Hoş Geldiniz!

180 6 0
                                    

     Gecenin soğuk rüzgarı, kapıları zorlamaya başlamıştı. Sığınak adeta bir salıncak sallanıyordu. Aaron, sabahtan beri antrenman yapmaktan yorgun düşmüştü. Kendine gelebilmek için bir şeyler içmesi gerektiğini hissetti ve odasındaki küçük buzdolabına yöneldi. Tam buzdolabının kapağını açacakken Fred:”Ben de seninleydim unuttun mu?” dedi gülümseyerek. Aaron dilini, dudaklarının üstünde gezdirip:”Nasıl unutabilirim ki? Beni orada öldürsen daha iyiydi.” dedi. Sonra tekrardan buzdolabının kapağına elini uzattı. Biraz sıkışmış olacak ki açarken sıkıntı yaşadı. Bu durum Fred için malzeme olmuştu ve sırıtarak:”Dairene bütün enerjini aktarmaya benzemiyor değil mi?” dedi. Aaron sinirlenmeye başlamıştı. Buzdolabından suyu alıp yatağının kenarına oturdu. Biraz içtikten sonra Fred’e fırlattı. Aaron:”Bir sonrakine görüşeceğiz.” dedi iç çekerek.

     Sabah üst boyuta geçtiklerinde orada kendilerine özgü olan kıyafetlerini giyindiler. Aaron daha önceden bir kıyafet hazırlamadığı için üzerindeki kırmızı tişört ve mavi kotla duruyordu. Fred’in üzerinde beyaz bir takım elbise vardı. İçindeki gömlek siyah ve kravatı griydi. Üsteki cebinde ise mavi bir mendil bulunuyordu. Saçlarını geriye doğru uzatmıştı. Sırtında asılı olan bir Nodachi vardı ve ceketlerinin iç ceplerinde O Tanto. Fred’teki silahları görünce Aaron’ın gözleri parlamıştı. Kendisine hangi silahın verileceğini merak ediyordu. Fred:”Kendine bir silah istiyorsan onu kendin oluşturman gerekecek. Üst boyutun kanunları çok basittir. Birincisi, kendi enerjinle silahlarını oluşturursun. Ne kadar fazla enerji aktarırsan silahın o kadar güçlenir. İkincisi, kıyafetlerini kendin seçersin. İstediğin bir kıyafeti daha önceden ayarlayıp bu boyuta düştüğünü düşünmen kafidir. Üçüncüsü…”

   Aaron:”Üçüncüsü ne?” dedi meraklı bir sesle. Fred:”Onu sonradan öğrensen daha iyi olur. Şimdi işimize odaklanalım.” Aaron:”Peki.” Fred:”Şimdi silahını oluşturmanda sana yardım edeceğim.” dedi. Üst boyutta çekildikleri yer bir gökdelenin tepesiydi. Nick ve Barbara’da aynı gökdelenin bir odasında uyanmışlardı. Eliesha ve Vicky ise hangar gibi bir yere çekilmişti. Eliesha buluşmak için Fred’le telepatik bir iletişim kurdu. Fred koordinatlarını Eliesha’ya bildirmişti. Eliesha, Vicky’ye:“Hadi gidiyoruz.” dedi.

       Eliesha koordinatları düşündü, elleriyle büyük bir çember çizdi ve oraya çekilmeleri için boyutta bir oyuk oluşturdu. Oyuktan geçtiklerinde Fredlerin yanına gelmişlerdi. Nick ve Barbara’da, onların burada olduklarını öğrenince çatı katına çıktılar. Fred:”Tam da Aaron’a nasıl silah oluşturulacağını öğretiyordum. Herkes silahını çıkarsın belki Aaron’a bir fikir olur.” dedi. Eliesha’da, Fred gibi beyazlara bürünmüştü. Saçlarını toplayıp topuz yapmıştı. Üstündeki bluzun boyun kısmı bir gömlek gibiydi. Eliesha’nın sırtında bir (Rapier) ince kılıç vardı. Vicky’de siyahlı beyazlı bir tişört ve altına da siyah bir pantolon giymişti. İnce olmasına rağmen kıyafetler üzerine tam oturuyordu.

    Vicky doğrudan silahı eline aldı ve:”Bu bir Dao.” dedi gülümseyerek. Aaron:”O biraz eski değil mi?” Nick gülmeye başladı:”Biraz mı?” Vicky yüzünü buruşturdu ve:”Seninki sanki çok yeni.” dedi. Nick siyah takımıyla can yakıyordu. Barbara da ona uyumlu olarak bir straplez giymişti. Belinde beyaz bir kurdele vardı ve kurdelesine bağlı olarak asılı duran bir hançer. Hançerin sapı kırmızıydı ve zümrütleri maviydi. Üzeri sanki altın tozlarıyla kaplanmıştı. Nick, Aaron’a döndü ve arkasından GuanDao’yu çıkartarak:”Silahıma merhaba deyin.” dedi. Aaron’un ağzı açılmıştı çünkü bu silahı daha önceden bir filmde görmüştü ve kullanılmasının kolay olmadığı biliyordu. Vicky yüzünü somurtarak:”Çok kötüsün.” Aaron nasıl bir silah oluşturacağı konusunda kararsızdı.  Biraz düşündükten sonra aklına şu soru geldi:”Normal bir tabanca v.s gibi bir silah almamız mümkün değil mi?” Fred iç çekerek Aaron’ın sorusunu yanıtladı:”Normalde alabilirdik lakin atalarımızın geleneklerini sürdürmek için bunları kullanıyoruz. Ayrıca…”

Psişik Güçler BirliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin