Uyanış- 1

28 1 0
                                    



Anne.

Hayır... İstemiyorum!

Lütfen bunu yapma...

Atlatabiliriz...

Geçecek mi?

Sıçradığımı hissettim. Kafamın içindeki bu sesler mi daha gerçekciydi yoksa vücudumun yarısını hissetmemem mi?

Mesela kafamın içinde bir sürü sesler yankılanıyordu. Bana sesleniyor, kafamın içinde tanımadığım başka birisi var, bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Birisi rüya gördüğümü söylüyor. Birisi bir şeyin biteceğinden bahsediyordu sanki. Birisi fısıldarken, birisi bağırıyordu. Birisi hıçkırarak ağlarken diğeri çığlık atıyordu. Tüm bunlar acı verirken aslında bedenimi zorlayıp bir şeyler anlamayı bekliyordum. Birisi gerçek olmalıydı; bir ses gerçek olmalıydı.

Hangisi gerçekti? Bilmediğim şeylerin hangisinin gerçek olduğunu nasıl bilecektim? Beynimi zorlamaktan hafızamı yitiriyor gibi hissettim. 

Kafamın iki yanının deli gibi ağrıdığını hissediyorum. Bir yandan da sanki üzerimde beni öldürecek güçte birisi oturuyormuş gibiydi. Ya da ağır bir yorganla üzerim örtülmüştü. Ya da sanki üzerimden yıllar geçmişti.

Sanki hiçbir şey bilmiyormuşum gibi hissediyorum. Kendimdeyim, ama gözlerim yorgunluktan dolayı açılamıyor. Vücudumun içinde resmen enjekte edilen her neyse, onun dolaştığını hissedebiliyorum. 

Vücudumun bir kısmını hissediyordum ve kafamın içinde biraz önce net olan sesler boğuk boğuk çıkmaya başlamıştı; biraz önceki yankılanan seslerden artık hiçbirini hatırlamıyordum.

Biraz daha beynimin içinden soyutlanmaya başlayan kelimeler, kelimelerin sahip olduğu yüzler artık kaybolmaya başlıyordu. Göz kapaklarımın titreştiğini hissettiğimde, kafamın içinde şimdi sessizlik senfonisi yankılanıyordu. Ağır, uzun; sağır edici bir senfoni. 

Göz kapaklarımı açmamak için bir ses yankılanır gibi oldu kafamda, şimdi de. Seslerle birlikte görüntüler de artmaya başladığında, çığlık atmak istedim. Çığlık atıp sahipsiz görüntülerin ve seslerin son bulmasını istedim. Kare kare görünen görüntüler, birkaç saniye var olup kaybolan sesler birleşince hiçbir şey elde etmiyordu. Büyük bir sayıyı sıfırla çarpmış hissi veriyordu. Elde kalan hiçbir şeydi.

Ama yine de kafamdaki bir ses kendini bastırdı, diğer hiçbirine izin vermedi. Nerede olduğumu, nasıl olduğumu veya kimlerin yanında olmadığından tutun; üzerimde ne vardı bunu da bilmiyordum. His gücüm kalmamış gibiydi. Vücudumun yarısı uyuşuk gibiydi.

İçimden gelen yüksek bir istek üzerine göz kapaklarımı açmak için ani bir hareket yaptım. Başarılı da oldum, gözlerimi aniden açtım ama baktığım şeyi göremedim ilk sefer. Gözüme giren ışık yüzünden gözlerimi kıstım. Sahibi olmayan sesler şimdi yerini gerçek seslere bırakmıştı, görüntüler de öyle.

Ne kadar geçti tam bilmiyorum ama kendime gelmeye başladığımda karşımda bir kadın oturuyordu. Beyaz tenli, yeşil gözlü ve kumral saçlarıyla ne çok zayıftı ne de kiloluydu. Çok güzeldi. Kadına bakmaya devam ettim. Anneme o kadar benziyordu ki, sanki kardeşi değil ikizi gibiydi. Ya da teyzem olduğu için onu ben böyle görmek istiyordum, bilmiyordum. İçimden bir his onu çok özlediğimi söylüyordu bana. Onunla görüşmeyeli çok uzun zaman oluyordu. 

Annemin ölümünden sonra onunla yaşamaya başlamıştık ve iki senedir bu böyleydi. Onu gerçekten özlemişim gibi hissediyordum ama zaten onunla yaşıyordum... Gözlerim kısıldı.

İSTİSNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin