-Final-

717 58 57
                                    


Muzaffer telefonu hemen kapatırken karşısında dikilen bir çift meraklı göz ona bakıyordu.

"Kö-kötü bir şey oldu değil mi?" Nefisenin sesindeki titreyiş Muzaffer'in içini parçaladı. Ama ona hak veriyordu. Son zamanlarda kadar şey yaşamışlardı ki Nefisenin korkması kadar normal bir şey yoktu.

"Duur dur endişelenme" eliyle kollarını sıvazladı karısının Muzaffer.

"Ama sesin hiç öyle demiyor" haklı olarak konuştu Nefise. Muzaffer'in "ne" diyişenden anlamıştı bir şeylerin ters gittiğini.

"Tamam sakin ol. Mehmetti arayan. O adam-" devamını getiremedi Muzaffer. Her ne kadar bu kadar büyük kötülükler yapsa da sonuçta Nefise'nin hayatta kalan tek akrabasıydı.

"Muzaffer artık söylemeyi düşünüyor musun? Zira daha 8 ay kalmasına rağmen doğurucam da birazdan" korkuyla karışık alaylı bir şekilde kocasına baktı Nefise.

"O adam. Yusuf. Tutuklanmış" yüzündeki endişe hala devam ediyordu Muzafferin.

"Allahım! Nihayet! Beter olsun. Ne güzel işte de. Senin yüzün neden asık?" Kocasındaki garipliği sezmişti Nefise. Bu konuşmanın devamı olduğunu hissetmişti sanki.

"Tutuklanmış fakat... Fakat kaçmak istemiş ve uyarıları da dikkate almayınca polis vurmak zorunda kalmış" tek nefeste hepsini söyledi Muzaffer.

Nefise bir kaç dakika sessizce durdu. Sonra kendini toparlayıp Muzaffer'e baktı. "Ölmüş mü?"

Muzaffer cevap vermedi bir süre. Nefisenin nasıl bir tepki vereceğini sezemiyordu. Sadece kafasını aşağı-yukarı sallamakla yetindi.

Nefise'nin yüzünde tek bir mimik bile oynamıyordu. Üzülmüşmüy dü? Onun için hem de? Anne babasını ve az kalsın sevdiği adamı ondan alacak olan adam için üzülmüşmüy dü? Asla. Zerre bir şey hissetmiyordu. Zaten hiç olmamıştı ki şimdi de yokluğu üzsün onu.

"İyi misin sevgilim?" Karısından ses gelmeyince omzuna dokunup seslendi Muzaffer.

Muzafferin ona seslenmesiyle girdiği transtan çıktı Nefise. Kendini toparladı ve kocasının kolları arasına girdi.

"Artık daha iyiyim. Kimse sevdiklerimi elimden alamayacak çünkü. Nasıl iyi olmayayım ki bu durumda?" Muzafferin çıplak göğsüne öpücük kondurduktan sonra tekrar başını kalbinin üzerine koydu.

"Sen hep iyi ol. Biz hep iyi olalım" Nefisenin bu kadar tepkisiz kalması Muzafferi sevindirmişti. Onu bir daha üzgün görmeye dayanamazdı çünkü.

"Olucaz. Çok mutlu olucaz" huzuru bulduğu kocasının kollarına daha da sırnaştı Nefise.

Muzaffer de onu sarmalarken diğer taraftan da saçlarına öpücük kondurup fısıldadı. "Canımın içi..."

****

"Sonunda bitti ha?" Kahvesinden bir yudum almadan hemen önce konuştu Mehmet.

"Şaka gibi değil mi?" Çayını sehpaya bıraktı Muzaffer. Sonra Mehmet'e döndü.

"Ne yalan söyliyim evet." Olanlara her kes gibi Mehmet şaşırmıştı. Bu kadar acıya sebep olan adam'ın tek bir kurşunla dünyayla vedalaşması... Garipti. Oldukça garip.

"Ne kadar çabalasakta bir yerde kırılıyoruz... Üzülüyoruz... Hayat kanunu bu olsa gerek" gözleri bir noktaya dalmış bir şekilde kelimler döküldü Nefise'nin dudaklarından. Aslında haklıydı. İnsan hep mutlu olmak ister fakat bazen bazı şeylerin değerini anlamamız kaybetmemiz gerekiyor maalesef.

BilmezdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin