11.Bölüm:Avukat -part1-

19.3K 661 24
                                    

Kafamı hafifçe kaldırarak saçlarımın arkasından yan masada oturan Selim'e bakmaya çalışıyordum. Birkaç saç telinin arasından görüş açıma girdiğinde rahatlamalı mıydım, yoksa tedirgin mi olmalıydım hiç bir fikrim yoktu. Elindeki kalemle önündeki kağıda birşeyler karalıyordu.

"Selim, şu dosyaları imzalaman gerekiyor." odadaki büyük boğucu sessizliği bozan kişiye döndü gözlerim. Elindeki birkaç dosyayla Selim'in başında dikilen Başak ve ona ters ters bakan bir Selim görüş açıma girmişti. Başak her kadının olmak isteyeceği biriydi. Güçlü duruşu, spor tarzına rağmen güzel görünüyordu. Herşeyden önce yaptığı iş kıskanılacak cinstendi zaten.

"Kapı çalamıyor musunuz başkomiserim?" Selim'in dişlerini sıktığı için kısılan sesi az sonra çıkacak olan büyük bir olayın sadece ilk kıvılcı mıydı?" odasını aldığından beri pek hoşlanmadığı Başağa oturduğu yerden dik dik bakıyordu.

"Burası bir makam odası değil, sadece arşiv odası, bu yüzden bir sorun görmedim başkomiserim." Başak'da Selim gibi sinirlenmeye başlıyordu ki dosyaları tutmadığı, boştaki elini yumruk yapmıştı. Selim oturduğu koltuğu geriye iterek doğruldu. Başak ile aralarında sadece bir masa vardı.

"Evet, asıl sorunda bu zaten benim arşiv odasında çalış..." 

"Peki Başak, ben onları imzalatıp, sana getireyim." neredeyse çıkacağına emin olduğum kavgayı engellemek için Selim'in sözünü kesmiştim. Zira ikisi de alttan alacak tiplere benzemiyordu. Zaten Selim için ufacık bir huysuzluk bile yeterdi. Başak'ın yanına gidip elindeki dosyaları almıştım.

"Lütfen işine devam eder misin Su?" Başak'ın yerime dönmemi istemesine karşılık kolundan tutup kapıya doğru sürüklemeye çalışmıştım. Zorla attığı birkaç adımın ardından kolunu bırakmıştım.

"İyi çalışmalar başkomiserim." Başak'ın kapıdan çıkmadan Selim'e gayet iğneleyici bir ses tonuyla  konuşmasının ardından dışarıya çekmiştim. Ne vardı ki bu kadar büyütecek.

"Sağol." Selim arkamızdan bağırmıştı. Oldukça sinirli ve yüksek ses tonu pek hoşuma gitmese de Başak'a döndüm.

"Ya Selim işte, genelde..." beni dinlemek yerine hızlı adımlarla koridorun sonuna ilerleyen Başak'ın arkasından bakmak yerine içeriye girmiştim. Birkaç adım atıp yerime oturduğum da tekrar Selim'e bakma gereği hissetmiştim. 

Önündeki kağıda bakan gözleri oldukça odaklanmıştı. Normalde de oldukça gergin olan ifadesi iyice gerilmişti. Pürüzsüz olan yüzü gerçekten bir kadını kıskandıracak cinstendi. Net , belirgin ve muhteşem bir ahenk içinde olan yüz hatları: cabasıydı. Kafasını kaldırıp mavi gözlerini bana diktiginde, yakalanmıştım.

"Suuu!" ne diyeceğimi bilemesem de en azından kafamı çevirmiştim.

"Sen sormadan ben söyleyeyim: evet. Bana gerçekleri anlatana kadar seninle konuşmayacağım. Umursar mısın bilemiyorum." kendi sinirli tavrının aksine tane tane her kelimenin üstüne basa basa sakince söylemişti. Keşke sinirlenseydi ya da bağırıp çağırsaydı, en kötü ihtimalle kavga eder sonra yine barışırdık.

"Daha kaç kere anlatacağım, yeni davam için." önündeki kağıtlara bakan gözlerini yeniden bana dikti.

"Olmuyor Su. İnanmıyorum. Sen bir avukatsın daha iyi bir yalan söylemelisin." söylediklerini anlamadığım için sorgular bir bakış atmıştım.

"Anlattıkların o kadar kusursuz ki tıpkı senin söyleyeceğim bir yalan gibi ama kim olursan ol ve ne yaparsan yap, bir uyumsuzluk bir çelişki olur, olmak zorunda." gözlerimi hayranlıkla Selim'e diktim.  İnsanları o kadar iyi tanıyordu ki. Hiçbir zaman yanıldığını görmemiştim, tıpkı şimdi olduğu gibi. Kafamı çevirip birşeyler söyleyecekken telefonuma  gelen bildirim sesi ile vazgeçip telefonumu açtım. Ateş'ten bir mesaj vardı.

"Ben sana anlatmaktan yoruldum ama sen inatla dikine gidiyorsun. Mesai başlayalı üç saat oldu ve halâ yoksun. Derhal buraya geliyorsun, özellikle de polislerden uzak dur. Bu da sana talı dille son ikazım. Neler yapabileceğimi görmek istiyorsan ikinciyi bekle." 

daha önce birçok tehdit mesajı almıştım ama bu defaki çok açıktı. Hem de fazlasıyla. 

"En erken öğlenden sonra gelirim." mesajı Ateş'e gönderip, vereceği cevabı beklemeden telefonu kapattım. Önceliğim Selim'di değil mi?


AVUKATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin