"Ne yapacağına karar verdin mi peki?" Ceyda sandalyesinde doğrulup,arafta kalmış arkadaşının haline üzülerek yüzüne baktı.
Nefise bakışlarını diğer yana çevirdi. Gerçekten,ne yapmak istiyordu? Kabul edecekmiydi? Yoksa tam tersi mi? Artık ne yapması gerekiyorsa acilen yapmalıydı. O konuşmanın üzerinden 1 hafta geçmişti ve bir an önce kararını vermeliydi.
Elini huzursuzca saçlarının arasında gezdirip koltuğuna iyice yerleşmeye çalıştı. "Bilmiyorum. Gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum. Eğer kabul edersem,hiç tanımadığım bir adamla ömrümü geçireceğim,aksi takdirseyse ev satılıcak ve ben bu sefer vicdan azabından ölücem"
Ceyda hafif güldü. Masaya yaklaşıp,elini destek verircesine arkadaşının elinin üzerine koydu"Merak etme. Her şey olacağına varır. Eminim ki,en doğru kararı vereceksin"
Nefise zorla da olsa gülümeyip kafasını sallamakla yetindi. Daha sonra Ceyda çikolatalı kekini zarif bir şekilde ısırmadan önce kapuçinosundan bir yudum aldı."Şey,yakışıklı mı peki?" Ne kadar sormamak için kendini tutsada sonunda patlamıştı Ceyda. Çünkü gerçekten de aşırı derecede merak ediyordu Salih beyin veliahtını.
Nefiseyle universiteden beri birlikteydiler ve Salih beyi çok iyi tanıyordu Ceyda fakat oğlunu hep merak etmişti. Karakteri buydu onun. Meraklı. Zaten başına ne geliyorsa bu yüzdendi.
"Sence sırası mı ya?" Gözlerini devirmeyi ihmal etmemişti Nefise. Arkadaşını çok seviyordu fakat bu merakı onu bazen çileden bile çıkarta biliyordu.
"Söylesen ne olur yani,acayip merak ediyorum" Diretti Ceyda. Şu anda şansını zorluyordu fakat o bunun farkında bile değildi.
"Ona ne şüphe zaten" sıcak çikolatasından bir yudum aldı Nefise. Gözlerini ondan ısrarla cevap bekleyen arkadaşına çevirdi. Ve her zaman olduğu gibi,yine Ceyda kazanmıştı. "Tamam. Karizmatik biri. Böyle sert görünüyor,hatta o kadar ki bir çok işçi ondan fazlasıyla çekiniyor diye bilirim. Fakat" duraksadı Nefise. Düşüncelerini nasıl ifade edeceğine karar vermek için düşünmeye başladı. Ama Ceyda meraklı olduğu kadar sabırsızdı da.
"Fakat ne?" Masaya biraz daha yaklaşıp Nefiseye gözlerini dikti Ceyda. Nefiseyse ona bakarken,söylemekle,söylememek arasında gidip geliyordu. Şimdiye kadar ondan bir şey gizlememişti. Hep bir-birlerinin sırdaşı olmuşlardı.
"Yani,nasıl söylesem,bence onun sert kişiliği altında çok şeyler var. Tanışalı çok olmadı biliyorum ama nedense öyle hissediyorum. Böyle ketum biri gibi gözüküyor,fakat
eminim bu gerçek o değil. Sanki bir şeyden çok kırılmış ve ondan sonra her kese her şeye kapılarını kapamış gibi" Bir noktaya dalıp giderken konuştu Nefise.Ceyda tek kaşı havada masaya doğru yaklaştı ve daha iyi anlamak için gözlerinin içine baktı Nefisenin."Sen bu adama karşı bir şey mi hissediyorsun? Yoksa bana mı öyle geliyor."
"Evet canım sana öyle geliyor" sinirli bir ifade yerleşti Nefisenin yüzüne. İçinde kabullenemediği şeyler yüzüne vurulunca bayağı bir kötü olmuştu."Senin iyice çenen düştü. Kalk hadi gidelim"
Ceyda daha "nereye?" bile diyemeden Nefise çoktan hesabı istemişti bile. Hesap ödendikten sonra Nefise Ceydanın sorularının hepsini yanıtsız bırakarak yanından ayrıldı.
***
Muzaffer dosyalardan başını kaldırdığında saatin öğleni geçtiğini gördü. İşlere o kadar dalmışdı ki,saatin farkında bile değildi. Tabi aklını kurcalayan şeyin sadece iş olduğu söylenemezdi.
Son 1 haftadır bu evlilik meselesini aklında tartıyordu. Ama sonuç tabi ki hüsran. Çünkü kendisi kabul etse bile Nefisenin kabul edip,etmeyeceği belli değildi. Bunun için onu zorlayamazdı. Ama evinde satışa çıkmasına da izin veremezdi. Kafası bunun gibi binlerce soruyla doluydu ve o hiç birine kendini tatmin edecek bir cevap bulamıyordu.
Düşüncelerden bunaldığını hissedince koltuğundan kalktı ve camın önüne geçip,ellerini ceplerine koyup,uzaklara daldı. Onunla ilk karşılaştığı an geldi aklına. Su yeşili gözleri,kırmızı dudakları... Ne düşündüğünün farkına varınca başını iki yana salladı. Onu daha yeni tanıyordu ve şimdi düşündüğü bu şeyler hiçte normal değildi.
Muzafferin içinde verdiği savaşı çalınan kapı böldü. Muzaffer kapıya doğru döndükten sonra "gir" komutunu verdi. Bir kaç saniye sonra kapı açılınca, günlerdir aklından çıkmayan gözler karşısında durup onu izliyordu. Evet,gelen Nefiseydi.
Muzaffer hemen kendini toparlayıp yanına adımlamaya başladı.Tam karşısında durunca ne yapacağını bilemedi ve sadece elini uzatmakla yetindi. Nefise ona uzatılan eli sıktı.
"Hoşgeldiniz" diye bildi sadece Muzaffer. Nefise hafif tebessümle kafasını salladı.
Muzaffer hala elini tuttuğunu fark edince elini çekti ve oturması için elini koltuğa doğru yöneltti. Nefise ona gösterilen yere otururken,Muzaffer de karşısına geçti.
Bir süre sessizlik hakim oldu ikisininde arasında. Nefise parmaklarıyla oynarken,Muzaffer de onu izliyordu.
"İyi misiniz?" Aralarındaki sessizliği böldü Muzaffer ve gözlerine baķtı Nefisenin.
Nefise sonunda başını kaldırdı ve odadaki bütün havayı içine çektikten sonra konuşmaya başladı."Nasıl başlasam bilmiyorum. Ben... Ben çok düşündüm ve sonunda zorda olsa bir karar aldım." Konuşmasını tamamladıktan sonra sustu. Muzaffer meraklanıp,kaşlarını kaldırdı ve biraz daha yakınlaştı masaya.
"O ev sizin için önemli. Bunu göre biliyorum. Niye bilmiyorum ama size yardım etmek istiyorum."
"Yani-?" Muzaffer sözünü tamamlayamadan Nefise kısa ve net bir cevap verdi.
"Evet. Evlenelim" Muzaffer bu kelimeyi duyunca dünyanın durduğunu sandı. Sonunda bir şeyler yoluna girmeye başlıyordu sanki.
Muzaffer kocaman gülümsedikten sonra uzanıp Nefisenin ellerinden tuttu. Gözleri parıldarken konuşmaya başladı. "Teşekkür ederim. Gerçekten. Bana ne kadar büyük bir iyilik yaptığınızı bir bilseniz."
"Önemli değil. Alt tarafı bir imza atılıcak. Ve siz evi aldıktan sonra da boşanma davasını açarız Muzaffer bey." yüzünde hafif bir gülümseyle konuşmasını bitirdi Nefise.
Ama bu boşanma kelimesi nedense tuhaf hissetmelerine sebep olmuştu. Sebebi yoktu işte ama tuhaf hissediyorlardı. Sonuçta evi aldıktan sonra evli kalmanın bir anlamı olmazdı. Tabi ki başlarına geleceklerden hala habersizlerdi.
Muzaffer hala Nefisenin elini tuttuğubu fark edince usulca ellerini çekti ve ortamın havasını dağıtmak için konuşmaya karar verdi."Karı-koca olucaz,bence artık bu "siz-biz"den kurtulalım" kocaman gülumsemeyle karşılık verdi Muzaffer.Nefise gülümseyerek başını salladı.
"Ben artık gideyim"
"Ben seni yolcu edeyim"
"Hiç gerek yoktu."
"Olur mu öyle şey? Hadi"
Her ikisi de birlikte odadan çıkıp,asansöre ilerlediler. Bir kaç saniye bekledikten sonra asansöre kapısı açıldı ve içeri girdiler.
Biraz sonra sonra asansörün ışıkları söndü ve olduğu yerde durdu.
"Hayır,hayır olamaz ya" Nefise titremeye ve elinde olmayarak bağırmaya başladı.
"Nefise sakin ol. Neler oluyor?" omuzlarından tutup onu sakinleştirmeye çalıştı fakat nafileydi.
"Be-benim klastrofobim var" boğuluyormuş gibi bir sesle cevap verdi Nefise.
Bu karanlıkta kalmaları onlara felaket gibi görünse de,aslında hiçte öyle olmuycaķtı...
----
Gecikme için üzgünüm. Umarım beğenirsiniz 😊.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilmezdim
Fanfictionİki insanı bir araya ne getirir? Hayat? Kader? Aşk? Bu sorunun cevabını sadece yaşayarak bulacaklardı