"Fazla Sevgi"

4.3K 281 286
                                    

Louis

"Şu çorbayı iç artık."

"Canım istemiyor."

"Canım istemiyor diye bir seçenek yok." dudaklarını büzdü.

"Ama Lou istemiyorum."

"Sadece birkaç kaşık. Benim için?" omzunu silkti.

Nazlı şeytan.

"Benim için de mi içmeyeceksin?" 

"Lou."

"Bir tanem." yeşilleri parlayıp tatlı gülümsemesi dudaklarını süslerken fısıldadı.

"Yine söyle." burnuna küçük bir öpücük bırakıp çekildim. Bu hâlleri beni öldürüyordu.

Bebek gibiydi.

Masum, tatlı, naif.

"Bir tanem." gözleri kapanır gibi oldu. Burnuna küçük bir öpücük daha bıraktım.

Çok tatlıydı.

"Çorbanı içersen eğer seni severim." derin ses tonumla konuşurken yeşilleri irileşti.

"Burada sevişemeyiz Lou!" bebek mi demiştim?

Geri alıyorum.

Kahkahama engel olamazken kaşlarını çatmaya başladı.

"Neye gülüyorsun sen?"

"Seni küçük fesat." pamuk yanakları kızarmaya başlarken gözlerini kaçırdı.

"Severim dedin ama sen. Domuz!"

"Severim deyince aklına bunun geldiğini öğrendiğim iyi oldu güzel meleğim."

"Domuz mafya." gözlerini kıstı.

"Bebeklerimiz için yemen gerekiyor." sağ elini karnına götürüp yavaşça okşadı. Derin bir nefes alıp konuştum.

"Aç ağzını." çorbayı içmeye başlarken gülümsedim. Dakikalar sonra çorbayı bitirdiğinde tepsiyi kenara koydum.

"Üzerini değiştirelim." dolaptan uzun polar çoraplarını, siyah eşofmanını ve gri kazağımı çıkardım.

"Ayağa kalkabilecek misin?" başını salladı. Kolumu beline sarıp kalkmasına yardım ettim. Kollarını belime sararken şaçlarına öpücük bıraktım.

"İyi misin?"

"İyiyim." kollarını gevşetti. Eşofmanın ipini çözüp indirmeye başlarken elini omzuma koydu.

"Ben yaparım." utangaç bakan yeşiller kalbimi sıcacık yaparken karnına öpücük bıraktım.

"Bebeklerimizi taşıyorsun buna rağmen benden utanıyor musun küçük perim?"

"Elimde değil." diz kapaklarına birer öpücük bıraktım. Beyaz teni sakallarımın değişiyle kızarmaya başladı.

"Yatağa otur." yavaşça oturdu. Yeşil sweetini çıkarıp kazağımı giydirdim. Bukleleri hareketlenirken kazağı düzelttim. Eğilip çoraplarını da giydirdim. Yavaşça esneyip burnuna dokunup gözlerini kırpıştırdı. Geri çekilirken dudaklarım yukarı doğru kıvrılmıştı.

O kadar çok tatlıydı ki.

Polar çoraplar dizlerinde bitmişti. Kazağımın içinde küçücük kalan bedeniyle oturmuş yavaşça ayaklarını sallıyordu. Eşofmana uzanmıştım ki bileğimi tuttu.

"Giymek istemiyorum."

"Üşümeni istemiyorum."

"Üşümüyorum ki sen varsın." masumca bakan su yeşili gözleri kalbime ılık ılık sevgi akıtırken şakağına dudaklarımı bastırdım.

LOVE IN THE DARKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin