Bölüm 3: "Düşünceler de Hiçliği Kaldıramaz."

39 1 1
                                    


Keyifli Okumalar... :*


Bartu yukarıya çıktıktan sonra şöminenin keyfini yapmak için kitap okumaya karar verdim. Normalde hayalim elimde koca bir kupada kahveyle oturmaktı ama öyle bir lüksüm yoktu. Şu yoğun geçen birkaç günü düşünmek için kendime bir gün tanımıştım. Yarın gidecek ve tahtamda her şeyi açıklığa kavuşturacaktım.

Kesinlikle boyumun yetişemeyeceği yerlerde, bir sürü tarih kitapları vardı. Daha aşağılara indim ve birkaç yazar gözüme kestirdim. Ardından yavaşça ayağa kalkarak büyük kitaplığa ilerledim. Boyumun yettiği yerden bir kitap aldım. Stefan Zweig, Satranç.

Kitabın ilk sayfasını açtım ve inceledim. Kitabın içine, hemen ilk sayfasına sonradan konulduğu belli olan siyah bir kağıt parçası vardı ve üzerinde beyaz kalemle bir not yazılmıştı. 'Bize hiçbir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz.' Stefan Zweig, kitaptan alıntı.

Kaşlarım hayretle kalkarken, fazla uzun olmayan kitabın sayfalarına şöyle bir baktım. Rastgele bir sayfada durarak bir cümlesini okudum. Ancak her ne kadar maddeye bağlı değil gibi görünseler de, düşünceler bile bir dayanağa gereksinim duyarlar, aksi durumda öteye beriye çark etmeye ve anlamsız bir şekilde kendi etraflarında dönmeye başlarlar; düşünceler de hiçliği kaldıramaz...

Düşünceler de hiçliği kaldıramaz... Bu söz oldukça hoşuma gitmişti. Ve bir de şu ilk başta ki siyah notta yazılanlar. Kafamı çevirerek salonun girişini kontrol ettim. Hemen ardından tekrar önüme döndüm ve kitabın ilk sayfasının arasında bulun siyah kağıdı alarak büyük masaya koydum. Fazla oyalanmadan da kitabı kapatıp aldığım yere koydum ve hemen yanında duran, yazarın aynı ama kitabın farklı olduğu bir romanı daha aldım. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu.

Tekrar ilk sayfayı açtım öncelikle. Yine siyah bir not kağıdında beyaz kalemle yazılmış 'Sana, beni asla tanımamış olan sana...' kitaptan alıntı, 01.02.17.

Kaşlarım istemsizce hafifçe çatıldı. Bahsedilen tarihten on ay sonrasıydı şimdi. Çok uzak sayılmazdı. Kağıdı alarak yine masanın üzerine koydum ve elimdeki kitabı da kapatarak aldığım yere geri bıraktım. Ellerim kitapların üzerinde dolaşırken durdum ve hemen parmaklarımın altında ki kitabı aldım. Olasılıksız, Adam Fawer.

İlk sayfayı açtım ve yine bir siyah notla karşılaştım. 'Aslında, eğer bir şeyi yapabileceğini düşünürsen, bu mümkün olmasa bile yapabildiğini görürsün. Eğer yapamayacağını düşünürsen, o zaman çoğunlukla yapamazsın, çünkü yapmayı denemezsin bile.'

Bu notu da alarak masanın üzerine koydum. Birkaç tane kitap bakındım Olasılıksız'ın ardından, onların da çoğunun içinde vardı siyah notlar ama almamıştım. Sadece bu üçü dikkatimi çekmişti. Kendime daha yakın hissetmiştim bu cümleleri.

Sonunda Wulf Dorn'un yazdığı Fobi isimli kitabı alarak şöminenin karşısına kuruldum. Sanırım bu kitabı bitirecektim.

Saat baya geçti, gece yarısını geçti, ikiyi gösterdi ve sonunda sabaha karşı dördü gösteriyordu saat. Normalde bölümün sonunda kitabı bırakır, ertesi gece devam ederdim ama Fobi beni öyle bir sarmıştı ki, kaç yüz sayfalık kitabı tek gecede bitirmiştim. Ayrıca birkaç saate bu evden ayrılacaktım ve bu kitabı istesem bile vermeyeceğini biliyordum.

Kitap; çirkin yüzlü bir adamın, kaç senedir gözetleyerek gizliden gizliye takip ettiği bir ailenin yerine geçişini anlatıyordu. Karısını aldatan adamın yerine geçmeyi öyle bir benimsemişti ki çirkin yüzlü adam; buzdolabında ki salamın türünden, o adamın anahtarı kaseye bırakış şekline kadar her şeyini benimsemişti.

İSTİSNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin