delirmenin eşiğindeyim. bunu, son günlerde iyice fark edebilmeye başladım. net görebildiğim bir gerçeklik gibi yüzüme vurulmaya başladı. ve ben ne yapabileceğimi bilmiyorum. hâlâ düşünüyorum intihar dışında bir seçeneğim olup olmadığını. ama yok sanırım, bilmiyorum. bir karara varabilmiş değilim. içinde bulunduğum belirsizlik ve karmaşıklık da can sıkıcı. çıkmaz bir sokağın ortasına oturmuş ne yapabileceğimi düşünmeye benziyor bu, ama çıkamamışım bir türlü.
uzun zaman sonra yine acıya karşı bir dürtü hissetmeye başladım. hem de bu sefer, o kafamdaki sesler karşıma geçiyor ve beni cesaretlendirmek için ellerinden geleni yapıyorlardı sanki. bir nikotin bağımlısını nikotinsiz bırakmakla aynı durumdu içinde bulunduğum bu şey, acı istiyordum. bunun için deli oluyordum adeta, eskisi gibi. eskiden de dürtü hissederdim içimde. ama bu sefer daha başka, çok derin. sıklıkla yutkunuyor ve derin nefesler alıyorum, ama sakinleşemiyorum. aklımdan çıkaramıyorum eskiden kendimi kestiğimde bileklerimden akan kanların görüntüsünü. bileklerimde kalan izlere bakıyor ve iç çekiyorum, yenilerini eklemek istiyor ama kesici bir şey bulamıyorum. bu da canımı sıkan şeylerden bir diğer tanesi.
başa çıkamadığım bu dürtü yüzünden saçlarımı yolmaya başladım ben de. eskiden beri tırnaklarımı uzatırdım. derimi kanatıncaya kadar kaşımaya başladım kendimi. hareketlerimi durduramıyordum ayrıca. sanki bedenimin kontrolü başkasındaymış da, ben değil de o yapıyormuş gibiydi.
parmaklarımın arasında kalan saç tellerine baktıkça üzülüyordum aslında, zira kendimde en çok önem verdiğim şeylerden biriydi saçlarım. ama acıya olan bu tutkum gözlerimi o kadar kör etmişti ki artık bu da umrumda değildi. delirmiş gibi asılıyordum saçlarıma, diplerinden çekiştiriyordum. ve onun verdiği sızı, kendimi müthiş derecede iyi hissetmeme sebep oluyordu. ama endişeleniyordum da. kendimi durduramazdım söz konusu acıya olan açlığım olduğunda. kontrol bende olmuyordu böyle anlarda. ya tamamen kontrol edememeye başlarsam hareketlerimi diye düşünmeden edemiyor, yine de yapacak bir şey bulamıyordum çözüm olarak.
hoseok'u da çok özlüyordum. ondan hiçbir isteğim de yoktu aslında. tek isteğim sıkıca sarılmaktı ona. karşılık vermese bile olurdu. sadece sarılalım istiyordum, sıcaklığını hissedebileyim, kollarının arasında güvende hissedebileyim diye sarılmak istiyordum ona ama bu da imkânsız sayılabilecek bir şeydi. iç çektim derince. bu işin sonu ne olacaktı? ben ona hiç sarılamadan ölecek miydim?
o an düşündüm ki, ne yapıp edip bir şekilde onun yanına gidip yalnız kalmanın yolunu bulacaktım. bunu yapabileceğime olan inancım çok düşüktü, ama neden olmasındı ki? ihtimaller, bugünü yaşanabilir kılıyordu eh nihayetinde. ve bu da benim bugünkü yaşama amacım; ölmeme sebebim olacaktı. şimdilik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sciamachy, yoonseok ✓
Fanfictionben, ölüyorum. o huzurlu uykularında uyurken. » angst, » minific, » yoonseok. ϟ 300118 - 150218