İçeri girdiğimde marketteki herkes dönüp tuhaf tuhaf baktı...
Hepiniz normalsiniz bi ben tuhafım zaten.
Markette dolaşıp zaman geçirdim.
Yağmur dindi böylece.
Poşetleri alıp yürümeye devam ettim.
Yolda yürürken arkamdan bir araba sesi duydum.
Araba yanımdan geçerken yerde oluşan su birikintisinden üstüme su sıçrattı.
İçimden söverek yürümeye devam ettim.
Araba yaklaşık beş metre sonra durdu.
İçinden genç bir çocuk indi , arabanın kapasını hızla kapattı ve yürümeye başladı.
Ardından araba geri manevra - neredeyse üstüme çıkacaktı - yaparak geldiği yöne
doğru hareket etti.
Çocuk sinirle bağırıyordu.
Beni fark etmemişti anlaşılan.
Patika yoldan denize yöneldi , sessizce onu izliyordum.
Biraz denizle konuştu.Aslında bağırdı desek daha doğru olur.
Söyledikleri içimi çok acıttı...
Anne, baba sizi çok özledim... Ağlamaya başlamasıyla bende kendimi tutamadım.
Ellerimle ağzımı kapamaya çalışırken poşetlerden birisi yere düştü.
Korkuyla arkasını döndü.
Ne o , ne de ben ne diyeceğimizi bilmiyorduk.
Yalnızca susup yanına oturdum.
Bir solukta anlatıverdi hayatını belli ki o da benim gibi çok acı çekmiş...
Anlattıkları bittikten sonra yavaşça kalktım oturduğum yerden.
Arkamı dönüp gidiceğim sırada Adını söyle bari dedi gözleri dolu dolu...
Eylül ...
....
'Anne benim adım neden Eylül?' sorumla birlikte gözleri doldu.Bana bakmamaya çalışarak
Babana sor işim var benim diyip odadan çıktı.Babam önce annemin peşinden gitti sonra
tekrar odaya geldi.
'Baba ben yanlış bir şey mi söyledim , Annem neden ağladı.' Olanca çocuk masumiyetimle
sormuştum bu soruyu.Nerden bilebilirdim adımın hikayesinin bu kadar hüzünlü olduğunu...
...
Ne güzel isim benimkini merak etmiyor musun? evet , tabiki ediyorum ama olmaz
bu acıyı bir daha yaşayamam ... Sana bağlanırsam yine aynı şeyler olacak eminim...
Diyemedim...
Onun yerine hayır etmiyorum dedim.Arkamı dönüp var gücümle koşmaya başladım.
Arkamda olabileceği aklımın ucundan geçmezdi.