Hayatımda daha önce hiç bu kadar kötü uyanmamış olabilirdim! Mide bulantısı, baş ağrısı, halsizlik... Bu kadar içecek ne vardı sanki! Oldukça karmaşık bir gece geçirdim. Güzel miydi? Güzeldi. Kötü müydü? Kötüydü. Her şeyden biraz vardı. 'Ne kadar da benim hayatıma uygun!' Diye düşünmeden edemedim. Aklımda kopuk parçalar vardı. Dün geceye dair hala hatırlamaya çalıştığım ama bir türlü oturtamadığım kesik kesik kareler. Her şey güzel giderken bir anda kafamın düşüncelerle karardığını anımsıyordum. Kötü giden anılarımı, bana hiç aile olamamış annem ve babamı... Sonra dayanamayıp insanların içinde ağlamamak için kaçtığım verandayı... Sonra kendimi nasıl toparlayıp partiye dönmüştüm? Ya da acaba partiden direkt eve o halde mi dönmüştüm? 'Herhalde biraz kendimi toparlarsam aklım başıma gelir' diye düşündüm. Yataktan mide bulantısıyla kalktım ve baş ağrısı yüzünden elimle başıma tuta tuta aşağı indim.
Necla teyze beni gördüğü gibi bütün neşesiyle konuşmaya başladı.
"Günaydıııın! Dün gece nasıl geçti meraktan çatladım! Eh biraz fazla uyuduğun için ben acıkıp kahvaltımı yaptım ama senin için sofrayı toplamadım. Çayın altını şimdi açarım, iki dakikaya ısınır. Hadi geç masaya da anlat bakalım dün geceyi."
"Ahhh! Necla teyze başım çatlıyor. Bir şey yiyebileceğimi sanmıyorum midem de bulanıyor bayağı ya."
"Ay kıyamam ben sana. Tamam ben şimdi hallederim."
Dediği gibi yerinden fırlayıp buzdolabına yöneldi. "Hemen bir bardak soda, biraz tuz biraz da limon. Heh! işte hazır. Hemen iç bakalım şunu!"
Elinin pratikliği başımı döndürmüştü.
Hazırladığı karışımı anında kafama diktim ve dün gece için bir iki kelam hatırladığım kadarıyla laf ettim. Gayet güzeldi, herkesi tanımaya fırsat buldum vs. vs. Aslında kimi tanıdığımı bile hatırlayamayacak kadar içmiştim. Ama karışım anında etkisini göstermeye başlamıştı ve kendimi şimdiden daha iyi hissediyordum.
"Necla teyze sen bir harikasın! Bunu nereden biliyorsun ya?"
"A a! Şuna bak! Biz de genç olduk heralde ayol. Hahaha, afiyet olsun güzel kızım. Hadi ekmeğin soğumasın."
Hızla bir şeyler atıştırırken Necla teyze de bugün için planını anlattı. Yine komşularıyla görüşecekti. Birinin kızı mı evleniyormuş, yoksa kızı doğum mu yapmış ne, tam anlayamasam da kafamla onaylayıp merak etmemesini; eğer dışarı çıkacak olursam ona haber vereceğimi söyleyerek ben de kahvaltımı tamamladım.
Uzun zamandır evde yalnız kalmamıştım. Biraz kendime zaman ayırmak fena fikir değildi. En sevdiğim şarkılardan birini son ses açtım ve telekinezi yöntemiyle parmaklarıma oje sürerken bir yandan da çizim yapmaya başladım. Kıkırdamama engel olamıyordum çünkü artık aynı anda ben hiçbir şey yapmazken iki işi birden yapabilecek kadar gelişmeye başlamıştım. Müzik listemdeki şarkılardan biri çalarken düşüncelere daldım.
'Ah! Bu şarkı dün gece de çalmıştı!' Birkaç saniye düşündükten sonra dün geceye ait bir şeyler daha hatırlamaya başladım. Evet... Bu şarkı arka fonda çalarken ben... ben ağlıyordum. Sonra... Sonra sanki Nil yanıma geldi ve...'
Yerimden sıçradım. Bir anda oje şişesi yere devrildi ve çizim kalemim defterde hızla anlamsız şeyler karalamaya başladı. Kendimi toplayıp güçlerimi kullanmayı bıraktım. Evet, şimdi daha net hatırlıyordum. Dün gece konuştuğum kişi Nil değil, Savaş'tı. Hatırlamaya başladıkça yarım kalan konuşmamız da aklımda yer etti. Dayanamayıp aşağı kata doğru koşmaya başladım. Merdivenden seke seke indim ve telefonuma ulaştım. Hemen Savaş'ın numarasını yazdım ve mesaj attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYIN GİZEMİ
FantasiaBen Gizay. Bir Magji'yim. Magji ne mi? Aslında yakın zamana kadar ben de bilmiyordum. Okültik yeteneklerim -yani doğa üstü becerilerim- yüzünden başıma gelmeyen kalmadı. Sonra öğrendim ki mistik güçlere sahip bir magjiymişim. Ben ve 10 kadar magji'...