Öğle vaktinin gelmesine az bir zaman kalmasına rağmen Jimin hala yatağında gözleri yarı kapalı uyukluyordu. Suratını okşayan sıcak nefes yüzünden huzursuzca gözlerini araladı. Jungkook'un altında olduğunu farkedince kaşlarını çattı. Ne ara bu pozisyona gelmişlerdi?
"Niye uyandın ya?! Manzaramı bozdun."
Fazla uykudan dolayı şişen gözlerini kırpıştırdı ve kollarını üstündeki bedenin boynuna doladı.
"Şuanki manzara hoşunuza gitmiyor mu beyefendi?"
Jungkook duyduğu soruyla gülmüş, yakından bakınca daha öpülesi duran dudakları kendi dudaklarıyla birleştirmişti. Bu his her seferinde aynıydı onun için. Okulun havasız revirinde, kayalıkların üstünde, yatakta, kafe tuvaletinde. Yer farketmiyor, uğruna canını vereceği dudakları kalbinde hissedince yine gözleri doluyordu. Sanki sevdiği adam dudaklarını değil, kalbini öpüyor gibiydi. Jimin'in kalp atışlarının hızını her seferinde duyardı, kendi sevgisini bu şekilde paylaşmanın onu ne denli heyecanlandırdığını hissederdi. İlk kez öpüştüklerinde gözlerinin içine baktığında da görmüştü o yoğun duyguyu;
Kıytırık aşkları öldüren, insanı sarhoş eden sevgi.
Sonsuza dek öpüşmek ister gibi yavaş bir şekilde ayrıldı ondan, bu seferde saçlarını öpmeye başladı. Derince fısıldadı;
"Çok güzelsin."
Jimin aklına doluşan anılar ile dolan gözlerine engel olamamıştı. Gözyaşlarının akmaması için sıkıca gözlerini kapattı. Senelerce tek taraflı sevgisiyle uğraştığı için şu olanlar onun ağlaması için yeterliydi. Bir zamanlar ona söylediği bu cümlenin karşılığı anlamsızca bakan gözler ya da umursamaz yüz ifadesi olurdu. O kadar benimsemişti ki seven ama sevilmeyen taraf olmayı, kendi sevgisinin karşılık görmesi tüm vücudunun titremesi için yeterli oluyordu.
"Hey, neden ağlıyorsun?"
Ona her seferinde daha fazla huzur veren, dünyanın en güzel melodisiymiş gibi gelen ses tonunu duyunca düşüncelerinden ayrılmıştı.
"Ağlamıyorum, sevgim taşıyor."
Jungkook bu seferde gözlerinden akan yaşları öpmeye başladı. Bir süre sonra yavaşça ayrıldı.
"Bu kadar güzel olmak seni yormuyor mu?"
Jimin kaşlarını çattı;
"Güzel değilim ben, sadece dehşet derecede yakışıklıyım.
Jungkook aklına gelen muzip fikirle sırıttı.
"Güzelsin."
"Yakışıklıyım."
Bu oyuna kanacağından adı gibi emindi.
"Güzelsin."
"Yah! Yakışıklıyım dedim."
Göster kendini Jungkook.
"Yakışıklısın."
"Güzelim!"
Şeytani bir kahkaha savurdu. Birazdan Jimin kendi dediğinin farkına varacak, kaşlarını çatacak ve adisin Jeon Jungkook! diyecekti.
"Adi-"
Jungkook artık ezberlediği sahneyi daha fazla görmemek için sözünü kesti.
"Çok zor değil Jimin. Sadece, inatçı olma ve kendini kaptırma. İnan bu oyun çok zor değil."
Kurduğu ikinci cümleyi Jimin'in gerçekleştirmesi imkansızdı. Hayatında gördüğü en inatçı insandan bunu istemek komikti doğrusu.
Bu sefer tişörtünüde kavrayarak dudaklarına yaklaştığında çalan kapı ile duraksadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Porn Link 2 | Jikook
ActionYağmurlar sahiden de, Olmasaydı eğer Hasret kalır mıydı güneşe insan? -------------------------------- #3 Porn Link adlı serinin ikinci kitabıdır. Mpreg içerir. Yaş sınırı: +15 DİKKAT: Angst içerir, birinci kitabın aksine mizah odaklı değildir. >K...