Yolculuk

1.6K 29 12
                                    

Aras kadar mutlu bir insan yoktu artık. O hep çıkmak istediği yolculuğa çıkmış hem de öyle biriyle yapmıştı ki bunu kendi bile inanamıyordu. Sanki bir rüyadaydı ve her an uyanma korkusu vardı içinde. Ama her ne olursa olsun o çok mutluydu. 

Afra radyonun sesini açtı, başını açık olan cama doğru çevirdi ve yol kenarından geçen ağaçlara izlemeye başladı. Camdan içeri giren rüzgar saçlarını dalgalandırıyordu. Bu duygu onda garip bir mutluluk uyandırmıştı. Yüzünde bir gülümseme ile Aras'a döndü ve,

''Neden yapıyorsun bunu'' diye sordu.

Böyle bir soruyu hiç beklemiyordu. ''Neyi neden yapıyorum'' diye cevap verdi.

''Neden geliyorsun benimle bu yolculuğa? Daha önce kısa bir cevapla geçiştirdin ama gerçek cevabını öğrenmek istiyorum.''

Aras sadece ''yakında öğreneceksin'' dedi ve gülümsedi.

Afra aldığı bu cevap karşısında sinirlenmişti. Aras'a baktı, onlarca şey söylemek istedi ama sadece sustu.

Bir süre ikisi de konuşmadan yollarına devam ettiler. Ama ne zamana kadar böyle susacaklardı. Birinin bu suskunluğu bozması gerektiğini düşünerek ''çok acıktım ben'' dedi Aras. Afra bunu duyduğuna çok mutlu olmuştu çünkü o da çok acıkmıştı. Bir an da konuşmaya başladı ve ''ne yiyoruz'' dedi.

Bu sırada ikisi de birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. 

Daha sonra Aras yolculuğa çıkmadan bazı araştırmalar yaptığını ve bir kaç kilometre sonra çok güzel bir yerin olduğunu söyledi. Orada ne isterlerse yiyebilirlerdi. Bu baş başa ilk yemekleri olarak da sayılabilirdi.  Kısa bir süre sonra  o yere geldiler. Aras arabadan aceleyle inip Afra'nın kapısını açtı ve ''buyrun madam'' diyerek küçük bir jest yaptı. Afra bu küçük jest karşısında hafif bir gülümseme ile "teşekkürler lordum" diyerek karşılık verdi (''lordum mu? başka söyleyecek bir şey bulamadın mı?'' ) ve Aras'ın koluna girdi. Çok tatlı bir çift olmuşlardı ama aralarındaki ilişki hakkında konuşmadıkları için hiçbir şey belli değildi.

Göl manzarası olan bir restorandı burası ve manzarası en güzel olan yerde oturuyorlardı. Siparişlerini verdiler ve manzara eşliğinde sohbet etmeye başladılar. Aras artık açılmak istiyordu ama aralarındaki bu ilişkinin bozulmasından korkuyordu. Aslında bir bakıma belli etmişti ona karşı olan hislerini ama yine de içinde bir kuşku vardı. Belki de daha sonra konuşmalıydı bunları. Bu sırada siparişleri geldi ve yemek yemeye başladılar. Çok acıktığı her halinden belli olan Afra büyük bir iştahla yemeğini yiyordu. 

Aras ''bir insan bu kadar güzel yemek yer mi?'' diye düşündü kendi kendine. Afra ne yaparsa daha çok hayran oluyordu ona. 

Aras kendi düşler aleminde bunları düşünürken Afra çoktan bitirmişti yemeğini ve Aras'ın da bitirmesini bekliyordu. Biraz sabırsız biri olduğu için ''acele et daha göl kenarına gideceğiz'' diye Aras'ın başının etini yiyordu. 

Çok geçmeden tabağındakileri bitirmiş ve Afra ile göl kenarına inmişlerdi. Burası ne kadar güzel bir yerdi. Afra bir an Aras'a dönerek ''tüm ömrümü burada geçirebilirdim ama tutmam gereken bir sözüm var''dedi. 

Aras ''belki yolculuğumuz bittikten sonra tekrar gelebiliriz buraya.''

''Belki'' diye cevap verdi Afra.

Artık yola çıkma vakitleri gelmişti. Her durdukları yerde bu kadar beklerlerse daha ilk durakları olan Pygela'ya bile varamayacaklardı.

Bunun farkında olan Aras ''artık gitmemiz gerekiyor'' dedi ve birlikte arabaya doğru yürümeye başladılar...









Okyanus MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin