-17-

477 51 28
                                    

Yoksa küs müsün bana?
Dilime ikâmet edenim.
Dargınsak eğer,
Üç günü geçeli aylar oluyor haberin olsun.
Ve bu ara yanık kokulu rüzgarlar çarpıyor yüzüme.
Beni soluğumdan tutuyor üşümelerim.
Boğazıma yapışmış sıtmalı kelimeler.

En yakın sağda park'a çektiler kendilerini.
Söz dinlemez oldu sözler.
Adına sır diyorlar sevmelerin.
Gürültülü harflerin sükûta izdivaç ediyorlar.
Mahrem duygularını telveye terk ediyorlar hani.
Yorulmadın mı dilimden sessiz çığlığım?
Senin yerin dağınıklığım,
Toparla kendimi...

Bakışlarını bir an bile olsun gözleri kapalı yatan sevdiği adamdan ayırmıyordu. Sanki bakışlarını çekerse bir şey olacağından korkuyordu. Saçma ola bilirdi fakat öyle hissediyordu şu an. Gözlerini kırpmadan onu izlerken,diğer tarafdan da aklına ilk dans ettikleri müzik'in sözleri doluyordu. Ve şimdiye kadar onunla geçirdiği her an aklından akıyordu. Sanki içerde bir şeyler kalbini paramparça ediyor,darmadağın olmasına neden oluyordu. Şu an o kadar güçsüz hissediyordu ki,daha önce bu kadar aciz ve çaresiz kaldığını hatırlamıyordu. Ama emin olduğu tek bir şey vardı.

Hayat karşısında yine haklı çıkmıştı Nefise. Her ne kadar haksız olmayı tüm ruhuyla istese de.

Yıllar önce kalbinde oluşan ince sızı yine kendi belli ediyordu. Hem de bu defa çok can alıcı bir şekilde.

Hayat yine ona aynı korkuyu yaşatmaktan gocunmamıştı. Yıllar sonra kalbine aldığı,tüm ruhunu teslim ettiği kocası, sevdiği adam gözleri kapalı,makinelere bağlı bir şekilde öylece yatıyordu. Ve onu kaybetme korkusu Nefise'nin her bir hücresine yayılmıştı.

Zaten Nefise neye üzüleceğine de şaşırmıştı. Muzafferin bu halde olmasına mı? Onun yüzünden vurulmasına mı? Yoksa ikisine ait bir parçaları,bir bebekleri olduğundan daha haberi bile olmamasından mı? Hangisi daha çok canını yakıyordu? İşte orası tartışılırdı.

Gözlerini camdan uzun bir süredir ayırmıyordu Nefise. Ameliyatı 2 saat önce bitmişti. Kalbinin 3 sm aşağısına gelen kurşun çıkarılmıştı. Fakat durumu hala ciddiyetini koruyordu.

Haberi alınca Zeynep, Ceyda ve Mehmet de hemen gelmişlerdi. Nefise kadar olmasa da onlar da bitik durumdaydı. Hele ki Zeynep.

O kadar zorluktan,çileden sonra babasını bulmuşken bu kadar erken kaybedemezdi. Olmazdı işte. Daha yapacakları,yaşayacakları bir sürü hüzünlü,sevinçli şey vardı.

"Özür dilerim" yoğun bakımın camına yaklaşıp aynı Nefise gibi babasını izlemeye başladı.

"Neden?" Gözlerini kocasından alıp,Zeynepe döndü Nefise.

"Yaptığım bütün bu şeyler ne kadar sizi bir araya getirmek için olsa da,yalan söylememeliydim. Biliyorum. Belki gerçeği söyleseydim babam şimdi burda böyle-" Zeynep'in yüzünü göz yaşları esir alırken, cümleleri boğazında düğümlenmişti.

"Şiiş kendini suçlama. Seni anlıyorum. Geç oldu ama anlıyorum... Merak etme dönecek." Zeynep'in kolunu sıvazladıktan sonra bakışlarını tekrar komadaki kocasına çevirdi. Bir eli Zeynep'in kolundayken diğer elini de karnına koydu "Biz'e dönecek"

Zeynep umut dolu gözlerle önce Nefiseye,sonraysa karnındaki eline baktı." Ne zaman öğrendin?"

Zeynep'in sorusuyla tekrar bakışlarını ona çevirdi Nefise. Çok hafif bir tebessümle bakışlarını karnına çevirdi. Sonrasında tekrar Zeynep'e döndü. "Çok değil.15 gün oluyor."

BilmezdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin