Ve kara göründü diye bir çığlık sesi duyuldu. En sonunda Afra'nın çok istediği yolculuğun ilk durağı olan Pygela'ya gelmişlerdi. Deniz kum ve güneş üçlüsünün bir arada olduğu inanılmaz bir yerdi burası.
Bir süre bu güzellikleri seyrettikten sonra sahil kenarında bir yerde durdular. Afra hiç zaman kaybetmeden denize doğru koştu ve derin derin içine çekti deniz kokusunu. Şiir gibi geliyordu dalgaların sesi, sanki karaya olan aşkını anlatıyordu. Her bir dalga farklı bir melodi olarak geliyordu kulağa.
Daha sonra Aras'ta Afra'nın yanına geldi ve Afra ona;
''Neden insanlar böyle harika yerler varken o sıkıcı şehirlerde yaşıyorlar'' diye sordu.
Aras'ta bilmiyordu cevabı ve sessiz kaldı.
Yerden bir taş aldı ve denize doğru attı. Bir kaç defa su üzerinde sektikten sonra su içinde kayboldu. Afra ''ben daha iyisini yaparım'' diyerek bir taşta o attı ve gülümsedi. Daha sonra kumsalda yürümeye başladılar. Yumuşacık kumların üzerinde yürüyorlar ve dalgalar ayaklarına çarpıyordu. Afra bu anıları ölümsüzleştirmek için fotoğraflar çekiyordu. Aras'a yaklaştı elini omzuna attı ve kendi resimlerini çekti.
Çok eğleniyorlardı ve daha gezilecek çok yer vardı. Yürüyüşü tamamladıktan sonra buranın diğer güzelliklerini görmek için arabaya döndüler. Bir süre doğru yolu bulmaya çalışsalar da en sonunda doğru yere ulaştılar.
Kaldıkları her dakika burayı daha çok seviyorlardı. Deniz, kum, güneş ve bir çok tarihi kalıntılara sahipti Pygela. Ama elbette burası ilk ve son durakları olmayacaktı. Daha gitmeleri gereken onlarca yer vardı.
Saatlerdir bu güzel yerde geziyorlardı ve hava hafif kararmaya başladı. Sanırım biraz da acıkmışlardı ki yemek yemek için bir yer aramaya başladılar.
''Deniz kenarına gelip balık yemeden olmaz'' dedi Aras. Her ikisi de çok seviyordu balık yemeyi bu da diğer bir ortak noktalarıydı. Yol da bir kaç kişiye sorduktan sonra çok güzel balık yaptığı söylenen bir yere gittiler.
Yine sahil kenarında bir yerdi burası. Bir yandan deniz manzarası bir yandan güneşin batışını izliyorlardı. Tam siparişleri verirken Afra bir de rakı istedi. ''Rakı-balık yapmanın zamanı geldi'' dedi ve birbirlerine bakıp gülüştüler.
Kısa bir süre sonra siparişleri geldi ve rakı kadehlerini tokuşturup ilk yudumlarını aldılar. Aras masaya bakıp içinden ''seninle rakı ve balık kadar yakın olsak yeter'' dedi. İlerleyen saatler de bunları içinden söylemeyi bırakıp Afra'nın yüzüne söylemeliydi.
Derin bir sohbet eşliğinde yemeklerini yediler. Rakının etkisiyle biraz da sarhoş olmuşlardı. Hesabı ödedikten sonra restorandan ayrıldılar. Afra yürürken bir sağa bir sola doğru gidip geliyordu. Daha fazla ayakta duramayacağını anlayınca Aras'ın koluna girdi ve birlikte yürümeye başladılar. Nerede kalacaklarını hiç düşünmemişlerdi ve bu saatte de bir yer bulmak pek kolay görünmüyordu.
Bir süre yürüdükten sonra kumsala tekrar geldiler. Afra kumların üzerine bıraktı kendini. Aras'ta yanına uzandı ve denizi dinlemeye başladılar. Geç saat olmasına rağmen hava oldukça sıcaktı. Afra ''denize girmek istiyorum'' demeye çalıştı Aras'a ama bunu pek fazla başaramadı. Şu haliyle denize girmeye kalkışsa büyük ihtimalle boğulabilirdi. Aras bunu bildiği için yanından ayrılmasına izin vermedi. Yan yana uzandılar ve bir süre bu şekilde kaldılar. Aras artık Afra'ya karşı olan hislerini anlatmak istiyordu. Rakının verdiği cesaretle birlikte Afra'ya döndü ve tam konuşmaya başlayacakken Afra'nın çoktan uyumuş olduğunu gördü. Küçük bir hayal kırıklığı oluştu içinde ve ''yine söyleyemedim''dedi kendi kendine.
Daha sonra Afra'ya yaklaştı yanağından öptü ve onu izleyerek uykuya daldı kumlar üzerinde.
Merhaba arkadaşlar, uzun bir süredir yeni bölüm yayımlamaya vaktim olmuyordu ama bundan sonra bölümleri daha seri yayımlayacağım. Okuduktan sonra yorum ve oylarınızı bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus Mavisi
RomanceNefes alıp verişim duyuluyor, Duygularımın önünde hiçbir engel yok, Başka bir yerde başka biriyim... Yeni bir hikayeye başlıyoruz hep beraber. Okudukça daha çok içine çekecek bir hikaye olacak bu. Klasik ''aşk'' hikayelerinin aksine zamanla fantast...