~9.BÖLÜM~

227 8 3
                                    


Annemin bu ortamda o kelimeyi söyleyebileceği tek insan Aslı olduğu için hemen ona baktım. Anneme aynı ifadesiz yüzüyle bakıyordu. Ayağa kalkmak için harekete geçen annemi durdurdum.

"Anne, gözünü seveyim dur. Olay çıkmasın bizimkiler üzülür."

Annem birkaç saniye sinirle ona baktıktan sonra bana döndü.

"Biliyor muydun burada olduğunu?"

"Dışarı çıkalım gel, bir nefes al."

Lafımı ikiletmeden onu sürüklememe izin verdi. Geriye dönüp bir anlığına Aslı'ya baktım, gözleri annemin karnına odaklanmış, ifadesiz yüzü ilk defa bir duyguyu taşıyordu, kaşları havaya kalkmıştı.

"Anne sakin ol, ben unuttum bile onu." Deyince, yüzümü okşadı.

"5 sene önce sen uykundan hıçkırarak haykırarak uyandığında yanında ben vardım. Küçük bir bebek gibi sokulup 'canım acıyor anne' dediğinde saçlarını okşayıp, seni sakinleştiren bendim. Senin o zamanki halini en iyi ben bilirim. "

Anlattığı anılar beynimi tekrar kemirirken, canımın acımaması tuhaf ama sevindiriciydi. Bunları borçlu olduğum güzel, inatçı kadına ne yapsam, ne versem azdı. Gülümsedim.

"Anne, bırak. Ne hali varsa gördün. Ben mutluyum. "

Annemin gözlerinin takıldığı yere baktığımda onu gördüm. Annem seslenmeseydi bize bakmadan çekip gidecekti belki de...

"İnşallah oğluma yaşattıklarının daha beterini yaşarsın."

"Anne." Diye itiraz etmeme rağmeni beni dinlemiyordu. Aslı, arkasına bile dönmemişti. Ama çekip gitmiyordu da.

"Doruk... İyi değilim." Diyen anneme döndüm. Eliyle karnını tutuyordu. İşte , korktuğum başıma gelmişti.

"Anne ne oldu?" dememe kalmadan annem çığlık atınca elim ayağım titremeye başladı. Oturduğu yerden kaldırmak istemedim, kıvranıyordu. Çığlıkları beynimi delerken, bir zamanlar aşinası olduğum ferah koku yanıma geldi.

"Hastaneye götürelim, acı çekiyor."

"Anahtarımı alayım, yanında bekler misin?"

Aslı kafasını sallarken annem inatla 'Olmaz' diye bağırdı. Hayır, doğuruyorsun be kadın, inadın sırası mı? Denize düşen yılana sarılır demiş atalarımız hem sen nasıl karşı gelirsin onlara çok ayıp.

"Benim arabam var, gitmene gerek yok."

Annem her ne kadar dirense de, ikimiz koluna girerek Aslı'nın arabasına bindirmiştik onu.

Kucağımda acılar içinde çığlık atarken, beni ve Selin'i doğururken de aynı acıyı çekip çekmediğini düşünüyordum. Bunu bile bile çocuk sahibi olmak istemesi, en büyük fedakarlık değil de neydi ?

"Doruk, Hülya'yı ara, hemen!"

Ne olur olmaz diye annemin doktorunun numarasını hepimi telefonumuza kaydetmiştik, rehberden onu bulup aradım hemen ama açmıyordu.

"Anne açmıyor."

Annem isyan edercesine bir çığlık daha atınca, o anki panikle Aslı'ya bağırıp durdum. Kıza o kadar bağırmama rağmen tek kelime etmemişti bana. Hastaneye geldiğimizde annemi hemşirelere ve nöbetçi doktora emanet ederken sürekli Hülya ablayı arıyordum ama açmıyordu. Hayır o da insan, müsait olmayabilir elbette ama neden tam annemin sancıları tuttuğu zaman olmak zorunda?

BİR KÜÇÜK AİLE MESELESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin