-9-

923 58 74
                                    


"Tamam artık,lütfen üzme kendini" üzgün bir şekilde bir noktaya odaklanan karısına seslendi Muzaffer. Bebeği yetkililer aldığından beri bu durumdaydı Nefise.

"Elimde değil. 1 günde alışmışım işte." Gözleri dolu dolu olmuştu Nefisenin ama ağlamamaya gayret ediyordu. Bu çabuk alışma huyundan nefret ediyordu ama ne yaparsan yapsın değişemiyordu işte.

Nefisenin üzgün hali Muzafferi de üzüyordu. Onu böyle görmek en son istediği şey bile değildi.

"Bak tamam anlıyorum. Üzgünsün ama emin ol orda ona çok daha iyi bakacaklar" Yanına oturup usulca Nefisenin omzuna elini koydu Muzaffer. Ve destek verircesine sıktı omzunu.

Nefise bu harakete sadece cılız bir gülümseme ile karşılık verdi. Zaten yapa bildiği tek şey de buydu.

"Umarım anne-baba şevkatiyle büyüme şansı bulur" artık kendini biraz daha iyi hissediyordu Nefise. Biraz daha sakin.

"Umarım... Neyse hadi gel yemeğe inelim" Muzaffer hatırlatmasa yemek aklına bile gelmeyecekti Nefisenin.

Muzaffer ona bekleyen gözlerle bakarken,Nefise onaylar anlamda başını salladı ve ayağa kalktı.

Bu kalkış onun için biraz ani olmuş olacak ki,bir an başı döndü. Yere düşeceği sırada Muzafferin kollarının belini sarmasıyla bu düşüşden kurtulmuştu.Düşmekten kurtulmuştu ama girdiği bu etkiden nasıl kurtulacaktı onu bilmiyordu işte.

Bir nefes kadar yakındılar bir-birlerine. Temas eden bedenleri içlerindeki alevin daha da ateşlenmesine neden oluyordu.

Muzaffer bu yakınlığa daha fazla dayanamadı ve yavaş bir şekilde Nefisenin dudaklarına eğildi. Nefise de ona yaklaşan kocasına kendini koyverip gözlerini kapadı.

Ama çalınan kapı ikisininde girdiği transtan çıkmasına neden oldu. Ayrıldıktan sonra bir-birlerine bakmamaya çalışıp toparlandılar.

"Efendim yemek hazır" kapının diğer tarafında Azimenin sesi duyuldu.

"Geliyoruz Azime" zorda olsa cevap verdi Muzaffer.

Azimenin gidişini işaret eden ayak sesleri duyulurken,Muzaffer derin bir nefes alıp hala ona bakmayan Nefiseye döndü.

"Gidelim o zaman"  kapıyı açıp önden geçmesi için Nefiseye yol verdi Muzaffer.

Kaçak bakışlarla Muzaffere baktı ve al-al olmuş yanaklarını gizletmek adına başını aşağı indirip,hızla Muzafferin yanından geçip,aşağıya doğru ilerlemeye başladı.

Muzaffer O yanından geçerken kokusunu hissettiği için bir süre olduğu yerde kaldı. Daha sonra kendine gelmek adına başını iki yana salladı ve Nefisenin ardından odayı terk etti...

***

Sessiz geçen akşam yemeğin ardından her kes bir yere dağılmıştı. Zeynep odasından oturmuş,planın son dokunuşlarını yapıyordu. Bu şimdiye kadar yaptığı en riskli plan olsa da,sonuç verme ihtimali bayağı yüksekti.

Zeynep planına odaklanırken,Nefiseyle Muzaffer ne kadar engel olmaya çalışsalar da bir-birlerine odaklanmışlardı. Nefise oda da kendiyle savaş verirken, Muzaffer de aynısını bahçede gerçekleştiriyordu.

"Daha ne kadar kaça bilirsin ki? Yaşadığın onca şeyden sonra kendinden kaçamayacağını öğrenemedin mi?" Muzaffer kendi de fark etmeden sesli şekilde konuşuyordu. Daha doğrusu konuştuğu söylenemezdi. Bu itiraf gibi bir şeydi. Kendi de bunu fark etmeden devam ediyordu konuşmaya. "Sanki inkar etsen bir şey değişecek. Kabul et işte" son kelimeyi söylemek onun için ne kadar zor olsa da yaptı. Kafasını yukarı kaldırdı,bütün havayı içine çekmek istercesine derin bir nefes alıp,gözlerini kapattı. Ve son cümleleri kalbinden geçip,dudaklarına döküldü.

BilmezdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin