Selaam, umarım herkes iyidir: buyurunuz... İyi okumalar...
"Gene ne yaptım?" Arkamı döndüm, bana birkaç adım uzaklıkta duruyordu ve kaşları çatık değildi ama bakışları ciddiydi. Maral'ın dediği gibi, seri katil tipi vardı gibi ama bu ciddiyeti polis oluyor olmasından da geliyor olabilirdi.
"Bu sefer yapmadın. Hayret." Gözlerimi devirirken kafamı sağa sola salladım.
Yanımda getirdiğim şişeden su içtikten sonra şişenin kapağını kapatırken, "Bir gün geleceğim ve benimle birlikte gelmeni isteyeceğim demiştin. O gün bugün mü?" diye sordum.
"Benimle gelmen için ortada bir sebep yok," dedi ve birkaç saniyeliğine gözlerini benden çekerek, "Henüz," dedi.
Dudaklarımı ıslatırken, "O zaman niye buradasın? Ayrıca yerimi nasıl öğrendin?" diye sordum sanki hiç bilmiyormuş gibi.
"Arkadaşının seni aradığını biliyorum, tahmin etmek zor değil. Ayrıca geldiğimde şaşırmamandan da bunu anlamak zor değil. İşime yarar bir şey öğrenememiş olsam da, sisteme numaranı yazmam kimlik numarana kadar tüm bilgilerini verdi bana."
Kaşlarımı kaldırıp indirdim. "Benim almadığım telefon, nasıl benim üzerime olabiliyor?"
Tek kaşını kaldırdı. "Telefonun birisine ait olup olmadığından bahsetmedim, numara yazınca zaten direk ekrandan parlıyorsun." Kaşlarımı kaldırıp indirirken basamağa oturdum.
"Her neyse, ne için gelmiştin?"
"Sırtımı yere değdirmeyi başarabilirsen sana söylerim?" Şaşkınlıkla ona bakakaldım.
"Buraya bana bir şey söylemek için gelen sensin, ya da ne için geldiğini bilmiyorum. Ve söylemen için benim maçı almam mı gerekiyor?"
Kaşlarını kaldırarak, "Öğrenmek istemiyor musun?" diye sordu. "Kaner İltekin'le ilgili söyleyeceklerim bu arada."
"Bir tık yoruldum," dedim ve parmak uçlarımla azıcık işareti yaptım. Kısaca güldü, dalga geçiyordu. "Çok azıcık. O yüzden uğraşamayabilirim."
"Dövüşçüler yorulmaz."
Tek kaşımı kaldırdım, o da hemen yanıma oturmuştu. "Dövüşçü olduğum da ekranda yazıyor muydu?" Yarım ağız gülümser gibi oldu.
"Yaptığın hareketlere kadar hemde." Ben de gülümsedim.
"Buraya o adamla ilgili geldiysen, içeriğinde ben de varım, değil mi?" diye sordum konuyu değiştirerek.
"Zekice bir tespit."
Ofladım. Öğrenmesem de olurdu ama polisler yine beni sorguya alacaklarsa, söyleyeceklerini bilmem gerekiyordu. Değil mi?
"Tek round?"
"Üç dakikan var o halde."
"Sırtın yere geldiğinde ağlama, canını acıtmayacağım merak etme." Dudağının bir kısmı benimle dalga geçer gibi yukarı kıvrıldı. İkimiz de ayaklandık ve oturduğumuzdan beri yakın mesafedeydik ama yine ikimiz de bir adım geriye atmamıştık.
"Bu kadar iddialı olma Lavin." Omuz silkerken, "Önden buyur," dedi. Belki de bunca zamandır bana karşı tavrının hıncını almalıydım ondan. Tek kaşımı kaldırdım. Kesinlikle hıncımı alacaktım.
"Isınmayacak mısın?" Belini ısındırmaya başladı.
"Ben her zaman hazırım ama yine de bel önemli." Birkaç saniye daha beliyle uğraştıktan sonra omuzlarını da öne geri yaptı birkaç kez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTİSNA
Mystery / ThrillerBir gece, bir sabah, bir an; ansızın. Sabah uyanıyorsunuz ve hiçbir şey hatırlamıyorsunuz. Ne düşündüğünüzü, ne düşüneceğinizi, ne olduğunuzu, ne olacağınızı ve en son ne zaman, nerede ve ne şekilde uyuya kaldığınızı. Yanında duran adam tanıdığın m...