Bölüm 4 - DOLUNAY

505 43 3
                                    

"Ve hep sayıca az görünüyorsun, karşı gelmeye cesaret edemiyorsun."

- Bob Seger


Necla teyze birden tedirgin bir şekilde davranmaya başlayıp tabağına bakarak;

"Zamanının çoğunu kütüphanesinde geçirirdi. Oraya beni hiç sokmaz, kendisi temizlerdi. Onun anısına olan saygımdan hala içerdi girmekten çekinirim. Ama sen girebilirsin. Belki sorularının cevabını orada bulursun." dedi.

Meraklanmıştım. Kahvaltımı hızlıca bitirip kütüphaneye girdim.

'Burada yüzlerce kitap olmalıydı.' Koridorlara ayrılmış kütüphanenin içinde neredeyse kaybolunabilirdi. Raflara gelişigüzel bir biçimde dizilmiş irili ufaklı kitaplara bakmaktan başım dönmüştü. 'Burada aradığım cevapları nasıl bulacaktım?'

Kitapları karıştırmaya başladım. Romanlar, şiir kitapları, denemeler, dergiler aklınıza gelebilecek her türlü şey vardı burada. Ama hala cevabını aradığım sorulara çözüm olacak bir kitaba rastlamamıştım. Rafların arasında dolaşırken bir kitabın üzerinde ayraca benzer bir çıkıntı olduğunu fark ettim. 'Demek yarım bıraktığı bir kitap vardı.' Uzanıp kitabı elime aldım. İçini açtığımda o çıkıntının ayraç olmadığını anlamam pek uzun sürmedi. Bu bir mektuptu! Açılmamış bir mektup. Mektubun üzerinde göndericinin adresi ve ismi yer alıyordu.

Özel Dolunay Koleji.

Biraz tereddüt etsem de bunun bana yardımı olacağını hissediyordum. Ayten Hanımın ruhundan özür dileyerek utana sıkıla mektubu açtım.

Sayın Prof. Dr. Ayten GLADORA

Özel Dolunay Koleji olarak genç magjilerin eğitimi ve öğretimi hususunda bizlere destek olduğunuz için size yürekten teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Sağladığınız yardımlar sayesinde birçok genci toplumumuza başarıyla katmış bulunup, meslek yaşamınızda başarılarınızın sürekli olmasını diler, saygılarımızı sunarız.

Özel Dolunay Koleji Müdürü

Toygarç Alnıaçık

'Sonunda!' dedim sevinçle. İşte aradığım cevabı bulmuştum. Koşar adım odama çıkıp bilgisayarımı açtım. İnternette koleji aratacaktım. Sonunda hayatımın düzene gireceğini hissetmeye başlamıştım. Kalacak yerim, şimdilik idare etmemi sağlayacak miktarda param ve sonunda özel güçlerimi anlamama ve onları geliştirmeme yardımcı olacak bir okul imkanım vardı. Kolejin adresini heyecanla telefonumun haritalar uygulamasına yazdım. Buradan 4 mahalle aşağıda ana yolun üzerindeydi. Henüz öğlen bile olmamıştı. Gidip konuşacaktım. Hatta her şey yolunda giderse kaydımı bile bugün yaptırabilirdim.

Evden çıkmak için üzerimi değiştirip aşağı hole indim. Necla teyze mutfağı yeni toplamış ellerini kuruluyordu. Beni görünce gülümsedi.

"Yüzündeki heyecana bakacak olursak sanırım aradığın şeyi buldun." dedi.

Ona mektubu ve okulu anlatırken bir yandan da ayakkabılarımın bağcıklarını bağlıyordum. Sevinçle evden çıkıp sokağa indim. Sevincimin yanında ufak bir tedirginliğim de yok değildi. Telefonumun haritasına baka baka yürümeye başladım. 15 dakikalık bir yürüyüşten sonra o tabelanın altındaydım.

Özel Dolunay Koleji

Bahçesinde kimsecikler yoktu. Öğrenciler derste olmalıydı. Okulun büyüklüğüne bakacak olursam burada epey fazla magji okuyor olmalıydı. Sekreterliğe doğru yürümeye başladım. Masada saçları topuz makyajını fazla kaçırmış bir kadın oturuyordu. 'Neden tüm sekreterler saçlarını topuz yaparlar ki?' diye düşündüm.

"Merhaba." dedim heyecanımı gizlemeye çalışarak.

"Merhaba küçük hanım. Hafızam beni yanıltmıyorsa sen bizim öğrencilerimizden değilsin. Sana nasıl yardımcı olabilirim?"

Lafa nasıl gireceğimi bilmiyordum. 'Acaba kadın bir magji miydi? Yoksa sıradan bir insan mı?'

"Aslına bakarsanız ben kayıt olmak için gelmiştim. Okulunuzun özel bir programı var mı?"

"Özel bir program? Ha anladım. Tam gün grubu mu yoksa sabahçı-akşamcı grupları mı onu soruyorsun."

"Hayır beni yanlış anladınız. Şeyy... Yani özel yetenekleri olanlar için özel bir program."

Çekinmeye başlamıştım. Sanırım kadın beni bir nevi teste tabi tutuyordu. Gerçi mektupta bir zaman ibaresi görememiştim. Burada magjilik hakkında hiçbir şey de kalmamış olabilirdi. Daha fazla dikkat çekmemek için ufak tefek yalanlar söyleyip odadan çıktım. Büyük bir hüsran yaşıyordum. Kafamda tasarladığım çok kolay olması gereken plan her şeyin yolunda gitmesi üzerine kuruluydu ve şu anda hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Teneffüs zilinin çalışı ve sınıflardan öğrencilerin çıkışı düşüncelerimi böldü. Adımlarımı hızlandırıp eve doğru yürümeye başladım. Necla teyzenin bana meraklı gözlerle bakışına aldırmadan odama çıkıp yatağıma uzandım. Uyuya kalmışım. Odamın kapısının tıklatılmasıyla yataktan sıçrayıverdim.

"Bir kız seni soruyor." dedi Necla teyze. Ona da ters gelen bir şeylerin olduğu aşikardı. 'Tedbiri elden bırakmamak lazım.' diye düşündüm. Merdivenlerden aşağı inerken kapıdaki kız kafasını kaldırıp bana doğru gülümsemeye başladı. Neden bilmiyorum ama içimi ısıtan bir gülümsemesi vardı.

"Kimsiniz?" diye sordum.

"Ben Nil. Özel Dolunay Kolejinde okuyorum. Müdürle sekreter konuşurken kulak misafiri oldum. İlginç sorular soran bir kızın geldiğini ve ne olduğunu bile anlayamadan gittiğinden bahsediyordu. Güvenlikten rica edip kamera kayıtlarına baktım ve şimdi buradayım." dedi.

Elim ayağım buz kesilmişti. 'Nasıl yani? sekretere yaşadığım yeri bırak adımı bile söylememiştim. Beni nasıl bulmuş olabilir?'

"Kulağa garip geldiğinin farkındayım ama seni korkutmak istemem. Ben de bir magjiyim. Özel gücüm herhangi bir görüntüden o kişinin nerede olduğunu bulabilmek. Öyle pek özel bir güç sayılmasa da seni bulmama yardımcı oldu değil mi?" dedi Nil.

Necla teyzeyle birbirimize baktıktan sonra Nil'i içeri davet ettik. Bana okulun normal öğrenciler için kurulduğunu ama Ayten Hanım'ın sayesinde kendi gibi öğrenciler için bir eğitim kurumuna dönüştüğünü, normal öğrencilerin her sabah 08:30'da ders başı yaptığını fakat kendilerinin 08:09'da derse girdiğini söyledi.

"08:09 mu? Çok ilginç." dedim.

"Ben de bunun sebebini bilmiyorum." dedi. Gözlerinden gerçekten bu olayın ona da garip geldiği belli oluyordu.

Sohbet etmeye devam ettikçe Nil'e daha fazla ısındığımı fark ettim. Saatin epey geç olduğunu Necla teyze kapımızı tıklatıp söylediğinde anladık. Nil'i yolcu etmek için merdivenlerden inerken arkasını dönüp;

"Yarın sabah 8'de benimle okulun bahçesinde buluş. Şansın varsa müdürü kaydını yapması konusunda ikna ederiz." dedi.

Olur anlamında heyecanla kafamı salladım. Sanırım işler yolunda gitmeye başlıyordu ama erkenden paçaları sıvamak da istemiyordum.

Odama çıkıp yatağa girdim. Işığı açık unuttuğumu görünce oflaya puflaya kalkarken kendimi test etmem gerektiğini hatırladım. Yeterince odaklanabilirsem yataktan çıkmadan ışığı kapatabilirdim. 'Ne kadar zor olabilir ki?' Işığın düğmesine odaklanmaya çalışıp onu kapattığımı hayal ettim. Bir ara tek gözümü açıp etrafa baktım. Hiçbir değişiklik yoktu. Bomboş ve aydınlık odada yatakta oturuyordum. 'Sanırım bu okula kayıt olup en azından ışığı kapatabilmeyi öğrenmeliyim.' diye geçirdim aklımdan. Kalkıp ışığı kapattım. Yarın büyük gündü. Umarım her şey yolunda gider diye düşünerek heyecan içinde uykuya daldım.

Sevgili okurlar, destekleriniz benim için çoook önemli. Yorum yazmayı ve yıldız atmayı unutmayın lütfen. Okumaya başladığınız tarihi de yorumda belirtirseniz çok sevinirim. Sizi çok seviyorum. <3

AYIN GİZEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin