#13.bölüm

66 3 0
                                    

Not: Gökhan Türkmen - Dön ile birlikte okuyun . iyi okumalar.

Şarkının etkisiyle dolan gözlerimi sildim.

Yola dalmışken birden üşüdüğümü hissettim.

Lanet olsun ! Ender'in hırkası , Ender'in hırkasını unttum.

Ersan'a nasıl derim dönelim diye , ama o hırka olmazsa ufff ....

Ne unutkan bi insan oldum ben .

Kendi kendime söylenirken yolda Bahar'ı gördüm.

Çok yakın eski bir arkadaşı görmek ne kadar mutlu etti beni anlatamam.

Ersan'a dönüp Bir dakika durabilirmiyiz , eski bir arkadaşımı gördümde.

Işıldayan gözlerim onu da mutlu etmişti galiba başını sallayıp yolun kenarına yaklaştı.

Hızlıca kapıyı açıp , Bahar'a doğru koşmaya başladım.

Bahar yine hep yaptığı gibi yere bakarak yürüyordu - bu huyu yüzünden az kalsın bi kere

araba çarpıyordu.-  , ona doğru koştuğumu fark etmedi.

Sonunda kafasını kaldırıp bana baktı.

Yüzüne yayılan gülümsemesi içimi ısıttı.

Yanına ulaştığımda gülerek boynuma atıldı.

Bende aynı içtenlikle cevap verdim.

Sonunda ayrılıp konuşmaya başladık o sırada Ersan çoktan yanımıza gelmişti.

Ama Bahar fark etmemişti anlaşılan.

Söze başlamasıyla biz bittik ...

Nasıl özlemişim seni. Neredeydiniz o kadar zaman arayıp sormadın hiç hayırsızlar , sahi

Ender nerde  göremedim onu.

Yutkunup Ersan'ın yüzüne baktım.

Sessizce arkasını dönüp karavana doğru yürüdü.

Ender yok Bahar , bi daha da hiç olmayacak.

Göz yaşlarımı gizlemedim , Bahar'a karşı göz yaşlarımı gizleyemeyecek kadar yakındık

çünkü...

Ne oldu da ?

Temiz kalpli arkadaşım benim , o düşünceyi aklına bile getiremiyor demek ki ....

Gerçi ilk başlarda bende öyleydim.

İnanamıyordum onun yokluğuna ama ....

O ... Boğazım yandı , hıçkırıklarımı daha fazla tutamadım.

O öldü Bahar , beni bırakıp gitti...

Yüzündeki ifadeyi hayatım boyunca unutucağımı sanmam doğrusu...

Biraz daha konuştuktan sonra bulunduğumuz kısma bir araba yanaştı.

Bahar'ın gitmesi gerekti bunu biliyordum ama o karavana tekrar nasıl döneceğimi  bilmiyordum.

Bahar gittikten sonra bi süre arabanın arkasından baktım.

Artık gitmeliydim galiba.

Karavana doğru yürüdüm.

Bindikten sonra hiç bir şey demeden Ersan u dönüşü yapıp yeniden eve doğru sürdü.

Sessizce onu izledim.

Eve gelince inip eşyalarımı aldım.

Eve girip kapıyı kapadım.

Kapının çalmasını beklemiyordum , hem de hiç .

Kapıyı açınca Ersan'ı ilk kez bu kadar sinirli gördüm.

Eylül konuşmamız gerek.

Ben daha söze başlamadan öfkesini kusmaya başladı.

Bıktım artık senin bu gel-gitlerinden . Tamam Ender denen o çocuğu unutamam dedin ,

bende kabul ettim ama bu kadarı fazla . Benimde gururum var. Üstelik o çocuk yok artık.

Hayatına devam etmen gerekiyor .

Cidden mi bu olanlardan beni mi sorumlu tutuyordu.

Lanet olsun , insanların söylediği şeyi ben söylettirmiyorum ki !

Üstelik onun gittiğini bende biliyorum aptal !

Sinirle kapıyı açtım.

Bir elimle kapıyı gösterip Bitti mi ? diye sordum.

Yalnızca kafasını salladı.

Çık o zaman Dedim.

Gözleri büyüdü , beklemiyordu sanırım.

Eylül bak ben sinirliydim , öyle demek istemedim .

Ne demek istedin peki , ne !

İstemiyorum Ersan seni , ne seni nede beni mahveden o öfkeni!

Çık ve bi dahada sakın ama sakın buraya gelme!

Çık kelimesini özellikle vurgulayarak söyledim.

Gözleri dolu dolu baktı yüzüme.

Son kez yüzüne baktım.

Yalnız bu kez tek bir farkla hiç bir şey hissetmeden.

Çık ! dedim son kez elimle kapıyı göstererek.

Hızla dışarı çıktı.

Kapıyı kapatıp , kendimi koltuğa attım.

Gözlerimi tavana dikip konuşmaya başladım.

Rüyamın bir sebebi vardı demi ? Sen beni uyardın ama ben dinlemedim.

Ender dönsen olmaz ?

......

Bir yürek üşümüş , kapamış kapılarını onarmak zordur....

Özdemir Asaf

alışmak zorundayım...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin