~27.BÖLÜM~

170 8 0
                                    


Büyük gün gelip çatmıştı. Heyecandan gece uyuyamamıştım. Daha Derin uyanmadan evden çıkıp işlerimi halletmiştim. İsteme olayı hakkında tek kelime etmemişti. Annem ve babama sıkıca sarılmış, odamıza çıktığımızda bana aklımı başımdan alacak bir öpücük vermişti ve ardından uyumuştu.

Akşam 6'da hazır olmasını yazan bir not bırakmıştım yanıbaşına. Hatta olur görmez diye banyonun aynasına , alnına bile yapıştırmıştım.

Gün boyu beni aramıştı , nereye gideceğiz ne giyeyim gibi milyonlarca soru sormuştu. Hepsini geçiştirdiğimden artık sinirlenmeye başladığını hissetmiştim ama bugün sondu. Ya da başlangıç... Eğer bugün teklifimi kabul ederse... Ve yarın akşamdan da sağ çıkabilirsem, dünyada benden daha mutlu bir insan daha olmayacaktı eminim.

Saat 6'ya kadar zor beklemiştim. Eve onu almaya gittiğimde , arabaya biner binmez sorularına başlamıştı.

"Güzel gözlüm. Mis kokulum. Biraz sabret olur mu? Ve, lütfen bu akşam bana bir şey sorma çünkü aklındaki bütün soruların cevabını birazdan alacaksın."

"Doruk, bir işler karıştırdığını biliyorum. Umarım altından kızacağım bir şey çıkmaz."

Sağ elimi yüzüne uzatıp okşadığımda kendini bana yasladı. Kolumun alına alıp başından öperken, bir insanı gün geçtikçe nasıl daha çok sevdiğimi sorguluyordum içimde.

Arabayı park edip, indim ve kapısını açtım.

"Önce, sinemaya gidelim diye düşündüm. Uzun zamandır gitmek istediğin o film gelmiş." Dediğimde gülüp yanağımdan öptü. Elini elime kenetlerken, heyecandan bayılmak üzereydim.

Planladığım gibi içeride birkaç kişi vardı, onlar birazdan çıkacaktı, sadece kendilerini Derin'den gizleyen Ayşe, Fatma, Hayriye,Barış, Ahmet ve Selin kalacaktı. Bir de doblolu eniştemiz Gökhan abi, e bu kadar ekipmanı ve insanı getirmek için bir dobloya ihtiyaç vardı.

Orta sıranın iki önüne oturduktan sonra Derin'i göğsüme yasladım ama o panikle kafasını kaldırdı.

"Ne oldu ?" dedim korkarak.

"İyi misin?" dedi o da endişeyle.

"İyiyim canımın içi ne oldu?"

"Kalbin..." dedi, elini kalbimin üzerine koyarak, yutkundum.

"Sen yanımdayken hep öyle." Dedim gülmeye çalışarak. Gözlerine ulaşan sımsıcak gülümsemesiyle, tam kalbime kondurduğu ufak öpücüğü ile el bombasının pimini çekmişti.

"Film başlayacak birazdan." Dedim kısık sesle. Kafasını yine göğsüme koydu. Sinemanın kendi gereksiz reklam ve tanıtımları oynarken, Derin'e belli etmeden sakinleşmenin yollarını arıyordum. Kafamı hafifçe arkaya çevirdiğimde bizimkilerin tam istediğim gibi dizildiğini gördüğümde en azından rahatladım biraz. Birazcık. Cık. Rahatlamadım.

Filmi yaparken önce birkaç saçma sapan aşk filminden sahneler koymuştum. Yüzleri görünmeden sahilde yürüyen, şakalaşan, çiftler... Seçtiğim müzik çalmaya başladığında, sıra bizim hikayemizdeydi. Önce bir çift geldi ekrana. Adam, kadın gelir gelmez ona 'Sevişelim mi?' diye sormuştu. Derin, kıkırdarken, benim kalbim ağzımda atıyordu.

Kadın , adama Derin'in bana verdiği tepkinin aynısını vermişti. Bir sonraki sahnede, kızın patronu kıza sarkıntılık ediyordu. Burada yumruklarımı sıkarken, Derin kıpırdamayı kesmişti. Diğer sahnede, kız elindeki erik kasesi ve tuzla göründüğünde Derin kafasını göğsümden kaldırmıştı ama bana dönmemişti. Çocuk ve kız tuzlu-tuzsuz erik tartışması yaparken kullandıkları cümleler bizim cümlelerimizdi.

BİR KÜÇÜK AİLE MESELESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin