yosot

306 32 26
                                    

|indila - mini world.|

--

bugün, cezamın kalktığını söyledi odaya gelen hasta bakıcı. cezam kalkmıştı, sonunda! zira biliyordum ki burada biraz daha kalırsam çıldırırdım, açık hava lazımdı; bir de sen sevgilim.

günler sonra dışarı çıkma saati geldiğinde, sonunda o lanet odadan çıkabilmiştim. bu sebeple de mutlu hissediyordum. bahçeye çıktığımda seni görememiştim, hayalkırıklığı ile boş bir banka oturmuş ve yanımda getirdiğim müzik çalardan müzik açmıştım ardından. müziğin ritmine kendimi kaptırmıştım bu esnada, yüzüme doğru esen rüzgar da keyfimi yerine getirmişti. birden bire kulaklığımın kulağımdan çekilmesiyle sıçradım ve yanıma baktım ani bir refleksle. inanamıyorum! sen yanıma oturmuş ve kulaklığımın tekini almış, dinlediğim şarkıya eşlik ediyordun. bu gözlerimin kocaman açılmasına sebep olmuştu.

şarkı bittikten sonra ise, gayet kibar bir ifadeyle müzik çaları istedin benden, şaşkın olduğum için ilk başta yüzüne bakakaldım. ama daha sonra idrak edebildim söylediklerini, ve müzik çaları sana uzattım. gülümsedin gözlerimin içine bakarak. sonra müziklerime baktın bir süre, seni izledim bu esnada. yan profilini, keskin çene hattını, bir şeye odaklandığında yüzünde beliren ciddi ifadesini. ve yeni bir şarkı açtın. sonra da, o güzel sesinle şarkıya eşlik etmeye başlamıştın.

mais qu'est-ce qu'ils veulent dire?
'fakat onlar ne demek istiyorlar?'

pourquoui j'ai froid?
'neden üşüyorum?'

est-ce que c'est ça mourir?
'bu ölüm mü?'

mais si je veux survivre,
'ama hayatta kalmak istiyorsam,'

dois-je vrainment accepter de tous les suivre hors de ma realite.
'onları gerçekliğimin dışında takip etmeyi kabul etmeliyim.'

seni hayran hayran dinlemekten başka bir şey yapamıyordum, sesinin güzelliği karşısında büyülenmiştim adeta. hayatımda dinlediğim en güzel sesti şüphesiz. kayıt altına alıp defalarca dinlemek istedim. zihnimde defalarca yankılandı sesin, kazındı beynime.. sesinin büyüleyiciliğinin etkisine kapıldım.

gülümsedin sonra bana, ve o güzel sesinle konuşmaya başladın. "adın ne?"

gergin olduğum için sesimin titrememesini ummuş, ve sana cevap vermem gerektiğini fark ederek yutkunmuştum. ve kelimelerin dudaklarımdan süzülmesine izin verdim. "yoongi. min yoongi."

gülümseyişin genişledi, ardından oturduğun banka biraz daha yayılmış ve konuşmuştun. "ben de hoseok. tanıştığıma memnun oldum, güzelim. burada biriyle konuşmayalı uzun zaman oluyor." dili dudaklarının üzerinde gezindi sonrasında. "burada anlaşabileceğimi düşündüğüm ve de konuştuğum sayılı kişilerdensin."

nefesim sıklaştı sözlerinin üzerine. kalbimde bir ağırlık hissettim eş zamanlı olarak; ellerim uyuşmuştu, tüm bedenim uyuşmuştu. yine de, belli etmemeye çalışarak yüzüme samimi bir gülümseme kondurdum ve gereğinden fazla kısık çıkan ses tonumla yanıt verdim sana.

"bence de daha sık konuşmalıyız, hoseok."

sciamachy, yoonseok ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin