Verdiğim sözleri tutma konusunda ne kadar başarısız olduğumu bir kez daha hatırladım. Özellikle de kendime verdiklerimi. Yanımda aptal aptal gülmeyi ve sessizliğin oluştuğu her saniyeyi boş sözleriyle doldurmayı hobi edinmiş olan ilkay dikiliyordu. Hızla önümdeki kapıyı açıp içeriye doğru bir adım attı. Bulunduğum yerden bir milim dahi kıpırdamadan başımı kaldırıp eve baktım. Icimde bu eve dair zerre bir şey kalmamıştı. Neden geldigimi bilmiyorum sadece gelmek istemiştim.
Ayaz bedeninin ağırlığını arabasının üzerine verip kısık gözlerle iceri girmemi izledi. Birazdan gelirim demişti ama gözleri sanki birilerini bekliyormuş gibi sık sık etrafı inceliyordu. Sorgulamadım. Hızlı adımlarla ilerledim ilkayın gereksiz sorularını es geçip binbir hatıranın kapladığı duvarlara parmak uçlarımla dokundum. Hatırlamak gereksizdi. Bir zamanlar güzel olsalarda hatırlamak sadece acı verirdi. Üst kata cikan merdivenlerin ortasina geldiğimde basamağın kenarında duran şey gözüme çarptı. Onun hediye ettiği künyeydi. Cebime koyup cikmaya devam ettim. Göz ucuyla ilkayın bu hareketimi izlediğini bilsem de bir sey olmamış gibi ust kattaki odalara çıktım. Evde ilerledikçe icimdeki sıkıntı derinleşiyordu. Camdan atlamak isteyen beynimle aynı fikirde olarak odanın içinde cam aradım.
Pek fazla şey yoktu. Bıraktığımızla nerdeyse aynıydı her şey. Detaylar o kadar fazlaydı ki hiçbir detaya önem vermedim. Aslında hafızam her geçen gün birer birer silinmekteydi. Ayazın yüz hatlarına sımsıkı tutunmuş hatıralarımın benden birer birer kar taneleri gibi uçmalarını izliyordum. Evden nasıl çıktığımı hatırlamıyorum. Sadece Ayaz'a sür demiştim. Ilkayın arkamızdan beni de bekleyin diye bağırıslarina aldirmadan kafami cama yasladim. Ayaz nereye gideceğini bilirdi zaten.
***
Elimdeki bilmem kaçıncı taşı denize fırlattım. Suyun üzerinde sektiremeyecek kadar yeteneksiz olduğum icin sadece fırlatıyordum. Başımı Ayaz'in omzuna yasladım."Denize karişmak istiyorum" dedim.
Başını gökyüzüne kaldırdı. "Ben de senin içine karışmak istiyorum ama her istediğimiz olmuyor güzelim" dedi ve kıkırdadı. Her ne olursa olsun yanımdaydı ağzı bozuk olsa da içten içe beni sevdiğini biliyordum."Teşekkür ederim" dedim. Gözlerini kırpıştırıp nedenini sordu. "Bilmem. Sadece etmek istedim" dedim. Saclarimin arasina öpücük kondurup ben de dedi. Taşı fırlattım. Bir taş daha denize karısıp unutuldu. Ben de ayaza karıştım. Kendimi unuttum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZ
Literatura FemininaAcının ta kendisiydi. Kanattı, yaraladı. Duruluğunu ellerinden aldı. Peki sevgili miniği acılarının elinden sağ çıkabilir miydi?