve televizyon açık kalmıştı.
Televizyonu kapattıktan sonra buzdolabına ilerledim.
Önemli bir işim çıktı ilk uçakla Fransa'ya gittim hayatım :)
Buzdolabındaki notu buruşturduktan sonra omuz silktim. Alıştığım bir şeydi.
Kahvaltı yapıp dişlerimi fırçaladıktan sonra büyükbabamı dürtmeye başladım.
"Büyükbaba.."
Büyükbabam huysuzca homurdandı."Hmm.."
"Ben kulübe gidiyorum."
"Tamam, beni rahatsız etme!"
Kaşlarını çatıp huysuzca arkasını döndükten sonra 'güzellik' uykusuna kaldığı yerden devam etti.
Hızlı bir şekilde ceplerimi yoklayıp anahtarı buldum. Tam bisikletime atlayacağım sırada tekerleklerin patlak olduğunu fark ettim.
"Ne?! Nasıl?"
Şaşkınca cevabı yukarıda ararcasına gökyüzüne baktıktan sonra bir küfür savurup otobüse yetişmeye çalıştım.
2. otobüsü yakalayabilmiştim ve hala soluklanmaya çalışıyordum. Yüzümü buruşturup hangi durakta olduğumuza baktım. Şükürler olsun ki kulübe son bir durak kaçmıştı.
Radyoda haberler sunulmaya başlandığında kulübe gelmiştik. Yanımdaki bayandan özür dileyip otobüsten kendimi dışarı attım.
Kulübün etrafına baktığımda çok değişik bir şekilde sessiz olduğunu fark ettim. Şakalaşan veya dövüşen kimse yoktu.
Yolda yürüyen insanlara çarpmamaya özen göstererek içeriye girdim. Kulübün son bir kaç dakikası kalmıştı.
Aşağı indiğimde kimse yoktu. Bu çok tuhaftı.
Işıklar daha yakılmamıştı bile. Aynı korku filmerindekine benziyordu.
Hızlı bir şekilde ışıkları yakıp etrafa bakınmaya başladım. Revirden Jason'ın çıktığını görünce rahat bir şekilde nefesimi dışarı verdim.
Azarlanmayı beklediğim için onu uğraştırmamaya karar vererek Jason'a doğru ilerlemeye başladım.
Bakalım bu sefer nasıl beni suçlayıp kükreyecekti.
Onunda nefesini dışarı verip bana geldiğini gördüm.
"Su,neden burada buluşmamızla ilgili mesaj attın."
Yüzümü asıp ona baktım.
"Ben sana mesaj atmadım ki? Hem bende telefon numaran bile yok."
Oda yüzünü buruşturduktan sonra biranda gözleri kapıya kaydı.
"Siktir!"diye bağırdıktan sonra kapıya koştu ama çoktan kapanmış ve üzerimize kitlenmişti. Üstüne üstünlük ışıklarda gitmişti.