Fred, “Aaron, polisin dikkatini dağıttığımda okulun arka kapısına doğru koş.” Fred’in benimle nasıl konuştuğunu anlamadım. Nerede olduğunu da göremiyordum. Biraz sonra okuldan sesler gelmeye başladı. Öğrenciler çığlık çığlığa kaçıyorlardı. Benden polisin zaafından yararlanıp arka bahçeye doğru koşmaya başladım. Ellerim kelepçeli olduğu için çok zorlanıyordum. Okuldan kaçmak için kullandığımız bölüme doğru yöneldim. Fred, “Oradan değil, ellerin bağlı olduğu için atlayamazsın.” diye seslendi. Hiçbir şey duymamış gibi devam ettim ve daha önceden kestiğimiz tellerin üzerinden atladım. Ağaçların arasından yuvarlanmaya başlamıştım. Bilincimin kapandığını hissettim ve o sıra gördüğüm son şey Eliesha’nın yüzüydü.
Uyandığımda Yancy lerin evinde olduğumu fark etmem uzun sürmedi. Ellerim çözülmüştü. Büyük olasılıkla Alec’in bir zamanlar yattığı yerde yatıyordum. Duvarda bir takım semboller göze çarpıyordu. Birer matematik problemi gibiydiler. Daireler, birbirine geçmiş üçgenler ve üzerinde sayılarla beraber birkaç söz yazılıydı. Bu odanın Alec’e ait olduğunu tavandan anlamıştım. Tavanda, “Ruhum hep burada kalacak.” yazıyordu. Duvardaki yazıları okumak için ayağa kalktım ve duvara doğru yöneldim. Duvara dikkatlice baktığımda içine doğru göçtüğünü gördüm. Başımı fena halde çarpmış olsam gerek. Bir anda Fred odaya girerek, “Uyanmışsın.” Bende: "Evet sizin sayenizde çok teşekkür ederim.
Fred:
“Teşekkür etmene gerek yok borcunu ödeyeceksin.”
-Peki ama nasıl?
Fred: “Vakti geldiğinde her şeyi anlatacağım şimdi aşağıya inmemiz gerek.”
-Geliyorum.
Fred’in bu tavrından endişelenmiştim. Dün beraberle olduğum Fred nasıl bir anda bu kadar değişebilirdi ki. Odadan çıkıp merdivenlere doğru ilerledim. Döşemeler çok ilgimi çekmişti. Her bir döşemede bir harf gizlenmiş gibiydi. Hangi dilde olduğunu çıkaramadım ve sormaya da korkuyordum. Duvardaki resimler bizi izliyor gibiydi. (Alec kesinlikle projesini canlandırmış olmalı.) Bu ev dışarıdan bakıldığında üç katlıydı ama aslında beş katı olduğunu öğrendim. İki katlı bir bodrumları bulunmaktaydı. Aşağıya doğru inerken tahtaların gıcırtısı kulakları tırmalıyordu. Her katta merdivende bulunan harflerle aynı harflere sahip kapılar bulunmaktaydı. Hepsinin kapısı kapalıydı bir tanesi hariç. En aşağıya indiğimizde o açık kapıdan içeriye girdik. Eliesha bizi beklemekteydi. Eliesha sıcak bir tebessümle, “Hoş geldin, psişik güçler birliğine.” dedi. İçeride dört kişi bulunmaktaydı; Eliesha, Barbara, Nick ve Vicky. Şok olmuştum. Fred, “Ben birazdan sizlere katılacağım, siz başlayın.” dedi. Bende, “Burası takılmak için biraz fazla garip bir yer değil mi?” dedim. Gülmeye başladılar. Nick delici bakışlarını benim üzerime yoğunlaştırmıştı ve alaycı bir tavırla, “Buraya takılmak için gelmedik.” dedi.
Bende ne için geldiklerini sordum. Vicky, her şeyi anlatacağım sabırsızlanma diyerek anlatmaya başladı: “Alec Yancy, burayı kurduğunda hiç kimse burada araştırma yapmak istemiyordu çünkü burası 15.yüzyıldan kalma bir cadı mezarlığına ev sahipliği yapmaktaydı. Alec bilerek bu mezarlığın üzerine evi kurmuştu. Gereken gücü ve bilgiyi temin etmek için cadıların ritüellerinden yararlanacaktı. Cadıların ruhlarını çağırarak her birinden gerekli olan inisiyasyonu almıştı lakin bunun bir bedeli vardı. Her yıl anlaşmanın yapıldığı gece, bu evin yöneticisi herhangi bir cadının soyundan gelen birisini buraya getirmesi gerekiyordu. Böylelikle cadılar güçlerini bir sonraki nesle tümüyle aktarıp soylarının kurumasını engelleyebileceklerdi. Alec anlaşmaya uymadı ve ertesi gün evi mühürledi. Her cadı kendi mezarlığında kapana kısıldı. Her sembol bir cadıyı temsil etmekte ve bu odanın cadısı da Katherine’dir.” Ben ne diyeceğimi şaşırmıştım. Dikkatlice söylenenleri dinliyordum. O sırada Fred içeriye girdi ve bir yere oturdu. Vicky bir anda sustu ve Fred’e “Bundan sonrası senindir.” diye seslendi. Fred yutkunarak konuşmaya başladı: “Alec büyük bir hata yaptı ve bedelini bu evde yanarak ödedi.
Okulda çıkan ateşi hatırlıyor musun? İşte onu yapan Alec Yancy’ydi. Bir yerde gerektiği kadar durursa orayı kül eder. Güç ve bilgelik arzusu onun gözlerini kör etmişti. Şimdi yaptıklarına pişman bu yüzden bizim birliğimizde çalışmayı kabul etti.” Meraklı bir ses tonuyla: “Sizin birliğiniz?” diye sordum. Fred: “Psişik güçler birliği, 19.yüzyılın başlarında kuruldu. Bu birliğin amacı doğadaki dengesizliği gidermeye çalışmaktır. Kendilerini gizlediklerinden dolayı hala kurucuları tanımıyoruz ama içlerinden her biri farklı bir soydan gelen güçlü kişiler olduklarını biliyoruz. Bazıları telekinezide üstündü, bazıları ise büyücülükte. Her alanda diğerlerden üstün olan büyüklerimiz bulunmaktaydı. Bize bu güçler onlardan aktarıldı.
Aramızda şuan sadece bir cadı bulunmakta.(En azından yaşayan.) O da Vicky’dir. Barbara bizim haritamız. İz sürmekte üstüne yoktur. Birisi birliğe alınacağı zaman bunun takibini o yapar. Psişik yetenek olarak durugörüye sahip. Nick bize sonradan katılmış bir isim.” Barbara gülümseyerek: “Senin sayende.” dedi. Fred’in sert bakışı karşısında susmak zorunda kaldı. Fred konuşmaya devam etti: “Nick’in görevi, bu evdeki mührü kaldırmak. “Ne?” diye bağırdım.
Fred: “Alec bu evi mühürlediğinde yalnız değildi. Başka varlıklar çıkarları için bu cadıları hapsetmeyi seçti ve hala çıkmalarına izin vermiyorlar. Bu varlıkların yönetimi ise başka bir birlikte. Bizim Morgan City’deki görevimiz evi yeniden sahiplerine kazandırmak. Bunun için o birliği yok edip güçlerini ellerinden alacağız. Çok sıkı bir savaş bizi bekliyor. Hazırlıklara devam etmeliyiz o yüzden çalışmalarımız yarın başlayacak.” Titrek bir sesle: “İyi de ben ne yapabilirim ki?” diye sordu. Bu sefer Fred’de gülerek bana gerçek ailemi anlatmaya başladı.
Benim gerçek anne ve babam bu birliğin kurucularındanmış. Onlarda bunu eve geldiklerinde karşılaştıkları notlarda bulmuşlar. “Aaron, eğer seni Morgan City’ye bırakmasaydık öldüğümüzde gücümüzü sana bırakamayacaktık. Çünkü bizi de lanetleyen bir birlik bulunmakta. Gözünüzü dört açın. Dengeler yine değişecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psişik Güçler Birliği
ParanormalneAaron, güçlerinin farkında olmayan bir gençtir. Bu güçler ona ailesinden kalan tek mirastır. Psişik Güçler Birliği'ne karşı toplanan örgütleri çökertip doğadaki dengeyi sağlama görevi artık yeni neslin elindedir. Kurucuların ruhları, Morgan City'de...