Bölüm 17 - DÜŞMAN İŞ BİRLİĞİ

370 28 27
                                    


Pera birkaç deneme daha yaptıktan sonra olumsuz manada başını salladı.

"İşe yaramıyor, cevap alamıyorum."

Kısa bir sessizliğin ardından Savaş bunun nedenini tahmin ettiğini söyledi.

"Tamam büyük ihtimalle bizimle konuşmak istemiyor çünkü hala korkuyor. Sonuçta adam duyduğu şeyler yüzünden öldürüldü. Belli ki iyi kalpli, zavallı bir adamcağız. Bizim de başımızı yakmak istemediği için susuyor. Ne duydu, ne kadarını duydu bilmiyoruz ama elimizdekileri değerlendirip bu sorunu biz çözmeyi denemeliyiz. Gerekirse bu iş için sonra Berrin hocadan bile yardım isteyebiliriz. Ama önce eteğimizdeki taşları dökelim."

Tam bir antrenör gibi hepimizi gaza getirecek konuşmasını yapmış oldu böylece.
'Bu çocukta şeytan tüyü var' diye geçirdim içimden. Ukalaydı, bazen sinir bozucuydu; çoğunlukla da düşüncelerini okumak mümkün değildi ama bildiğim tek bir şey vardı. Savaş gerçekten cesur ve akıllıydı. Bize de şu an en lazım olan şeyler bunlardı.

"Tamam!" dedim yüksek sesle bir anda sesimi kontrol edemeyerek. "Bildiklerimiz şunlar. Bir katil var."

"Katil değil..." dedi Pera sakince. "Katiller..."

Duraksadıktan sonra arkamdaki masadan bir defter ve bir kalem aldım. Bir daire çizdim. Sonra da daireyi elimle işaret ederek sözlerimi devam ettirdim.

"Burası o üniversite." Dairenin içine ufak ve birbirleriyle birleşim oluşturan iki küme daha çizdim. "Bu da üniversitenin herhangi bir yerinde magjiler hakkında konuşan en az iki kişi. Çünkü Pera'nın da dediği gibi; adam bize 'Beni öldürenLER DE magjiler hakkında konuşuyordu' demişti. Yani bu konuşmayı yapan en az iki kişi söz konusu..."

Savaş elimden kalemi aldı ve bu dairelerle kesişen bir üçüncü daire çizdi. "Bu da bizim zavallı temizlikçi abimiz. Maalesef bu konuşmayı duydu. Belki duydukları karşısında panikledi ve yere bir şey düşürdü, belki de o sırada içeri giren bir üçüncü kişi bizim adamımızı gördü ve diğerlerine haber verdi. Sonuçta... Adamcağızı duyduklarını ötmesin diye öldürdü..." dedi ve çizdiği son dairenin üstünü üzgün bir şekilde çarpıladı.

Gönenç çok sessizdi. Sanırım bana aranızda en kırılganı, en cesaretsizi hanginiz diye sorsalar düşünmeden Gönenç derdim. O, dünya tatlısı bir çocuktu. Sempatikti, komikti, eğlenceli ve iyi kalpliydi. Ama hiç bu tür işleri kaldırabilecek biri değildi. Soğukkanlı ya da aklı selim düşünemeyeceği çok belliydi. Pera ve Savaş benden daha iyilerdi ama ben de Gönenç kadar kötü durumda değildim. Hepimiz Savaş'ın yönlendirmeleriyle kafamızda bir cinayet planı düşünmeye başladık. Olası tüm ihtimaller mantıklıydı ama adam bizimle konuşmadan onu kimin ya da kaç kişinin öldürdüğünü asla bilemeyecektik.

"Peki bu üniversiteye dair ne biliyoruz?"

Gönenç bir anda onun dahil olabileceği bir konuya gelmemize sevinmiş gibi şakımaya başladı. "Aslında ben dün geceden beri bayağı bir araştırma yaptım bu okulla alakalı. Şey; bu okul tıpkı bizim Dolunay Koleji gibi. Sıradan gözüküyor. Ama sonuçta bizim okulda da magjilerin okuduğunu kimse bilmez. Burası da biraz o kafada bir okul. Yani bazıları bu okulda çeşitli araştırmaların yapıldığını ve fonlarının karanlık adamlar tarafından sağlandığını söylüyor. Söylentiye göre bundan 50 yıl kadar önce, üniversitenin ilk yıllarında bir deney yapılmış. Deneyde bir şekilde küçük bir çocuk zarar görmüş. Konuşulanlara bakacak olursak kimsesiz bir çocuk. O yüzden de çok uzun süre kimse çocuğu aramamış. Araştırmaların devam ettiği laboratuvarda büyük bir patlama yaşanmış ve çocuk ölü bulunmuş... Bu olaydan sonra üniversitede uzun süre durgunluk yaşanmış. Tabii olay polise intikal ettiğinde de hiç kimse çocuğu tanımadığını söylemiş. Yani "kimsesizdi ve havalar soğuduğunda çocuklar donmamak için kaçıp buralarda saklanırlar. Belki de öyle bir şeydi" filan gibi şeyler söylenmiş ve soruşturmanın üstü yine bu fon sahibi karanlık adamlar tarafından kapatılmış. Biraz daha araştırma yaptığımda o yıllarda orada çalışan bir hademeyi bu haberler üzerinde çalışırken buldum. Belki... Onunla iletişime geçmek istersiniz diye düşündüm." dedi. Bize cep telefonundan bir haber küpüründe fotoğrafı olan bu kadını gösterdi. "İşte kadın bu. Tabii şimdilerde yaşlanmıştır ama hala konuşmak için elimizde olan tek isim. Ne dersiniz?" dedi ve soran gözlerini üzerimizde gezdirdi.

AYIN GİZEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin