#4.bölüm

141 4 0
                                    

Not: yalın- merdiven ile okuyun iyi okumalar.

Bahçe hala bıraktığımız gibi ...

Ama ev biraz yıpranmış.

İki senedir giremiyorum bu eve her sene geliyorum ama bi türlü cesaret edemiyorum içeri

girmeye ...

Ne annemin , ne babamın ne de kardeşimin eşyalarını atabildim.

İnkar etmeye çalışmıycam hala bi gün geri geleceklermiş gibi geliyor.

Hayatım boyunca kabulleneceğimi de sanmam yalnızca ne biliyim alışırım herhalde...

.....

Anne ya Arda'ya bi şey söyle tutturdu bende gelicem diye biz arkadaşlarla gidicez.

Arda rahat bırak ablanı hem onun okulu var biz bir kaç gün daha kalarız sonra da

arabayla geliriz...

......

Hayatım  boyunca hep bunun pişmanlığını yaşadım.Eğer o gün ben küçük kardeşime evet

deseydim o hala hayatta olacaktı...

Denizden gelen serin hava ile tüylerim ürperdi.

Hala kapıdaydım giremedim içeri.

Bacaklarım sanki benden bağımsız hareket ediyordu.

Yürümek ilk kez bu kadar zor geliyordu galiba.

Sonunda bir kaç adım atabildim.

Titreyen ellerimle kapıyı açmaya çalıştım.

....

İşte Eylül hanım burasıda sizin odanız .

Anne burası , burası çok güzel... Gözlerime inanamıyordum odanın manzarası o kadar

güzeldiki üstelik bana özel bi kütüphane bile oluşturmuşlardı...

'Beğendim mi bakalım?' Annemin sesiyle ancak kendime gelmiştim.

Anne sen deli misin ? Bayıldım... Boynuna atlamamla o da en az benim kadar şaşırmıştı.

" ya anne ya benim odam niye denize bakmıyo?" Arda'nın sorusuyla ikimizde birbirimize

bakıp güldük.

....

Sesler hala kulağımda...

Her hatırlayışımda gözlerim doluyor.

Anne, Baba, Arda sizi çok özledim...

Ve tabi Ender...

Mutfağa girip dolabı açtım boş olmasını bekliyodum ama...

Annemin o gün en sevdiğim pastadan yaptığını farkettim.

Gerçi küflerden dolayı anlamam biraz zaman aldı ama ...

Evden çıkıp patika yoldan markete yürümeye başladım.

Market baya uzaktaydı.

Yürürken düşünmeyi çok severim.

Deniz manzarasına dalıp gitmişken üstüme bi şey almadığımı farkettim.

Kollarımı birleştirip ısınmaya çalıştım.

....

Eylül sen üşüyor musun?

Yok anne nerden çıkardın?

Kollarını birleştirmişsin yine.Özgür yürümeyelim demiştim ben sana . babam hırkasını

çıkarıp bana verdi.Daha sonra anneme sarıldı.

'Oldu mu Melek hanım?' annem de ona sarılıp kulağına bi şey söyledi.Birlikte güldüler.

Arda ablacım sen tek mi kaldın? bende Arda'ya sarıldım. Çok güzel bir  mutlu aile

tablosu olmuştu...

....

Yağmur mu cidden şimdi mi?Hıh bide hasta oluyum tam olsun sonra belki ölürüm falan...

Kandırma kendini Eylül hanım yağmura falan kızmadın sadece o günleri çok özledin.

Ölmeyi ne kadar istediğimi düşündüm...

Bu sorunun cevabından çok korkuyorum...

Yürürken ayağım birden taşa takıldı su birikintisinin içine düşüverdim...

.....

Eylül yapma bak ıslanıcaksın.

Ender ya oyun bozanlık yapma hadi sende gelll! ben çocuklar gibi bahçedeki su birikintisinde

oynarken o şemsiyenin altında beni izliyordu. Öyle tatlı duruyordu ki aklıma haince bir

fikir geldi.

Bi dakika geliyorum ben dedim ve eve yöneldim. Tahmin ettiğim gibi bana arkası dönüktü.

yavaşça yaklaştım ve tam iticekken birden bana döndü ve ...

Hain seni demesiyle kendimi su birikintisinde bulmam bir oldu.

Çok kötüsün yaa!..Ne olurdu benimle oynasaydın? tebessümü yüzünü kaplarken ikimizde

kahkaha atmaya başladık...

....

Bazen bir  kişi , bazen bir olay hatırlatırıverir maziyi...

Unutmayacağım hiç bir zaman....

'Sen kalacaksın kimse bilmeyecek ve kimse görmeyecek seni,yaşayacaksın gözlerimde.'

(Özdemir Asaf )

alışmak zorundayım...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin