-24-

9.2K 1K 867
                                    

Kalabalık metro istasyonunda zaman durmuş gibiydi.

Sanki kimse hareket etmiyor, yer Jimin'in ayakları altından yavaş yavaş kayıyordu.

Adı gibi bildiği bu ses tonu kulaklarına ulaştığı andan beri öylece duruyordu. Biliyordu, hep bundan korkmuştu.

Evlendiği günün ilk haftası başlamıştı korkusu. Jungkook her ne kadar öldüğünü söyleyip onu rahatlatmaya çalışsa da içinde hep bir korku ile yaşamıştı. Kendi başına bir şey gelecek diye değildi bu korkusu, ona zarar vermesinden korkmuştu hep.

Kalbinin atış sesleri kulağında yankılanmaya başlamıştı ve midesi bulanıyordu. Öğürecek gibi olduğu sırada kendisini tuttu. Telefonda onu bekleyen biri vardı.

"Y-yaşıyorsun."

Zorlukla fısıldadı. Taehyung'un beklediğinden daha sakindi sesi. Çığlıklar atmasını, sinir krizi geçirmesini beklemişti halbuki. Jimin ise bembeyaz bir suratla boşluğa bakıyor, elindeki telefonla öylece ayakta dikiliyordu. Birazdan bayılacakmış gibi bir hali vardı. Yine de kendisini tuttu. Jungkook ona gördüğü en güçlü insan olduğunu söylediğinden beri sırf onun için yaşadığı tüm olaylara soğukkanlılıkla bakmaya çalışıyordu. İçinde çığlıklar atarak ağlayan yanını görmezden gelmeye çalıştı.

"Sırf seni kendi ellerimle öldürebilmek için yaşadım, tam üç yıl."

Jimin içinden tekrarladı. Üç yıl. Üç yıl boyunca tüm ihtimallere kapalı olmayı nasıl başarmıştı?

"Ne istiyorsun benden?!"

Ne istediği apaçık ortadaydı.

"Jungkook şuan elimde, bağlı olduğu sandalyede kıvranmakla meşgul."

İşte Jimin'in durgunluğu, burda son bulmuştu.

Gözyaşları hızla akarken her tarafı titremeye başlamıştı. Şiddetle sallanan bacakları yüzünden ayakta durmakta zorlanıyordu. Metrodaki insanların ona bakmasını umursamadan yüksek sesle çığlık attı. Ayakları titreyen bedenini daha fazla taşıyamadı. Dizleri üstüne çökerken bağırarak ağlıyordu.

"H-hayır!"

Hıçkırıkları arasından zorlukla konuşmaya çalıştı. Karşı tarafın bundan keyif aldığı açıkça belliydi. Jungkook'a çoktan zarar vermiş olduğu gerçeği ile dehşete düşerken saçlarını çekiştirmeye başladı.

Taehyung son derece rahat bir şekilde sinir krizinin hafiflemesini bekliyordu. Telefonu çığlık seslerini duymamak için bir süre kulağından uzaklaştırdı.

"Zırlamayı ve çığlık atmayı kes."

Durduramadığı kriz yüzünden nefes nefeseydi. Ciğerlerine biraz olsun oksijen alabilme umuduyla sürekli nefes alıp veriyor, ileri geri sallanıp duruyordu.

İşin komik tarafı ise, kalabalık metroda kimsenin ona yardım etmeye çalışmamasıydı. Bir kaç kişi dışında onu izleyen bile yoktu.

"B-bak, ne istiyorsan yaparım ama yeter ki onu rahat bırak. Lütfen."

"Hayır, onu bırakmayacağım. Ama seninle küçük bir oyun oynayacağız."

Her şeyi kabul etmeye hazırdı. Ağladığından dolayı çatallı çıkan sesiyle sordu;

"Ne oyunu?"

İçinden sen dalga mı geçiyorsun diye sormak istesede yapmadı, Jungkook'un hayatı söz konusuydu. Diğer taraftan bir bağırma sesi gelince gözleri dehşetle açıldı.

Porn Link 2 | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin