Eve gitmeden önce Jason'ın evinin önüne uğramaya karar verdim.
Martin ve bir kaç arkadaşıyla çim kayağı yapmıştık. Bende ilk defa yapmıştım. Çimlerin üstüne köpük sıktıktan sonra büyük çöp kapaklarını alıyordunuz. Sonrada ipe tutunup öndekinin sizi çekmesini bekliyordunuz.
Gerçekten hayatımda yaptığım en zevkli şeydi.
Tamam hayatımda yaptığım tek zevkli şeydi. Ben asosyalin tekiyim. Ne bekliyordunuz ki?
Sonunda günü köpük savaşıyla sonlandırmıştık.
Bisikletimin kilidini açtıktan sonra şarkı mırıldanmaya başladım.
"Su?"
Jason'ın sesi ile yaramazlık yapan küçük bir çocuk gibi hızla etrafıma bakındım. Somurtmuş bir şekilde bana ilerliyordu.
"Neredeydin?"
"Hiç."
"Bu hiç akşam antremanını aksatçak kadar önemli miydi?"
Omuz silktim.
"Bir daha olmaz."
Bisikletime bineceğim sırada beni omuzlarımdan tutup ona döndürdü.
"Neredeydin?"
"Tanrım başa mı dönüyoruz?Özel hayatım sizi ilgilendirmez. Hiçteydim!"
"Annenin nasıl harap olduğundan haberin var mı peki?"
Fırtına öncesi sessizlik diye buna denir! Çok sakin.
"Babanın?"
Sinirleniyor.
"Sen hiç bir şey söylemeden biranda çekip gidiyorsun. Ve onların ne durumda olduğu umrunda değil öyle mi?"
Söylediği son şeyleri dişlerinin arasında söylemişti.
"Senle birlikteydim ya."
"Evet bundan onlara söz ettim. Onlara 'akşam' evde olacağındanda söz ettim. Ama sen bencillik yapıp kafanın dikine gittin!"
Gözlerimi yumdum.
"Bana bağırma!"
"Bana ne yapıp yapmayacağımı söyleme!"
"Beni sorgulamaya hakkın yok."
Kafasının ellerinin arasına aldı.
"Ne kadar merak ettiğimizin farkında mıydın?"
"Sadece akşam yoktum. Küçücük bir zaman dilimi."
"Şuan saatin kaç olduğundan haberin var mı?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım. Oda bana alaycı bir şekilde güldü.
"Özür dilerim. Seni sorguladığım için, ne yapıp yapmayacağını söylediğim için, sevgilinin önünde seni zor duruma düşürdüğüm için. Ama sadece bir kere kendini haklı görmekten vazgeç."
Bisikletimi tutup bisiklet yoluna götürmeye başladım. Oysa arkamdan seslendi.
"Beni tanımıyorsun bile. Böyle söylemeye hakkın yok."
Arkamdan gelip bisikletimi tuttu ve beni durdu. Cidden ne kadar kırıldığımı ve konuşmayı sonlandırmak istediğimi göremiyor muydu?
"Burda haktan söz eden kim?!O zaman seninde beni sorgulamaya hakkın yok."
"Çocuk gibisin."
"Şu kelimeyi kullanmaktan vazgeç."diye homurdanıp terlemiş elimi eşofman altıma sildim. Oda sanki biraz önce kavga eden biz değilmişiz gibi gülümsedi.
"Bu saate bisikletle mi gideceksin?"
"Evet."
Bisikletin selesine oturup ayağımı hazır bir şekilde pedala koydum.
"Öne kay, ben de geleceğim.
Çocukça gülümseyip göz kırptıktan sonra arkama oturdu. Tabi ben tepkimi sonradan vermiştim.
"Ne?"
O bana cevap vermeyerek çenesini kafama yasladı. Nefeslerini başımda hissediyordum. Bu rahatsız ediciden çok..bilemiyorum. Galiba şuanki durumuma uygun bir kelime yok. Yada var da ben bilmiyorum...
Ayaklarımı pedaldan çekip onun koymasına izin verdim.
Ben aptalın tekiyim.