'Özür dilerim'

18 4 3
                                    

Gözlerimi kırpıştırarak zorlukla açtım. Yanıma baktığımda Katherina ile karşılaştım. Ona kızgın olduğum için -ayrıca nerede olduğumu merak ettiğim içinde olabilir- kafamı diğer tarafa çevirdim. Ne şansıma ki buradada Elena ve Martin vardı. Vay canına Martin mi?

"Revirdesin."

Katherina'nın sesini duymamla tekrar ona döndüm.

" Buranın reviride mi vardı ya?"

Aklımdan geçeni süzgeçten geçirmeyip söylemek tamda bu oluyordu galiba. Elena kıkırdayınca tekrardan onlara döndüm.

"Çok mu kötü gözüküyorum?"

Martin aynayı uzatırken'Herzaman ki halin'diye mırıldanmayı ihmal etmemişti.

Sızlayan yerlerin üstünde morluklar vardı. Dudağım patlamıştı. Ayrıca burnumdada kurumuş kan vardı.

Aynayı Elena'ya geri verip tişörtümün eteklerini yukarı çektim. Karnımın üstü morluklarla doluydu.

"Tanrım.."diye mırıldandıktan sonra yavaşça elimi morlukların üzerinde gezdirdim.

Gözlerim dolmuştu.

Ağlamak istemiyordum. Hepsi benim aptallığımdan kaynaklanan bir sonuçtu. Ne bekliyordum ki? Böyle bir kulübe gidip çiçek resimleriyle ayrılmamı mı?

"Beni yanlız bırakır mısınız?" dedim hıçkırarak. İnsanların gözünde güçsüz gözükmek istemiyordum.

Martin'in bile gözleri yumuşamıştı. Elena ile dışarı çıktıklarında Katherina hala buradaydı. Ama artık ona dışarı çıkmasını söyleyecek gücüm kalmamıştı. Gözlerimden bir iki yaş süzüldükten sonra acıyla doğrulmaya çalıştım.

"Ne yapıyorsun?"

"Dışarı çıkıyorum."

"Ne kafar güçsüz ve zayıf olduğunu görmeleri için mi?"

"Ne yapmamı bekliyorsun! Olmadığım bir şey değil!"

Sesim sonuna doğru çok güçlü ve yüksek çıkmıştı. Ama bunla çelişen yanım ise aynı zamanda hıçkırarak ağlamamdı.

Katherina bana sarılınca dayanamayarak bende ona sarıldım.

"Üzgünüm,seni yanlız bıraktığım için.."

Burnumu çekerek cevapladım.

"Önemi yok."

Yorganı kaldırıp yataktan çıktım. Revirde benden başka kimsenin olmayışı çok garipti. Belki benim çok güçsüz olduğumu gösteriyordu,belkide burası için uygun olmadığımı veya her ikisinide.

Dışarı çıkıp tuvaleti buldum. Son kez burnumu çektikten sonra yüzümü yıkamaya başladım.İşim bittikten sonra küçük adımlarla tuvaletten çıktım.

Her adımımda karnımdaki morluklara iğne batırılıyorcasına sızlıyordu. Revirden çıktığımda etrafıma bakınıp çıkışı buldum.

Revir dedikleri yer benim ilk geldiğimde giyinme kabinleri olarak tahmin ettiğim yerdeydi.

Salonda gözümü gezdirdim. Minderleri görünce morlukların bir kere daha sızladığını hissettim.

Bir dakika eşyalarım neredeydi?

Arkamdan bir el belime dokununca ani bir şekilde arkama döndüm.

Karnıma saplanan ani acıyla yere çömeldim.

"İyi misin?"

Jason'ın gözlerine sinirli bir şekilde baktıktan sonra karnıma aldırmayarak ayağa kaktım. Tam ilerleyeceğim sırada beni engelledi.

"Bana cevap ver."

"Bomba gibiyim."dedim alaycı bir şekilde. Sonra devam ettim.

"Bence spor salonunuza yeterli sayıda kum torbası alırsanız bir dahakine en azından küçük sıyrıkla atlatabilirim."

"Mızmızlanma."

Dudaklarımı birbirine bastırıp olası bir küfürü engellediten sonra yanından yavaş adımlarla ilerleyip köşede,kenarda duran eşyalarıma yöneldim. Neyseki eksiksizlerdi.

Aynı yavaş adımlarla Jason'ı umursamadan çıkışa ilerlemeye başladım.

Tabiki oda bana yetişmişti ve belimden yönlendirerek yardımcı oluyordu.

"Yardımınıza ihtiyacım yok."diye tısladıktan sonra aynı yavaşlıkla ilerlemeye devam ettim.

"Su, tuvalette olduğunu zannediyordum."

Katherina başıyla Jason'a selam verdikten sonra önden yürümeye başladı. Jason da elini belimden çekmişti ve şimdi desteksiz bir biçimde ilerlemeye başlamıştım.

Önümdeki tek engel buda değildi. Ayrıca morluklarla bisiklete binmekte vardı.Ve hatta hava fırtınalı bile olabilirdi. Ah! Hele büyükbabamın vereceği tepkiyi hiç söylemiyorum bile!

Bisikletin başına geldiğimde kilidi çözmek için eğildim. Acı ani bir şekilde karnımdan tüm vücuduma yayılmıştı ve kıvranmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Ne yapıyorsun?"

Katherina omuzlarımdan tutup beni kaldırdı.

"Yardıma ihtiyacım yok. Gerçekten..."

"Evet, sen gidebilirsin Katherina, onu ben bırakacağım."

Katherina bana gülümseyip gittikten sonra bende itiraz etmeden Jason'ın arkasından yürüdüm. İtiraz etmeyi bırakın kolumu bile kıpırdatamayacak durumdayım.

Jason benim için ön koltuğun kapısını açmıştı ama ben arka koltuğa oturmuştum. Galiba onu sinirlendirmek istiyordum. Ama Jason çok sakin bir şekilde ön koltuğa geçmişti bile...

"Aynı yerde inmiyorum. High Street'ten sola dönüp kumsala inmen lazım."

Yol boyunca hiç konuşmamıştık. Zaten her ağzımı açtığımda çene kaslarım acıyordu. Çocuk geçtektende beni bir güzel benzetmişti.

Geldiğimizde kapıyı açacağım sırada sesiyle durdum.

"İstediğin kadar evde dinlenebilirsin ama kulübü aksatma."

Ona cevap vermeyip dudağımı dişlemekle yetindim. Zaten kanlı olan dudağımı bir kez daha kanatmıştım.

Ona o kulübe bir daha hiç gitmeyeceğimi söylemeli miydim?

Dikiz aynasından gözlerimiz buluştu.

"Özür dilerim"

"..."

"Engellemem lazımdı."

En azından antrenör olarak hatasını anlamasıda güzeldi, dimi?

Güçsüz olmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin