"Dünyanın ağırlığı omuzlarımdaymış gibi hissettim.
Ya zincirlerimi kıracaktım ya da geri çekilecektim."
- Anthony Hamilton & Elayna Boynton
Gözlerim şiş şiş uyandım. Yataktan çıkmak istemiyordum. Hatta bugün hiçbir şey yapmak istemiyordum. Sanki odaya yabancıymışım gibi bakışlarımı eşyaların üzerinde gezdirdim. Boğuk bir şekilde duyduğum ses Necla teyzeninkiydi;
"Güzel kızım! Hadi aşağıya in de kahvaltı yapalım, senin sevdiğin gibi kahve de içeriz hem."
Gerçekten kahve iyi gelirdi. Ama canım halen hiçbir şey yapmak istemiyordu. Yatakta doğruldum. Kendimi odanın diğer köşesindeki aynada görünce yüzüm iyice asıldı. Saçlarım dağılmış, gözlerim neredeyse kapalı gibi görünüyordu. Banyoya gidip yüzüme su çarptım. Aynada gördüğüm kız daha önce kendini hiç bu kadar dağıtmamıştı. Kendime çeki düzen verme zamanım gelmişti. 'En nihayetinde bir okul...' diye düşündüm. Dünyanın sonu değildi. Pijamamın kollarını çekiştirip düzelttim ve aşağı indim.
Ağzımı bıçak açmıyordu. Necla teyze de bunu fark etmiş olacak ki;
"Gizay canını sıkan bir şeyler var senin. Ben anlarım." dedi.
Durumu en ince ayrıntısına kadar anlatınca göz bebekleri büyüdü.
"Terbiyesiz herif! Seninle nasıl böyle konuşabilir?! Hemen üstünü giy kızım sen, konuşmaya gidiyoruz."
Necla teyzeyi ilk defa böyle hiddetlenmiş görüyordum. Koşa koşa odama çıkıp üstümü değiştirdim.
Hışımla okul bahçesine girdik. Necla teyze önde, ben arkada sanki savaşa gidiyorduk. Pimi çekili bombalarımız ağzımızın içinde geveleniyordu. Sekreterin çaresiz bakışları altında müdürün odasına giriverdik.
Müdür bey şaşkınlıkla bize bakarken Necla teyze lafa girdi;
"Teessüf ederim Toygarç Bey! Sizin gibi kendini bu öğrencilere adamış, eğitim öğretim ateşiyle yanıp tutuşan insanlara o konuşmalar, o davranışlar yakışıyor mu? Gizay'ı yanınıza yalnız başına göndermek bir hataymış. Ayten hanım burada olsaydı sizden utanırdı!"
Dilim tutulmuştu. Normalde başkalarının beni savunmasından haz etmezdim ama Necla teyze fazlasıyla iyi gidiyordu.
Müdürün yüzü Ayten hanımın ismini duyar duymaz değişti. Kravatını gevşetip ağzında bir şeyler gevelemeye başladı;
"Eheh! Gizay'dı değil mi? Gizaycığım neden söylemedin bana? Ayten hanımın referansıyla geldiğini bilseydim yardımcı olmaya çalışırdım. Necla hanımı da yormuşuz bak buraya kadar gelmiş. Efendim ne içersiniz? Çay, kahve, herhangi bir şey? Kızımızı okula kaydetmekten onur duyarım pek tabii."
Necla teyze bana göz kırparak kalktı;
"Gizaycığım birkaç işimi halletmem gerekiyor, seni yalnız bırakıyorum. Herhangi bir durum olursa beni aramaktan çekinme canım."
Gülümseyerek kafamı salladım. Necla teyzenin gidişiyle müdür de biraz olsun rahatlamıştı.
Bana pişman pişman bakarak koridorun sonundaki temizlik malzemelerinin durduğu odadan bahsetti. Normal öğrenciler için bir aldatmacaydı bu. Kapı magjiler tarafından açıldığında diğer sınıflardan bir farkı yoktu. Ders saatlerinin tekrar üstünden geçip beni uğurladı.
Ürkekçe açtığım kapı sınıftaki uğultuyu bıçak gibi kesmişti. Gülümsemeye çalışarak;
"Şey... Ben Gizay. Az önce kayıt oldum. Müdür bey burayı işaret etmişti de..."
Sevgili okurlar, destekleriniz benim için çoook önemli. Yorum yazmayı ve yıldız atmayı unutmayın lütfen. Okumaya başladığınız tarihi de yorumda belirtirseniz çok sevinirim. Sizi çok seviyorum. <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYIN GİZEMİ
FantasyBen Gizay. Bir Magji'yim. Magji ne mi? Aslında yakın zamana kadar ben de bilmiyordum. Okültik yeteneklerim -yani doğa üstü becerilerim- yüzünden başıma gelmeyen kalmadı. Sonra öğrendim ki mistik güçlere sahip bir magjiymişim. Ben ve 10 kadar magji'...