yol tasot

62 7 4
                                    

kararımı verdim. ölmekten başka kurtuluş yok. bu boktanlıktan kurtulmanın başka yolu yok. eğer olsaydı da yönelir miydim bilmiyorum. ama bir yandan da hiçbir şey kurtaramaz beni, biliyorum. kafayı yedim sanırım. o çok korktuğum delilik beni de buldu. ve bu, benim sona yaklaştığımın da bir göstergesi aynı zamanda.

şimdi, yapmam gereken kendimi bütün bunlardan kurtarmak. tanrıya karşı olan en büyük kozumu oynamaya geldi sıra.

parmaklarımın arasında tuttuğum ufak neştere bakıyorum. çok sakinim. zaten gerilmemi gerektirecek hiçbir şey yok. ne acıdan ne de ölümden korkmuyorum. bunların hepsi, kendimi bildim bileli içli dışlı olduğum şeyler. korkunç bir sakinlik var üzerimde.

her şeyi bitirecek olmanın ve cehennemde daha rahat edeceğimi bilmenin verdiği bir huzurla kaplı içim.

zira ben bir günahkârım. cennete ait olmadığımı biliyorum. hak ettiğim alevlerin arasında yanacağım yalnızca.

ama bir yandan da, neşterin damarlarımı kesmesini özleyeceğim. acıyı özleyeceğim.

ama en çok da, onu.

bugüne kadar hep yasak olanı yaptım. zira bilirsiniz; yasaklar her zaman daha caziptir. iblisin tatlı tatlı kulağınıza fısıldaması cezbeder sizi. ve sonra, günahkâr olursunuz. kendi günahınıza âşık olur hâle gelirsiniz. öyle veya böyle. farklı şekillerde de olsa, sonunuz aynı olur çünkü.

ve cehennemin ateşi yakar sizi, çünkü artık bir günahkârsınızdır. af yok, kaçış yok; kurtuluş ve merhamet denen kavramlardan eser yok.

çünkü tanrı günahkârları sevmez. beni de sevmedi, hep başkalarının gölgesinde kaldım.

belki de yasak olanları yaparak dikkat çekmeye çalıştım, bilmiyorum. düşünemiyorum. beynime cam kırıkları batıyor. kaçıncı hayal kırıklığım bu beynime batan? saymayı bıraktım, zira sayamayacağım kadar çoklardı.

çokça düşünüyorum şimdi. körebe oyununda gözümüze bağlanan ip, belki de gerçekleri görmemizi engelliyordu. ve ben bunu anladığım zaman körebe oynamayı bıraktım. küçükken para gittiğimde, salıncağa binmek istediğimde hep sıra olurdu. birilerini beklerdik hep, sıra bize hiç gelmedi. hayallerimize de sıra gelmedi.

ve ben hayallerimin bulunduğu baloncuğu kendi ellerimle patlattım. bu yüzdendir ki, artık bir hayalim yok. ancak onlardan geriye acı, kan, gözyaşı, düş kırıkları yerli yerinde duruyor. belki biraz öfke, biraz da nefret. biraz da hissizlik.

iç çektim. saat oldukça geç olduğu için bu saatte hiç kimse odama gelmezdi. ölümüm için son derece uygun bir saat sayılırdı bu yüzden. huzurlu bir gece yarısında, bu güne kadar dalamadığım uykuların telafisini yaşayacağım. ölüm kucaklayacak beni, ızdırabımı bitirmek istercesine.

zerre üzgün değildim ve pişman olmayacağımı da biliyordum
çünkü geride bırakabileceğim bir şeye sahip değildim. kimse yas tutmayacaktı arkamdan, bilirdim. rahat hissediyordum. ve az sonra, yıllarca hayalini kurduğum; yıllarca yalvardığım ve hayatımın bazı dönemlerinde eşiğinden döndüğüm ölüm, bütün gerçekliği ve bütün soğukluğuyla kabul edecekti beni.

bu ufacık neşteri doktorun odasından araklamak için çok büyük risk almıştım ve neredeyse canım çıkmıştı. ama değdiğine inanıyordum; bu sefer başaracaktım ölmeyi. başaracaktım kendimi yok edebilmeyi, tıpkı bir zamanlar düşlediğim gibi.

bastırıyorum neşterin sivri ucunu derime. kısa ama derin çizgiler açıyorum tenimde. alışkın olduğum o sızlama ve yanma hissiyle dudaklarımı ısırırken, devam ediyorum kesikler açmaya. çok kısa bir süre içinde damarlarımdan oluk oluk dökülen kanlar, bembeyaz yatağımı kızıla çevirirken ise tebessüm ediyorum. her şeyin biteceğini biliyorum, içim huzurla dolu. sadece hoseok'u düşünüyorum, o güzel adamı. kısa sürede paylaştığımız bazı güzel anıları. sadece onu düşünmek istiyorum, ölmek üzereyken. zihnimden son geçen şeylerin onunla alâkalı şeyler olması hoşuma gidiyor.

ve kan kaybım, zihnimi bulanıklaştırmaya, bir süre sonra ise göz kapaklarımın ağırlaşmasını sağlıyor.

ben, ölüyorum.

o huzurlu uykularında uyurken.

gittikçe ağırlaşıyor göz kapaklarım, üşümeye başladığımı hissediyorum. ve biliyorum,

artık yolun sonunda olduğumu.

tanıştığımız ve seni gördüğüm şu kısacık süre zarfında, nefret ettiğim dünyaya ait tek güzel bulduğum ve aşık olduğum şey sendin. son nefesimde bile seni düşledim. elveda hoseok, elveda sevdiğim. umarım benden sonra mutlu olur ama arada sırada da olsa hatırlarsın beni, bir şeyler anımsatır beni sana, zaman zaman düşerim aklına.

ve unutma sevdiğim, ben seni çok sevdim.

sciamachy, yoonseok ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin