ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

95 2 3
                                    

                  ''Yüreğimin en kuytu köşelerine saklanmış kırık bir cam parçasısın şimdi can !

                   Ne çıkarıp atabilirim,ne de seninle yaşayabilirim.

                    Umutsuzluğumun en ortasında yangın yerinde bırakıp gittin beni.

                    Düşlerime bile gelme,gocunurum.''

   Son sözü kulağımda çınlıyordu adeta. Cevap vermeme fırsat bile vermeden ıslak dudaklarını dudaklarıma hafifçe dokundurdu.Yüreğim perperişan..Kalbim faci şekilde can çekişiyordu.Bıraksam azad edecek kendini. Elini kalbimin üzerine koydu. Bir ''Ahh..'' çekti ve doğruldu. Bir kaç dakika konuşmadan sadece bana baktı.Ben ise alfabeyi unutmuştum çoktan. İki eliyle yüzümü avuçlarının arasına aldı.

''Korkma ! Sana dokunmayacağım. Sen ne zaman hazır olursan..Sevgilim..''

Yüzümde aptal bir gülümseme olduğuna eminim.Ama sebebi bana dokunmamasından değil.Bana 'Sevgilim' mi demişti? :) Allahım bu neydi şimdi..Kalbim bedenime dar geliyordu. Ama bir yandan da bütün romantikliği mahvettiğimi anladım.Toparlanmaya çalıştım.Acemi bir cellat gibi..

''Yoo,hayır ben korkmuyorum.''

Bu kadar da meraklı görünülmez ki ! Ne düşündü hakkımda kim bilir.Bir 'Devam edelim yaa iyiyim.'' demediğim kalmıştı.Zaten bundan da o anlaşılırdı ama..

''Yalan söyleyemiyorsun küçük cadı :)''

Gülümsemesi beni rahatlatmıştı.Evet bal gibi de korkuyordum işte, ne bu yürekli tavırlar falan. Sadece boş boş baktım yüzüne. Kucakladı ve odama götürdü.Yatağımın örtüsünü nazikçe kıvırdı ve beni yatağıma yatırdı,üzerimi örttü ve alnıma bir öpücük kondurdu. Tıpkı bir baba şevkati gibi..

............

Sabah çabuk mu olmuştu bugün ne.. Yatağımı topladım,üzerimi giyindim ve mutfağa gidip kahvaltı hazırlıklarına başladım. Mesut henüz uyanmamıştı anlaşılan,ortalıklarda yoktu. Haftasonu olduğu için erkenden kaldırmak da istemedim. Mesut'un sevdiği patatesli börekten yaptım.Kokuya kendisinin uyanmasını bekledim. Ama neredeyse saat onbire geliyordu.Haftasonu da olsa Mesut bu kadar geç uyanmazdı.Odasına çıktım tedirgin bir şekilde.Kapıyı çaldım açmadı.Hafifçe kapıyı araladığımda Mesut'un yatağı toplanmıştı.Banyoda olabileceğini düşündüm orada da yoktu. Bana haber vermeden hiç biryere gitmezdi. Bir sorun mu vardı acaba..Zaman geçtikçe iyice tedirgin olmaya başladım.Saçma sapan düşünceler yayılmaya başladı beynime. 

''Benden sıkıldı mı acaba.. ''

Salondaki koltuğa oturdum,beklemeye koyuldum. Yanağımda bir öpücük hissettim.Uyumuşum Mesut'u beklerken. Gözlerimi açınca ufak çaplı bir çığlık attım.

''Sen neredesin?Çok merak ettim '' Cevabı ellerinde bana gülüyordu zaten. Kırmızı ve beyaz güllerin hakim olduğu kocaman bir buketle Mesut gülümsüyordu bana. Koşup boynuna atladım. 

''Özür dilerim.Sabah açık çiçekçi aradım.Geç kaldım..''

''Ne yanii bunun için...Ben de neler düşünmüştüm..:(''

''Ne düşünmüştün?Seni terkettiğimi falan mı :)Hadi oradan cadı yeni başlıyoruz :)''

Tutamadığım duygularla kelimeler ağızımdan dökülüverdi.

''Bu kadar tatlı olmak zorunda mısın ?''

Allahım yaa nasılda utandı.Yanaklarına kan oturdu adeta.Ellerini koyacak yer bulamadı. Ne yapacağını bilemez halde birden gülümsedi.

mutsuzluk iksiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin