Her şey tadında kalmalı.Hikaye,senaryo hatta hayat ve hatta aşk...
HİKAYEMİZİN SONUNA GELDİK. SONUNU EMİNİM MUTLU BEKLİYORDUNUZ AMA MUTLU BİTMEYEN HAYATLARA İTHAF ETMİŞ OLAYIM. UMARIM KEYİFLE OKUMUŞSUNUZDUR.BEN KEYİFLE YAZDIM ÇÜNKÜ.AMA HER ŞEYİN BİR SONU VAR,BANA GÖRE HER ŞEY TADINDA KALMALI. AMA HER SON YENİ BİR BAŞLANGIÇTIR DİYEREK İLERİKİ ZAMANLARDA YENİ HİKAYELER DE YAZACAĞIMI BELİRTEYİM. ŞİMDİLİK HOŞÇAKALIN..
Migren ağrılarım baş göstermişti o gün. Yemeği Mesut’un odasında yiyeceğime söz vermiştim ama ne yemek yiyecek ne bir sonraki derse girecek halim vardı. Hızlı adımlarla Mesut’un odasını buldum. İçeri girdiğimde Mesut yemeklerin kutusunu açıyordu.
‘’Hah hayatım ben de seni bekliyordum.’’
Yüzümde ki acı ifadesini farketmiş olacak ki devam etti;
‘’Neyin var tatlım?’’
‘’Migren..’’
Eli ayağına dolaştı sanki ağrı kesici bulma çabalarına başladı.
‘’Hayatım hiç uğraşma ben eve gideyim derse giremeyeceğim.’’
‘’Tamam hayatım hemen gidelim.’’
‘’Ben giderim senin dersin var.’’
‘’Seni böyle bırakamam hadi gidiyoruz.’’
Mesut,asistanına durumu bildirdi ve derse onun girmesini söyledi.Koluma girdi arabayı zor buldum sanki. Güneş yüzüme vurdukça canım yanıyordu. Eve gitmeden önce hastaneye gidittik,eli ağır hemşirenin cılı iğnesinden sonra evin yolunu tuttuk.
‘’Ah sevgilim bir şeye mi üzüldün?’’
‘’Hayır hayatım neden olduğunu anlamadım.’’
‘’Şimdi sıcak bir duş al ve hemen uyu.’’
Konuşacak halim yoktu başımla onayladım sadece..
4 AY SONRA
‘’Hayatım son gelinlik provam var beni götürür müsün?’’
‘’Tamam aşkım yalnız biraz acele et davetiyeler çıkmış onları almaya gideceğim daha.’’
‘’Anneme söyler misin hazırlansın onun da görmesini istiyorum.’’
‘’Hayatım panik yapma lütfen,annem yaklaşık iki saattir seni bekliyor zaten.’’
‘’Aaa zaman ne çabuk geçmiş.’’
Evet artık masal günü yaklaşıyordu. Bir hafta sonra rüyalarımın düğünü ile gerçek anlamda Mesut’un karısı olacaktım. Her şey mükemmel olmalıydı. Heyecanlı kişiliğim aksaklıkların olmasına sebebiyet veriyordu,aksaklıklar da beni hepten heyecana sokuyordu.
Gelinlik provası,davetiyeler,düğün mekanı derken bir hafta nasıl geçti anlamadım. Ve büyük gün geldi…
……………….
EDA;
‘’Filiz teyze bunu nereden buldun?’’
‘’Sima’nın odasına temiz kıyafetler almak için gitmiştim. Her zaman açtığım dolapta bir kutunun içindeydi farketmemişim.’’
‘’Canım arkadaşım..’’
Sima’yı bulduğumuzda kötü bir durumdaydı ve hiç konuşmadı. Buğra’nın ona yaşattıkları onu derinden sarsmıştı. Odasına kapanır sadece bir şeyler yazardı.Yazdıklarını hiçbir zaman kimseye okutmadı. Mesut Hocaya karşı zaafı vardı.Zor günlerinde Mesut hoca hep yanındaydı. Okulu bıraktıktan sonra da birkaç kere aramıştı. Sima’nın bu içine kapanık hali bizi korkutuyordu.Sürekli onu görmeye gidiyor,arıyordum.Telefonu açıyordu ama konuşmuyordu. Sadece konuşup kapatıyordum.
Onun bu bunalımını geçici bir depresyon hali zannediyorduk.Bu nedenle üzerine gitmiyorduk. Oysa Sima zannettiğimizden de ciddi psikolojik sorunlar yaşıyordu. Yaşadıkları hiç kolay değildi.Küçük bir depresyonla atlatacağını düşünmemiz büyük bir yanılgı olmuştu.Okulda Mesut hoca da sürekli Sima’yı soruyordu.Ama onun sorma amacı kesinlikle önemsediği için değil,güzide öğrencisinin toparlanma aşamasını öğrenmekti.Ona göre öğrenci duyguları olmayan çalışmaya mahkum bir köleydi adeta. Karısı ona nasıl dayanıyordu merak konusuydu.
Filiz teyzenin söylediğine göre Sima ,bazen çok neşeli oluyordu. Ruh hali çözülemeyecek kadar karmaşıktı zaten. Bu süre zarfında Sima’nın babası kızını bu şekilde görmeye dayanamamış ve kalp krizi geçirmiş,vefat etmişti. Bir haftasonu yine Sima’yı görmeye gitmiştim. Çok neşeliydi.Garip halleri vardı.Beyaz bir elbise giymiş,odasında dans ediyordu. Benimle konuşmayacağını bildiğim için neşesini bozmak istemedim ve Filiz teyzeyle salonda oturmaya koyuldum. Birden bir çığlık geldi,ağlamaya başladı.Odasına koştuğumuzda elinde telefon vardı ve telefon hala kapanmamıştı.
‘’Sima ! Kızım sen iyi misin ne evlenmesi ben evliyim zaten.’’
Bu Mesut hocanın sesiydi.O günden sonra Sima’yı bir kliniğe yatırdık. Uzun zaman sonra öğrendim ki Sima Mesut hocayı arayıp onu beklediğini,evleneceklerini söylemiş.
Filiz teyze defteri verdiğinde günlük zannetmiştim. Okumam günler aldı. Buğra’ya kadar kendi hayatını anlattığını düşünmüştüm.Sonrası kafamı karıştırmışrı.Sanki Mesut hocayla yaşamış gibi yazmıştı hepsini.Sima’nın Mesut hoca takıntısını nasıl olur da farkedememiştik.. Defterin sonunda Sima’nın Mesut hocayı aramasının sebebini de anlamıştım. Sima, bu süre zarfında Mesut hocanın arayıp sormasını farklı yorumlayıp kendine onunla bir hayat yazmıştı. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar yazıp yaşamıştı. Bazı sayfaları eksikti,yırtılmıştı. Yaşadığı bütün mutsuzluklara inat mutlu bir hayat yazmıştı. ..Mesut hocadan düşlediği bir aşk kahramanı yaratmıştı..
‘Aşk’ ta mantık yoktu, düşlerin de gerçeklik payı…
Düşlediğin aşk,yazabildiğin kadardır..