~26.BÖLÜM~

175 8 0
                                    


Sakinleşip aşağı indiğimde Doruk kıpkırmızı suratıyla oturuyor, Hayriye , o umursamaz Hayriye utanmış, gözleri yerdeydi.

"Hayrola?" dedim istemsizce gülerek. Doruk beni görünce kolumdan tutup yanına oturttu, tuttuğu kahkahasını bana sarılıp saldı. Hayriye'ye çevirdiğim gözlerim onu çatık kaşla görmeyi bekliyordu ama utanmak?

"Barış, Hayriye..." deyip gülmeye devam eden Doruk'tan umudumu kesmiştim.

"Hayriye sen anlat çatlayacağım şimdi."

"Barış, yarın beni istemeye gelecekmiş."

Doruk daha büyük bir kahkaha atarken, nefessiz kalıp boğulmasın-

"Ne dedin!?"

Gülmemek için elimi ağzıma götürürken Hayriye sabırla iç çekmişti.

"Bunun nesi komik, sayın Yağar ailesi? Söyleyin beraber gülelim."

Gerçekten biz neden gülüyorduk ? Alt tarafı aylardır Hayriye'nin peşinde koşan ve her fırsatta reddedilen Barış yarın Hayriye'yi istemeye geliyordu.

"Bir dakika... Ne demek istemeye geliyor? Sen istemediğin halde hem de ?" dediğimde daha da kızarırken, Doruk garip sesler çıkarıyordu, konsantremi bozduğu için onu kendimden uzaklaştırıp yere doğru itekledim ama adam orada da gülmeye devam etti.

"Ya Doruk kes şunu !" diyen Hayriye haklıydı. Gerizekalı kıpkırmızı olmuştu, artık nefes alması gerekiyordu.

"Kocacım!" dedim  ayağımla dürterek . Sonunda gülmesi durmuştu. Derin bir nefes alıp bana parlayan gözleriyle baktığında, gözlerimle arkasında duran Selma teyzeyi gösterdim.

"Allah neşenizi artırsın da, neye güldü bu oğlan bu kadar? " deyip yanıma oturdu sevgili kayın valideciğim.

"Anne, Barış yarın Hayriye'yi istemeye gelecekmiş."

"Öyle mi, ay çok sevindim. "

"Bir sor ama, nasıl kabul etmiş Hayriye?" derken yeniden gülmeye başlayacaktı ama bacağına yediği tekme ile sustu. Hayır işin gerçeğini anlayamayacaktık onun yüzünden, biraz sonra gülse de olurdu.

"Ya bu salak Barış, kusura bakma Selma teyze, sabah beni arayıp bir gezi düzenlediğini, herkesin geldiğini bizim de ailecek gelmemiz gerektiğini söyledi. Ben de kabul ettim. Sonra yarın bu işi konuşmak için ailemle birlikte geleceğiz dedi. Ne alaka ailen dedim, bu işler telefonda olmaz karşılıklı görüşüp lazım olan şeyleri konuşsunlar dedi."

Doruk elimle kapattığım ağzından bir kıkırtı kaçırdığında istemsizce ben de güldüm.

"Sonra annem geldi, yarın Barış'ın ailesi geliyormuş falan dedi , gerçekten istiyor musun diye sordu. Ben ne biliyim beni istemek için geleceklerini? Salak gibi, neden istemeyeyim bence çok iyi olur dedim."

Selma teyze bile gülmüştü. Hayır, olay Barış'ın azmi ya da oyunu değildi, olay Hayriye'nin bu olaya itiraz etmeyişi idi.

"E sen neden itiraz etmedin kızım?"

"Galiba...Pes ettim Selma teyze." Dedi iç çekip. Eh, Hayriye'nin umursamazlığı varsa Barış'ın da laz inadı vardı.

"E hayırlı olsun madem." Diyen Selma teyze, bizi yalnız bırakmaya karar vermişti. Tamam, Doruk'un abartılı gülmesine sebep olacak kadar komik değildi ama komikti.

BİR KÜÇÜK AİLE MESELESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin