"Koyu Kırmızı"

4.9K 283 515
                                    

Louis

Yastığa sarılmış sol bacağını karnına doğru çekip uyuyan bedenle gülümsedim. Saçları dört bir yanına savrulmuşken çok tatlı duruyordu.

Sadece kalçasını kapatan örtüyü alıp üzerini örttüm. Asi buklesi güzel yüzüne gölgesini düşürürken derin bir nefes aldım.

Saatin erken olduğunun farkındaydım ama o gözleri görmek istiyordum. Yeşillerin bir an önce mavilerimi bulmasını ve zehrine kapılmasını istiyordum. Alnına dudaklarımı bastırdım. Geri çekilirken uzun, kıvrımlı kirpikleri titreşti ve bir çift su yeşili mavilerimi buldu.

Yanakları şişmiş, bukleleri darmadağın, gözlerinin etrafı kızarmıştı biraz. Pembe dudaklarını yavaşça ıslatıp elini yastığın altına koydu.

Tanrım!

Sabah mahmurluğu bir insanı daha ne kadar tatlı yapabilirdi? Onu daha ne kadar mükemmelleştirebilirdi?

Önce gözlerini kırpıştırdı. Sonra hafifçe esnedi. Ardından burnunu kırıştırdı ve boğuk sesi kulaklarıma doldu.

"Lou?" üzerindeki yerimi alırken elmacık kemiğinin üzerine öpücük bıraktım. Yeşillerini içime sokmak istercesine iri iri açmış masumca mavilerime bakıyordu.

Bu hâliyle tam bir bebekti.

"Güzel bebeğim." asi buklesini kulağının arkasına sıkıştırdım. Parlak yeşiller beni nasıl bir fırtınanın ortasında bıraktığından habersizdi.

Bir insanın gözlerinden tüm duyguları nasıl okunabilirdi?

"Ne zaman uyandın?" saatler olmuştu aslında ama bunu ona söylemeyecektim ya da onu saatlerce izlediğimi.

"Çok olmadı."

"Saat kaç?"

"Dokuza geliyor." sol bacağını üzerime atıp yüzüğüyle oynamaya başladı. Birkaç kez ileri geri oynatıp bacağını çekti. Doğrulup kucağıma oturdu. Örtüyü bedenine sarıp dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. Ardından dudaklarını ıslatıp heyecanlı bir ses tonuyla konuştu.

"Çikolatalı krep yemek istiyorum." bu da nereden çıkmıştı şimdi? Kaşlarımı çattım.

"Çikolatalı krep?"

"Evet Lou. Çok güzel bir şey." yeşilleri parlıyordu.

"Daha önce hiç yemedim." gözleri irileşirken gülümsedim.

Çok sevimliydi.

"Neden bu kadar şaşırdın küçük perim?"

"Yemedin? Hiç mi?"

"Tatlı sevmem."

"Krep ama bu."

"Çikolata var içinde." şaşkınlığı daha da artarken yeşilleri kocaman oldu.

Onu yemek istiyordum.

"Çikolata sevmiyor musun?" aklıma gelen anıyla kalbim sızlarken unutmaya çalıştım.

Bir daha da hiç hatırlamamak.

"Sevmem."

"Dünyada çikolata sevmeyen bir insan var."

"Deniz sana kafa mı yaptırdı?"

"Dalga geçmesene domuz."

"Çikolata sevme zorunluluğum yok."

"Evet senin yerine ben seviyorum." saçlarıma öpücük bırakıp kollarını belime sardı.

"Daha önce hiç tatlı yedin mi?" gözlerimi devirdim.

LOVE IN THE DARKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin